resim
Márcio Ferreira Perreira Nobre
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:44
Uyruk:Brezilya
  • 129
    nobre, orhan pamuk’u anlattı. (serhat ramay röportajı)

    orhan pamuk okumak nereden geldi aklına nobre?
    -brezilya’da alışveriş yapıyordum. orhan pamuk'un, bir türk yazarın kitabının portekizce’ye çevrildiğini gördüm. türkiye’yi tanımaya da can atıyordum. gördüğüm kitap, kar’dı. nobel almış bir yazardı ve adını da duyuyordum zaten.

    orhan pamuk’un tek politik kitabı kar. bir yanıyla da en sıkıcı kitabı diyebiliriz. peki sen nasıl buldun?
    -orhan pamuk’u çok sevdim. bir hikayenin içinde kaybolmak denen şeyi, kar romanında yaşadım.

    orhan pamuk’un kar dışında okuduğun başka romanı oldu mu?
    -masumiyet müzesi var. mazumiyet müzesini de okudum.

    peki kar ve masumiyet müzesi arasında bir karşılaştırma yapmanı istesem…
    -benim tercihim kar’dan yana olur. masumiyet müzesi’nde eşyalar arasında kaybolmanız mümkün. ama kar çok başka, işte benim kitabı budur.

    türkiye’de entelektüeller bile orhan pamuk’u okumakta zorlanıyor. hatta birçoğunun okuduğu kitabı bitiremediği bilinen bir gerçek. bundan haberin var mıydı?
    -masumiyet müzesi biraz zor. kar romanı çok iyiydi. bence çok iyiydi. kar hacimli bir kitap olmasına rağmen üç-dört günde okudum. keşke orhan pamuk’un diğer romanları ve başka yazarların kitapları da portekizce'ye çevrilmiş olsaydı.

    kar’da anlatılan hikaye, kars’ta geçiyor. kitabı okuduktan sonra, içinde kars’ı görme özlemi duydun mu?
    -kitabı okuduktan sonra kars’ı çok merak ettim. tabii bu hikayeden çok etkilendim. o şehri tanımak istedim. kitabın anlatıldığı atmosferden çok derinden etkilendim. durmadan yağan kar, en güçlü imgeydi. ileride bir fırsat olursa, o şehri tanımak isterim. bu kitap beni çok derinden etkiledi.

    kitapta aklında kalan şeyler hakkında neler söyleyebilirsin? mesela şair ka, almanya’dan kalkıp kars’a gidiyor bir araştırma için. bazı karakterler sayacağım, onların sana ne hatırlattıklarını söyler misin? ka’nın eski sevgilisi ipek, genç islamcı fazıl, kadife’nin sevgilisi lacivert. bugün yeniden romana dönüp baktığında, en güçlü his nedir sende?
    -bütün kahramanları hatırlıyorum. bu kitabı okuduğum zaman türkiye’de dördüncü yılımdı. ka’nın sonunda suikaste kurban gitmesi yüreğimi burktu. siyasal karmaşayı, tiyatroda yaşanan çatışmaları bugün biraz flu da olsa hatırlayabiliyorum. kitabın finalindeki ölüm, beni derinden etkiledi.

    önceki günlerde arnold schwarzenegger’in tarih kitapları okumaya bayıldığını öğrendik. senin okumaktan özel olarak hoşlandığın bir edebi tür var mı?
    -daha çok tarihi kitaplardan hoşlanırım ben de. sizi geçmişe götürebilir. kitabın niteliğine göre geleceğe de götürebilir. bir şehre gittiğim zaman o bölgeyle ilgili kitaplar okumayı seviyorum.

    orhan pamuk okudun, peki başka türk yazarları okudun mu?
    -ben tabii ki türk yazarların kitaplarını okumak isterim. kendi dilimde bulabildiğim iki kitap oldu. şu an türkçem iyi, ama bu kitapları okuyacak kadar değil. ancak türk yazarların kitaplarının portekizce’ye çevrilmesini çok isterim. orhan pamuk’un başka romanlarını da çok merak ediyorum. bu röportajımız aracılığıyla, yazarlarımızdan biri çevrilirse, onun kitabını okumaya buradan söz veriyorum.

    kar, yoksul insanların din ve inançla çok daha fazla hemhal olduğu gibi temel bir fikre de sahip aslında. bu konuda ne dersin? yoksulluğun insanları bir dinsel inanca daha çok yaklaştırdığını düşünür müsün?
    -tabii ki bu görüşe katılıyorum. fakir insanların da inançtan başka çok fazla şeyi yok. bu inanç onları ayakta tutan şey. bu inanç sayesinde diğer günün daha iyi geçeceğini umarak dua ederler.

    “biz aptal değiliz, fakiriz biz yalnızca” bu cümle kitaptan bir alıntı.
    -tabii ki bu kısmı hatırlıyorum. bana brezilya’yı çağrıştırıyor. fakir olmakla aptal olmak arasında doğrudan bir bağ kurmuyorum ben, hiçbir zaman da kurmadım.

    alex de souza’nın de kitaplarla arasının iyi olduğu bilinir. onunla fenerbahçe’de oynadığın dönemde kitap alış-verişleriniz oldu mu?
    -tabii ki özellikle fenerbahçe’de oynadığım dönemlerde, kamplarda alex ile sürekli beraberdik. kamp süreleri de en az 10-15 gün oluyordu. yanımıza beşer kitap alıp, onları bitirir ve birbirimizle konuşurduk.

    vakit ayırdığın için çok teşekkür ederim. futbol dışında seninle konuşmak son derece heyecan vericiydi.
    -futbol futbol… biz futbolcular sadece futboldan ibaret değiliz. bütün hayatım futboldan ibaret değil. ben de zaman zaman filmler, kitaplar hakkında konuşmak isterim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın