• 12104
    mehmen cansun röportajı:

    *sizce şimdiye kadar galatasaray’a gelen en iyi teknik adamlar kimlerdir?
    bana göre şimdiye kadar galatasaray’a gelen en iyi teknik adamlar fatih terim ve mircea lucescu’dur. hedeflere götüren yalnız bu ikilidir. fatih terim, camiamızı zaferden zafere taşıdı. lucescu bir yıl çalıştığı zaman bir kuruş bile almadan görev yaptı. o da bizim sıkıntılarımızı bildiği için hoşgörülü davrandı. hasan şaş’ın hakkını yememek gerekir. o zaman rakamı bilmiyorum ama 345 milyon lira alacağı vardı. vereceğimizi bildiği halde yanımıza bile gelmek istemiyordu. adeta bizden kaçıyordu. hiçbir zaman, “benim param nerede? ne zaman vereceksiniz” diye bir söz söylemedi. onun da bizler gibi galatasaray sevdası üst düzeydeydi. adanaspor hariç, kariyeri boyunca burada kaldı. jübile bile yapılmadı.

    *galatasaray’ın şampiyonlar ligi yolu açık mı? şansını nasıl görüyorsunuz?
    schalke’yi gözü kapalı geçerler. çünkü takımın yapısı, uefa kupası kazanan kadronun havasını bürünmüş durumda. terim, treni raylara sürdü. kesinlikle makas değiştireceğini sanmıyorum.

    *aykut kocaman’ın istifa etme formülünü sorsam?
    aykut’u çok sevenlerden biriyim. tek yanlışı, ‘bir gittim, bir gitmedim’ tekerlemesini arka arkaya kullanmasıydı. bu çok yanlış bir hareket. çünkü onun tarzına uygun bir davranış değil. ama kulübün başında aziz yıldırım var, kendisi artık başkan değil kulübün patronu olmuş durumda.

    *türk futbolunda şu anda, ‘günümüzün başkanı’ size göre nasıl olmalıdır?
    galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş ve trabzonspor gibi büyük kulüp ve camiaların başkanı olmak çok zor. galatasaray’da ünal aysal, bir iş adamı... yıllarca aramızda olan bir kişi, sonunda başkan olması istendi ve oldu. ünal bey’in felsefesinde, bir kulübün yürütülmesi için seçilen ‘normal kişiler’ değil, profesyonel yapıya sahip isimler gerekiyor.

    *g.saray, uefa kupası’nı kaldırdığında kazanılan paralar nerede? bunu herkes merak ediyor.
    o zamanlar faruk süren başkandı. ben yönetimdeydim. biri forma istediği zaman şimdiki gs store’lar olmadığı için kendi cebimizden para verip, dağıtıyorduk. yıllık gelir, en fazla 15 milyon dolar oluyordu.
    niculescu diye bir futbolcu vardı. “oynarsam paramı alırım” dedi. biz de kabul ettik. yolumuza devam ettik. sonra, gustavo victoria vardı. nedir nasıldır bilmiyoruz. para pul yok. victoria nişanlıydı. o zaman da albayrak bu çocuğu çok sevdiğinden evlendirdi. çocukları oldu, dişi ağrıdı. abdurrahim dişçiye götürdü. o dönemin parasıyla, harçlık niyetine 10 milyon lira gibi bir para verdi.

    *peki sizce, başkan ünal aysal kendisine ve kulübe nasıl bir yol çiziyor?
    galatasaray’da, futbolun patronu; fatih terim. nereye ne yapılacağını, kime ne verilmesi gerektiğini başkana söyler, başkan da onaylar veya reddeder. başkan aysal’ın yanında da, bu işin sevdalısı bir yönetici, abdurrahim albayrak var. futbolun başına lutfi arıboğan, ceo olarak getirdi. her şeyi, raporlarda olarak görebiliyor.

    *türkiye futbol federasyonu, özerk olarak mı, yoksa şu anki haliyle mi daha iyi?
    gözümüzün önünde ingiltere örneği var. orada federasyon, milli takımlarla, kulüplerin tv ve diğer sponsorluk gelirleriyle ilgilenir. bütçelerin nasıl yürütüleceğine karışır. bizde ise öyle geniş bir yelpaze var ki, açılmasını bırakın, kapatmak için bile kerpeten gerekiyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın