2966
(bkz: #1045744)
beklenen oldu...
birçoğunuzla değil savaşa, düğüne bile gidilmez ama tek bir adama dahi ihtiyacımız var. eğer o çıldırdığınız sneijder ve drogba transferlerinin keyfini sürmek istiyorsanız aklınızı başınıza devşirin. en ufak rüzgarda yaprak gibi savruluyorsunuz. camianın size ihtiyacı var. kulübün resmi organlarının tff, medya ve rakiplerle ilgili takınacağı tavır bellidir: kaale almamak, mesafeli durmak. o istediğiniz "asmaları kesmeleri" siz yerine getireceksiniz. ama dikkatli olmanız şart! kulübün resmi temsilinin gerçekleştiği statta kendinize hakim olun. düşman pusuda en ufak hatamız için fırsat kolluyor. olmayan hatayı yaratıp üstünden ceza kesiyor. yapacak bir şey yok. olsaydı etseydiyle, ağlamakla, sızlanmakla, hayıflanmakla kaybedecek zaman yok!
bok gibi bir düzenin hakim olduğu bok gibi bir ülkede yaşıyoruz. bu pisliğin içine dibine kadar girmeye hazır olun. geride kalmak yok, ucundan tutmak yok. herkes dibine kadar girecek. derbi öncesi fonda savaş filmi müziğiyle hazırlanmış bir tablo değil bu. gerçeğin ta kendisi.
bu işin iki yönü var: saha içi ve saha dışı
sahada biten iş futbolcuların. fatih terim futbolcuları hazırlasın. futbolcular da olayları yakından takip etsin. nelerle boğuştuklarını bilsinler. takım arkadaşlarının düştükleri hataya düşmesinler. rakip gol atıyorsa bir fazlasını atıcaz, hakem bir golümüzü vermiyorsa bir tane daha atıcaz, top sevmedi mi sevdirecez, şans gülmedi mi güldürücez. gol gol gol. bizi sonuca götürecek olan gol. sneijder olur drogba olur selçuk olur sabri olur. kim olursa olsun o bir fazla gol atılacak ve 3 puan alınacak. kimseyi yuhlamak yok, her hatada destek vericez topçuya. üzerlerindeki baskıyı mümkün olduğunca alıcaz.
saha dışı ise biz taraftara ait. bu iş asimetrik yapılacak. resmi organlar karmaşadan uzak duracak, taraftarsa karmaşanın tam ortasına dalacak!
savaş tercih edilesi bir olay değil ama zorlandık, kaçacak yerimiz kalmadı. emin olun, bu yolda en pasif kalacaklar ağzından en çok galatasaraylıyım lafı dökülenler, en çok geri vitesten, delikanlılıktan, had bildirmekten bahsedenler olacaktır. sakın kendinizi onlara göre ayarlamayın. federasyondan, tahkim kurulundan, disiplin kurulundan ya da bu şahısların yakınlarından tanıdıklarınız varsa ya da şans eseri tanışma durumunuz olursa tepkinizi gösterin. akıllıysanız akıllıca laf sokun, itin tekiyseniz itlik yapın ama bunu yapın. bu insanların hayatlarını etkileyin. tek başınıza söylediklerinizin/hareketlerinizin bir etkisi olmayacağı aşikar. ama bu hareket ve söylemlerin tekrarı karşı tarafta psikolojik etki bırakacaktır. bu insanların her birinin kızı oğlu eşi var. okulda, dernekte, bir yerlerde aynı ortamda bulunacaksınız. sakın boş geçmeyin. içinizdeki bütün siniri orada boşaltın. beşiktaşlı yöneticinin kızının gazetelerde okuduklarından sonra ağlayarak kendisini arayıp bırak bu işleri istifa et diye yalvarmasını hatırlatırım. evet belki masum insanlar da üzülecek. ama en masum biziz. sadece taraftar vasfıyla katıldığımız şu futbol adı altında karşılıksız sevgimizi sömüren endüstrinin en masumu biziz. bunu kullanarak bize zarar verenler yaş kuru farketmeden yanmalıdır. gerekiyorsa biz de yanacağız ama devamımız daha güzel bir ortamda bu duyguları yaşayacak.
ulan galatasaraylı! halin içler acısı, düşman kuyunu kazarken ve bunu gözünün içine baka baka yaparken sen eften püften boş beleş kavgalarla birbirine düşmekte, zamanını ve gücünü boşa heba etmektesin. kendine gel! takımın sana ihtiyacı var, camianın sana ihtiyacı var!
ekleme: ben bu entryi yazıp, düzeltmekle uğraşırken 7 şubat 2013 ultraslan'ın felipe melo açıklaması gelmiş. bakın iki paragraf yukarıda ne demişim: "...emin olun, bu yolda en pasif kalacaklar ağzından en çok galatasaraylıyım lafı dökülenler, en çok geri vitesten, delikanlılıktan, had bildirmekten bahsedenler olacaktır..."
hazır olun!
beklenen oldu...
birçoğunuzla değil savaşa, düğüne bile gidilmez ama tek bir adama dahi ihtiyacımız var. eğer o çıldırdığınız sneijder ve drogba transferlerinin keyfini sürmek istiyorsanız aklınızı başınıza devşirin. en ufak rüzgarda yaprak gibi savruluyorsunuz. camianın size ihtiyacı var. kulübün resmi organlarının tff, medya ve rakiplerle ilgili takınacağı tavır bellidir: kaale almamak, mesafeli durmak. o istediğiniz "asmaları kesmeleri" siz yerine getireceksiniz. ama dikkatli olmanız şart! kulübün resmi temsilinin gerçekleştiği statta kendinize hakim olun. düşman pusuda en ufak hatamız için fırsat kolluyor. olmayan hatayı yaratıp üstünden ceza kesiyor. yapacak bir şey yok. olsaydı etseydiyle, ağlamakla, sızlanmakla, hayıflanmakla kaybedecek zaman yok!
bok gibi bir düzenin hakim olduğu bok gibi bir ülkede yaşıyoruz. bu pisliğin içine dibine kadar girmeye hazır olun. geride kalmak yok, ucundan tutmak yok. herkes dibine kadar girecek. derbi öncesi fonda savaş filmi müziğiyle hazırlanmış bir tablo değil bu. gerçeğin ta kendisi.
bu işin iki yönü var: saha içi ve saha dışı
sahada biten iş futbolcuların. fatih terim futbolcuları hazırlasın. futbolcular da olayları yakından takip etsin. nelerle boğuştuklarını bilsinler. takım arkadaşlarının düştükleri hataya düşmesinler. rakip gol atıyorsa bir fazlasını atıcaz, hakem bir golümüzü vermiyorsa bir tane daha atıcaz, top sevmedi mi sevdirecez, şans gülmedi mi güldürücez. gol gol gol. bizi sonuca götürecek olan gol. sneijder olur drogba olur selçuk olur sabri olur. kim olursa olsun o bir fazla gol atılacak ve 3 puan alınacak. kimseyi yuhlamak yok, her hatada destek vericez topçuya. üzerlerindeki baskıyı mümkün olduğunca alıcaz.
saha dışı ise biz taraftara ait. bu iş asimetrik yapılacak. resmi organlar karmaşadan uzak duracak, taraftarsa karmaşanın tam ortasına dalacak!
savaş tercih edilesi bir olay değil ama zorlandık, kaçacak yerimiz kalmadı. emin olun, bu yolda en pasif kalacaklar ağzından en çok galatasaraylıyım lafı dökülenler, en çok geri vitesten, delikanlılıktan, had bildirmekten bahsedenler olacaktır. sakın kendinizi onlara göre ayarlamayın. federasyondan, tahkim kurulundan, disiplin kurulundan ya da bu şahısların yakınlarından tanıdıklarınız varsa ya da şans eseri tanışma durumunuz olursa tepkinizi gösterin. akıllıysanız akıllıca laf sokun, itin tekiyseniz itlik yapın ama bunu yapın. bu insanların hayatlarını etkileyin. tek başınıza söylediklerinizin/hareketlerinizin bir etkisi olmayacağı aşikar. ama bu hareket ve söylemlerin tekrarı karşı tarafta psikolojik etki bırakacaktır. bu insanların her birinin kızı oğlu eşi var. okulda, dernekte, bir yerlerde aynı ortamda bulunacaksınız. sakın boş geçmeyin. içinizdeki bütün siniri orada boşaltın. beşiktaşlı yöneticinin kızının gazetelerde okuduklarından sonra ağlayarak kendisini arayıp bırak bu işleri istifa et diye yalvarmasını hatırlatırım. evet belki masum insanlar da üzülecek. ama en masum biziz. sadece taraftar vasfıyla katıldığımız şu futbol adı altında karşılıksız sevgimizi sömüren endüstrinin en masumu biziz. bunu kullanarak bize zarar verenler yaş kuru farketmeden yanmalıdır. gerekiyorsa biz de yanacağız ama devamımız daha güzel bir ortamda bu duyguları yaşayacak.
ulan galatasaraylı! halin içler acısı, düşman kuyunu kazarken ve bunu gözünün içine baka baka yaparken sen eften püften boş beleş kavgalarla birbirine düşmekte, zamanını ve gücünü boşa heba etmektesin. kendine gel! takımın sana ihtiyacı var, camianın sana ihtiyacı var!
ekleme: ben bu entryi yazıp, düzeltmekle uğraşırken 7 şubat 2013 ultraslan'ın felipe melo açıklaması gelmiş. bakın iki paragraf yukarıda ne demişim: "...emin olun, bu yolda en pasif kalacaklar ağzından en çok galatasaraylıyım lafı dökülenler, en çok geri vitesten, delikanlılıktan, had bildirmekten bahsedenler olacaktır..."
hazır olun!