12074
bu röportaj fourfourtwo’nun haziran 2011 sayısında yayımlanmıştır. yalnız bir şey eklemeden geçemeyeceğim. fatih artman tipik bir fenerli. tipi, hareketleri, tavırları, konuşması, düşünce yapısı; her şeyiyle. bu ibnenin canlandırdığı karakteri de sevmiyorum zaten. bi de röportajda bank asya birinci lig muhabbeti açmış. malum röportajdan 1 ay sonra fenerli yöneticileri "siz bizi düşüremezsiniz, biz birinci ligde oynamak istiyoruz" deme noktasına getiren olaylar yaşanacaktı. allah'ın tokatı yüzlerinde patladı, muhabbetler tersine döndü.
futbolu hangi takımı ve kimleri izleyerek sevdiniz?
erdal beşikçioğlu: babam fenerbahçeli olduğu için ilkokul ve ortaokulda cemil turan izleyerek büyüdüm. rummenigge vardı benim çocukluğumda. onun ismini bağıra bağıra koşardık. yaşım ilerledikçe ve ankara’da yaşadıkça şehrin takımlarıyla ilgilenmeye başladım. kırmızı-siyahın uyumunu ve ismini sevdiğim için gençlerbirliği’ni destekledim. sarı-lacivertin imgelem dünyasında bir karşılığı yok, bir şeyi andırmıyor. ölümüne gençler yani! bir kere gençlerbirliği’nin geçmişi yeter… adamlar takım arkadaşlarına bozulup yeni bir takım kuruyorlar. 16 yaşında çocuklar yapıyor bunu. şimdi aynı şey yapılmak istense zor tabii…
fatih artman: ben uche’ydim!
e.b: nasıl kırılmıştı adamın bacağı ya!
gençlerbirliği altyapısında oynamışlığınız var…
f.a: evet, çok uzun süreli olmasa da gençlerbirliği altyapısında oynadım. esasında koyu bir fenerbahçeliyim.
e.b: tamam, oğlum sana o sorulmadı ki! nerede oynardın, ne yapardın?
f.a: kaleciydim. 9-10 yaşlarımdaydım. bir transfer durumum bile vardı. futbola devam edemedim ama yine oyuncuyum işte.
behzat ç. ekibinden bir takım çıkartmanız gerekse kim nerede olurdu?
e.b: ben orta sahada, alex ç.’nin yerinde olurdum. fatih defansta olurdu, top geçer adam geçmez. akbaba sağda solda uçar giderdi zayıf olduğu için.
dizide argo konuştuğunuz için sık sık uyarı alıyorsunuz. sahada nasıl olurdunuz?
e.b: 90 dakika bitmezdi herhalde. ceza alırdık, cezamız bitince yine ceza alırdık (gülüyor).
halı sahada da olsa futbol oynuyor musunuz?
e.b: oynamayı çok istiyoruz ama kendimizi çok kaptırdığımız için biraz tehlikeli oluyor. top oynamaya başladığımızda bizi bir hırs bürüyor. bir maç için bizim sete bir hafta tatil lazım. bizim takımı gazlamaya da gerek kalmaz. şartlar ne olursa olsun o topun o kaleye girmesi gerek ve topun kaleye gittiği yolda her şey mubah! bu biraz tehlikeli. çekimler bitsin de bir an önce oynayalım. heveslendim şimdi.
dünyanın her yerinde başkent takımlarının başarıları malum… ankara takımlarının bugüne kadar şampiyonluk yaşayamamış olmasının sebebi sizce ne?
e.b: neden öyle diyorsun yahu! uefa şampiyonu olmuş galatasaray’ın üzerindeyiz. bazen bazı takımın kilit oyuncuları sezon içinde sorun yaşayabilir. bu sezon gençlerbirliği’nin yaşadığı da böyle bir şeydi. orhan şam’ın doping olayını hatırladıkça sinirleniyorum. o olaydan sonra takımın moralini düzeltemezsiniz. o hata yapıldı, olay koca bir camiaya mal edildi ve sonrasında kimse çıkıp özür dilemedi. önümüzdeki sezon her şeyin daha iyi olacağına canı gönülden inanıyorum.
ankara’da fırsat buldukça maçlara kaçar mısınız?
e.b: seti bıraktık. gençlerbirliği- fenerbahçe maçında “ne yaparsanız yapın, biz gidiyoruz” dedik ve seti bırakıp maça gittik. iki saatlik zorunlu bir yemek arası verdiler. o maç için değerdi. hiç pişman olmadık.
