4143
11 ocak 2011 günü yorgun ve yaşlı sami yen'e veda ederken yeni açığın kapalıya yakın tarafında arkadaşımla konuşuyorduk. nice zaferlerin yaşandığı, dünyanın cehennemi tanıdığı yerden ayrılmak, kopmak elbette zor olacaktı fakat bizim için daha zor olanın yeni yuvamıza alışmak olacağını düşünüyordum. sadece zaman gerekliydi sarı kırmızı için çarpan gönüllerin yeni ali sami yen'i yuvası olarak benimseyebilmesi için ve araya sıkıştırabileceğimiz birkaç zafer de bu süreyi kısaltacaktı. ama o ilk gün, ilk sezon yok mu... bu duvarları hala yuvası olarak benimseyememiş, tribündeki yerini aldığında hala üşüdüğünü hisseden galatasaraylılar varsa bunun müsebbibi ilk başlarda yaşadığımız zorluklardır.
yorgun ve yaşlı sami yen'e elveda dedikten 4 gün sonra buraya 'merhaba' diyecektik. fakat ilk buluşmalar önemlidir, karşı taraf üzerinde yaratacağı izlenimler kalıcı olabilir ve zorlukla değişir. 15 ocak 2011 günü galatasaray'a ve galatasaraylı'ya planlı olarak yaşatılanlar ve sahnelenen çirkinlikler halen etkisini göstermektedir. maç sonunda metro kuyruğuna girmeye çalışırken, iğne atsanız iğnenin düşecek yer bulamayacağı metroda yolculuk yaparken, üst geçite ulaşmaya çalışırken, demir parmaklıkların üzerinden atlarken 'eski sami yen'in gözünü seveyim.' demeyen insan yoktur herhalde. yaşatılmak istenen, oluşturulmak istenen düşünce de bunlardı; o gün davetiye çıkarılan protestodan mağdur edebiyatı ile faydalanmak ve bunun sonucunda galatasaraylı'ya diyet ödetmek.
doğum sancılı olmuş olsa da bebeği büyütmek, kusursuz şekilde yetiştirmek bize düşüyor. daha da sahiplenmeli, hazır zaferler yaşamaya başlamışken ve nice destanlar yazacak gücümüz varken ali sami yen ruhunu daha da derinlerde hissetmeli, yuvamıza daha da bir sıkı sarılmalı... gerek açılışta yaşatılanlar -yaşananlar demek yanlış olur- gerekse o zamanki mevcut takımın görüntüsü ve aldığımız sonuçlar, zor zamanlar yaşattı. fakat yolumuz açık, geleceğimiz parlak. öyleyse kutlu olsun doğum günü. sarı kırmızı yuvamızda, nice zaferleri hep birlikte görmek dileğiyle...
yorgun ve yaşlı sami yen'e elveda dedikten 4 gün sonra buraya 'merhaba' diyecektik. fakat ilk buluşmalar önemlidir, karşı taraf üzerinde yaratacağı izlenimler kalıcı olabilir ve zorlukla değişir. 15 ocak 2011 günü galatasaray'a ve galatasaraylı'ya planlı olarak yaşatılanlar ve sahnelenen çirkinlikler halen etkisini göstermektedir. maç sonunda metro kuyruğuna girmeye çalışırken, iğne atsanız iğnenin düşecek yer bulamayacağı metroda yolculuk yaparken, üst geçite ulaşmaya çalışırken, demir parmaklıkların üzerinden atlarken 'eski sami yen'in gözünü seveyim.' demeyen insan yoktur herhalde. yaşatılmak istenen, oluşturulmak istenen düşünce de bunlardı; o gün davetiye çıkarılan protestodan mağdur edebiyatı ile faydalanmak ve bunun sonucunda galatasaraylı'ya diyet ödetmek.
doğum sancılı olmuş olsa da bebeği büyütmek, kusursuz şekilde yetiştirmek bize düşüyor. daha da sahiplenmeli, hazır zaferler yaşamaya başlamışken ve nice destanlar yazacak gücümüz varken ali sami yen ruhunu daha da derinlerde hissetmeli, yuvamıza daha da bir sıkı sarılmalı... gerek açılışta yaşatılanlar -yaşananlar demek yanlış olur- gerekse o zamanki mevcut takımın görüntüsü ve aldığımız sonuçlar, zor zamanlar yaşattı. fakat yolumuz açık, geleceğimiz parlak. öyleyse kutlu olsun doğum günü. sarı kırmızı yuvamızda, nice zaferleri hep birlikte görmek dileğiyle...