147
sezonun kalan maçlarının biletlerinin satışa açılmamasını, tff'nin maç programını sezonluk ya da devrelik olarak belirlememesi açıklamıyor kesinlikle. ayrıca bu noktada, tff'nin suçlanması da fazlasıyla anlamsız. zira, avrupa ve türkiye kupası maçlarına göre düzenleniyor takvim ve büyüklerin değil aynı anda, aynı gün bile oynamaması üzerine yapılıyor program. her iki faktörü de gözetiyor olmaları belki de doğru becerebildikleri tek iş futbol yönetiminde. sezon ya da devre başlarında hangi takımın hangi kupada nereye kadar gideceği de belli olmadığı için de böyle olması doğal.
sonuçta, hangi hafta sonunda kiminle nerede oynayacağın belli. o şekilde de bilet satışına başlaman gayet mümkün. hadi günü belli olana kadar satışa açılmamasını kabul ettik diyelim, günü belli olanlar neden herkesin aynı anda yükleneceği bir saat verilerek, maça bir kaç gün kala satılıyor?
9 şubat'ta oynanacak antalyaspor maçının tarihi dün, 20 şubat'taki schalke maçının tarihi ise haftalar öncesinden açıklandı. gün itibariyle, birine 15, diğerine 26 gün süre varken, neden illaki herkesi aynı saatte aynı yere toplayıp sıraya sokma gibi bir fikir ile satılıyor bizim biletler?
hadi belirli bir saat açıklayarak bilet satışına başlandığını da kabul ettik diyelim, en azından farklı talepleri birbirinden ayırmak bu kadar zor mu? babasının gönderdiği harçlığı atm'den çekecek öğrenciyi, evin su faturasını yatırmaya gelen teyzeyi, milyon tl düzeyindeki mevduatı için faiz oranı görüşmesine gelen özel müşterisini, mortgage şartları için bilgi almaya gelen yeni evli çifti ve çek karşılığı ticari kredi kullanacak iş adamını aynı sıraya sokan banka gördün mü sen hiç? öyle banka görmedim ama 80 liralık kategori 7 arayan adamla, 300tl+fiyata kategori 1-2-3 alacak adamı, aynı tek sıra üzerine dizilirken bu sistem sayesinde gördüm. anca askerdeyken görebileceğiniz bir manzarayı sivil hayatta da bizlere sunanlara bir teşekkür borcumuz var heralde.
mesela, benzer sorunu yaşayan üniversiteler, ders kayıt günlerini sınıflara göre böldüler, sorun tam olarak çözülemese de nispeten ders kayıtları normal denilebilecek şekilde halledilir oldu. ilk gün 4. sınıflara, ikinci gün 3. sınıflara açılacak şekilde tasarlanan sistem sayesinde, bizim zamanımızdaki kaos büyük ölçüde hafifledi.
bu örnek üzerinden düşünürsek, schalke maçında, bilet satışı için üç gün kalaya kadar beklenmese, ilk gün sadece kategori 7, ertesi gün 5 ve 6 satılsa, sonrasında kalanlar satışa açılsa, çok mu abes olur? yani sistemi tasarlarken, herkesi aynı anda aynı yere yığıp, yığılanı ip gibi tek sıra dizmeyi esas almak yerine, mümkün olduğu kadar bu yığılmanın önüne geçmeye çalışılsa daha akılcı bir yol izlenmiş olmaz mı?
sonuçta, hangi hafta sonunda kiminle nerede oynayacağın belli. o şekilde de bilet satışına başlaman gayet mümkün. hadi günü belli olana kadar satışa açılmamasını kabul ettik diyelim, günü belli olanlar neden herkesin aynı anda yükleneceği bir saat verilerek, maça bir kaç gün kala satılıyor?
9 şubat'ta oynanacak antalyaspor maçının tarihi dün, 20 şubat'taki schalke maçının tarihi ise haftalar öncesinden açıklandı. gün itibariyle, birine 15, diğerine 26 gün süre varken, neden illaki herkesi aynı saatte aynı yere toplayıp sıraya sokma gibi bir fikir ile satılıyor bizim biletler?
hadi belirli bir saat açıklayarak bilet satışına başlandığını da kabul ettik diyelim, en azından farklı talepleri birbirinden ayırmak bu kadar zor mu? babasının gönderdiği harçlığı atm'den çekecek öğrenciyi, evin su faturasını yatırmaya gelen teyzeyi, milyon tl düzeyindeki mevduatı için faiz oranı görüşmesine gelen özel müşterisini, mortgage şartları için bilgi almaya gelen yeni evli çifti ve çek karşılığı ticari kredi kullanacak iş adamını aynı sıraya sokan banka gördün mü sen hiç? öyle banka görmedim ama 80 liralık kategori 7 arayan adamla, 300tl+fiyata kategori 1-2-3 alacak adamı, aynı tek sıra üzerine dizilirken bu sistem sayesinde gördüm. anca askerdeyken görebileceğiniz bir manzarayı sivil hayatta da bizlere sunanlara bir teşekkür borcumuz var heralde.
mesela, benzer sorunu yaşayan üniversiteler, ders kayıt günlerini sınıflara göre böldüler, sorun tam olarak çözülemese de nispeten ders kayıtları normal denilebilecek şekilde halledilir oldu. ilk gün 4. sınıflara, ikinci gün 3. sınıflara açılacak şekilde tasarlanan sistem sayesinde, bizim zamanımızdaki kaos büyük ölçüde hafifledi.
bu örnek üzerinden düşünürsek, schalke maçında, bilet satışı için üç gün kalaya kadar beklenmese, ilk gün sadece kategori 7, ertesi gün 5 ve 6 satılsa, sonrasında kalanlar satışa açılsa, çok mu abes olur? yani sistemi tasarlarken, herkesi aynı anda aynı yere yığıp, yığılanı ip gibi tek sıra dizmeyi esas almak yerine, mümkün olduğu kadar bu yığılmanın önüne geçmeye çalışılsa daha akılcı bir yol izlenmiş olmaz mı?