f.a: ben de çok yalvarmıştım “abi gidelim” diye. bence de değdi. fener dört tane attı gençler’e.
e.b: ha haa! ha haa! ilk yarıda gördük sizi beyefendi.
f.a: on sene sonra o skor öyle yazmayacak mı?
e.b: ilk yarıda senin yüzünün halini gördüm ya bana yeter.
f.a: ikinci yarı ben de senin. neyse ben yine holiganlık yapmaya başlamayayım. itiraf ediyorum bir keresinde gençlerbirliği fenerbahçe’yi 3-0 yenmişti. o maçı statta izlemiştim. benim için acı bir deneyimdi.
emrah serbes kitabında behzat ç. karakterinin amatör kümede futbol oynadığını ve teknik direktörlük yaptığını yazmıştı. ilerleyen bölümlerde bunları izleyebilecek miyiz?
e.b: ben bunun olmasını çok çok isterim. yeşil sahalara dönmeyi çok istiyorum, bildiğin gibi değil.
futbolla ilgili en unutulmaz hikâyeniz hangisi?
f.a: ben eskiden holigandım. fenerbahçe kafilesi ne zaman ankara’ya gelse ben yanlarındaydım. bir defasında alex’le sürmanşet olmuştum.
e.b: nasıl la?
f.a: ben kolumu onun omzuna atıp kendime doğru çekmişim. bağırıyorum, ağzım açık. “bu ne sevgi ah!” yazıyordu gazetede.
e.b: el ense çektin yani alex’e!
f.a: çektim. sonra üç gol attı.
ankaragücü taraftarları gençlerbirliği taraftarı olduğunuz için size bozulmuyorlar mı?
e.b: en fazla yaptıkları “yahu reis sen neden bizim takımı desteklemiyorsun?” demek.
f.a: bir gün alkaralarla yaptığımız çekimde vatandaşın biri tehditkâr bir şekilde yanıma geldi. sonra “vay gardeşim” diyerek sarılıp, fotoğraf çektirip gitti. gençlerbirliği taraftarı beni seviyor herhalde. ankaragücü taraftarları bazen erdal abiye bozuk atabiliyorlar.
amcanız ilhan cavcav’la futbol konuşma fırsatınız oluyor mu?
e.b: arada bir maçları birlikte izliyoruz, sohbet ediyoruz. ikimizin de vakti her zaman çok dar. sezon açılmadan önce yine yakalarız birbirimizi. sürekli gençlerle takıldığı için kendisi de genç kalıyor. onunla futbol konuşmaya bayılıyorum.
dizide gençlerbirliği’nin geçtiği kısımlarda ayrıca eğleniyorsunuzdur herhalde…
e.b: kesinlikle. alkaralarla biz çok eğleniyoruz. çekime genellikle taraftar geliyor. zaten onlarla birbirimizi tanıyoruz ve ortam çok sıcak oluyor. hikâye kendiliğinden akıyor. bir gün alkaralarla yine çekim yapıyoruz. bu sefer ankara 19 mayıs stadyumu’nda. stada girerken “taraftar sizi bekliyor” demişlerdi ben de kafamda canlandırmaya çalışmıştım ama o kadarını değil! stada bir girdik, herkes tezahürat yapmaya başladı. “behzat ç.”, “ankara polisiyesi” diye stat inliyordu. bizim ekip sahadaydı. sahadan tribünleri öyle izlemek rüya gibi bir şeydi. ses ne güzel geliyormuş sahaya! o sesi duyup da oynamamak nasıl bir şey aklım almıyor. 10 saniyede koştuğunuz mesafe o gazla üç saniyeye düşer.
f.a: oynamayan da var işte abi. “kartal gol gol gol!” diye inönü inlerken anelka gol atardı mesela çat diye!
e.b: fenerbahçe’ye bağlamasan olmaz değil mi!
dizide yaptığınız gibi gazeteleri hep tersten mi okursunuz?
e.b: gazetenin ilk sayfasına bakıp direkt arkasını çeviririz. kendi aramızda akşama kadar konuşup, akşam da özetleri izleriz. vaktimiz olsa da bütün maçları ve yorumları izleyebilsek. bank asya 1. lig’i izlemeyi de çok seviyorum. çok beğeniyorum. göztepe’nin süper lig’e çıkmasını heyecanla bekliyorum.
f.a: ben chelsea hastasıyım. bir de bank asya’yı galatasaray düşerse ne olur diye takip ediyorum. *
epey eğleniyorsunuz galatasaray’la… *
f.a: sonuna kadar. o yüzden düşmesini istemiyorum.
e.b: bence de düşmesinler o koca stat boşuna mı yapıldı!
futbolu hangi takımı ve kimleri izleyerek sevdiniz?
erdal beşikçioğlu: babam fenerbahçeli olduğu için ilkokul ve ortaokulda cemil turan izleyerek büyüdüm. rummenigge vardı benim çocukluğumda. onun ismini bağıra bağıra koşardık. yaşım ilerledikçe ve ankara’da yaşadıkça şehrin takımlarıyla ilgilenmeye başladım. kırmızı-siyahın uyumunu ve ismini sevdiğim için gençlerbirliği’ni destekledim. sarı-lacivertin imgelem dünyasında bir karşılığı yok, bir şeyi andırmıyor. ölümüne gençler yani! bir kere gençlerbirliği’nin geçmişi yeter… adamlar takım arkadaşlarına bozulup yeni bir takım kuruyorlar. 16 yaşında çocuklar yapıyor bunu. şimdi aynı şey yapılmak istense zor tabii…
fatih artman: ben uche’ydim!
e.b: nasıl kırılmıştı adamın bacağı ya!
gençlerbirliği altyapısında oynamışlığınız var…
f.a: evet, çok uzun süreli olmasa da gençlerbirliği altyapısında oynadım. esasında koyu bir fenerbahçeliyim.
e.b: tamam, oğlum sana o sorulmadı ki! nerede oynardın, ne yapardın?
f.a: kaleciydim. 9-10 yaşlarımdaydım. bir transfer durumum bile vardı. futbola devam edemedim ama yine oyuncuyum işte.
behzat ç. ekibinden bir takım çıkartmanız gerekse kim nerede olurdu?
e.b: ben orta sahada, alex ç.’nin yerinde olurdum. fatih defansta olurdu, top geçer adam geçmez. akbaba sağda solda uçar giderdi zayıf olduğu için.
dizide argo konuştuğunuz için sık sık uyarı alıyorsunuz. sahada nasıl olurdunuz?
e.b: 90 dakika bitmezdi herhalde. ceza alırdık, cezamız bitince yine ceza alırdık (gülüyor).
halı sahada da olsa futbol oynuyor musunuz?
e.b: oynamayı çok istiyoruz ama kendimizi çok kaptırdığımız için biraz tehlikeli oluyor. top oynamaya başladığımızda bizi bir hırs bürüyor. bir maç için bizim sete bir hafta tatil lazım. bizim takımı gazlamaya da gerek kalmaz. şartlar ne olursa olsun o topun o kaleye girmesi gerek ve topun kaleye gittiği yolda her şey mubah! bu biraz tehlikeli. çekimler bitsin de bir an önce oynayalım. heveslendim şimdi.
dünyanın her yerinde başkent takımlarının başarıları malum… ankara takımlarının bugüne kadar şampiyonluk yaşayamamış olmasının sebebi sizce ne?
e.b: neden öyle diyorsun yahu! uefa şampiyonu olmuş galatasaray’ın üzerindeyiz. bazen bazı takımın kilit oyuncuları sezon içinde sorun yaşayabilir. bu sezon gençlerbirliği’nin yaşadığı da böyle bir şeydi. orhan şam’ın doping olayını hatırladıkça sinirleniyorum. o olaydan sonra takımın moralini düzeltemezsiniz. o hata yapıldı, olay koca bir camiaya mal edildi ve sonrasında kimse çıkıp özür dilemedi. önümüzdeki sezon her şeyin daha iyi olacağına canı gönülden inanıyorum.
ankara’da fırsat buldukça maçlara kaçar mısınız?
e.b: seti bıraktık. gençlerbirliği- fenerbahçe maçında “ne yaparsanız yapın, biz gidiyoruz” dedik ve seti bırakıp maça gittik. iki saatlik zorunlu bir yemek arası verdiler. o maç için değerdi. hiç pişman olmadık.
f.a: ben de çok yalvarmıştım “abi gidelim” diye. bence de değdi. fener dört tane attı gençler’e.
e.b: ha haa! ha haa! ilk yarıda gördük sizi beyefendi.
f.a: on sene sonra o skor öyle yazmayacak mı?
e.b: ilk yarıda senin yüzünün halini gördüm ya bana yeter.
f.a: ikinci yarı ben de senin. neyse ben yine holiganlık yapmaya başlamayayım. itiraf ediyorum bir keresinde gençlerbirliği fenerbahçe’yi 3-0 yenmişti. o maçı statta izlemiştim. benim için acı bir deneyimdi.
emrah serbes kitabında behzat ç. karakterinin amatör kümede futbol oynadığını ve teknik direktörlük yaptığını yazmıştı. ilerleyen bölümlerde bunları izleyebilecek miyiz?
e.b: ben bunun olmasını çok çok isterim. yeşil sahalara dönmeyi çok istiyorum, bildiğin gibi değil.
futbolla ilgili en unutulmaz hikâyeniz hangisi?
f.a: ben eskiden holigandım. fenerbahçe kafilesi ne zaman ankara’ya gelse ben yanlarındaydım. bir defasında alex’le sürmanşet olmuştum.
e.b: nasıl la?
f.a: ben kolumu onun omzuna atıp kendime doğru çekmişim. bağırıyorum, ağzım açık. “bu ne sevgi ah!” yazıyordu gazetede.
e.b: el ense çektin yani alex’e!
f.a: çektim. sonra üç gol attı.
ankaragücü taraftarları gençlerbirliği taraftarı olduğunuz için size bozulmuyorlar mı?
e.b: en fazla yaptıkları “yahu reis sen neden bizim takımı desteklemiyorsun?” demek.
f.a: bir gün alkaralarla yaptığımız çekimde vatandaşın biri tehditkâr bir şekilde yanıma geldi. sonra “vay gardeşim” diyerek sarılıp, fotoğraf çektirip gitti. gençlerbirliği taraftarı beni seviyor herhalde. ankaragücü taraftarları bazen erdal abiye bozuk atabiliyorlar.
amcanız ilhan cavcav’la futbol konuşma fırsatınız oluyor mu?
e.b: arada bir maçları birlikte izliyoruz, sohbet ediyoruz. ikimizin de vakti her zaman çok dar. sezon açılmadan önce yine yakalarız birbirimizi. sürekli gençlerle takıldığı için kendisi de genç kalıyor. onunla futbol konuşmaya bayılıyorum.
dizide gençlerbirliği’nin geçtiği kısımlarda ayrıca eğleniyorsunuzdur herhalde…
e.b: kesinlikle. alkaralarla biz çok eğleniyoruz. çekime genellikle taraftar geliyor. zaten onlarla birbirimizi tanıyoruz ve ortam çok sıcak oluyor. hikâye kendiliğinden akıyor. bir gün alkaralarla yine çekim yapıyoruz. bu sefer ankara 19 mayıs stadyumu’nda. stada girerken “taraftar sizi bekliyor” demişlerdi ben de kafamda canlandırmaya çalışmıştım ama o kadarını değil! stada bir girdik, herkes tezahürat yapmaya başladı. “behzat ç.”, “ankara polisiyesi” diye stat inliyordu. bizim ekip sahadaydı. sahadan tribünleri öyle izlemek rüya gibi bir şeydi. ses ne güzel geliyormuş sahaya! o sesi duyup da oynamamak nasıl bir şey aklım almıyor. 10 saniyede koştuğunuz mesafe o gazla üç saniyeye düşer.
f.a: oynamayan da var işte abi. “kartal gol gol gol!” diye inönü inlerken anelka gol atardı mesela çat diye!
e.b: fenerbahçe’ye bağlamasan olmaz değil mi!
dizide yaptığınız gibi gazeteleri hep tersten mi okursunuz?
e.b: gazetenin ilk sayfasına bakıp direkt arkasını çeviririz. kendi aramızda akşama kadar konuşup, akşam da özetleri izleriz. vaktimiz olsa da bütün maçları ve yorumları izleyebilsek. bank asya 1. lig’i izlemeyi de çok seviyorum. çok beğeniyorum. göztepe’nin süper lig’e çıkmasını heyecanla bekliyorum.
f.a: ben chelsea hastasıyım. bir de bank asya’yı galatasaray düşerse ne olur diye takip ediyorum. *
epey eğleniyorsunuz galatasaray’la… *
f.a: sonuna kadar. o yüzden düşmesini istemiyorum.
e.b: bence de düşmesinler o koca stat boşuna mı yapıldı!