• 13
    bazı belirtileri ve tılsımları vardır.

    hani bir işi başarmak için çalışırken öyle bir an gelir de ''bu kez olacak galiba'' dersin ya...

    17 mayıs 2000

    maçın normal süresi 0-0 bitmiş. uzatmaların ikinci devresi oynanıyor. golü atan takım, altın gol uygulamasıyla kupayı müzesine götürecek. galatasaray kalesinde yaşanan tehlikede ray parlour sağ kanattan ortaladı, thierry henry normal bir insanın yükselemeyeceği bir noktaya zıplayarak kafayı vurdu...

    hani film şeridi gibi gözümün önünden geçti derler ya... bologna, dortmund, mallorca ve leeds maçları. yaşanan bu kadar maceraya, bu kadar mücadeleye gölge düşmemeliydi. işte tam da o sırada, 1998 yılında galatasaray'a gelen claudio taffarel, o an bir güneş gibi doğarak bu serüvene gölge düşmesine engel olacaktı.

    http://www.youtube.com/watch?v=k4uNvBVyf_M

    sonrası malum...

    http://i.milliyet.com.tr/.../fft16_mf303778.Jpeg

    7 mayıs 2006

    galatasaray tarihinde, kritik lig şampiyonlukları arasından bir tanesini söyle deseler, ekonomik durumlardan ötürü hiç düşünmeden 2006 yılını söylerdim. bırakın doğru düzgün transfer yapılmasını, daha eldeki mevcut futbolcuların maaşları düzenli bir şekilde ödenemiyordu. rakiplerle parasal anlamda fark git gide açılıyordu. kulübün uçan kuşa borcunun olduğu bu dönemlerde, tek kurtuluş yolu ligde şampiyonluk ve arkasından gelecek olan şampiyonlar ligi gelirleriydi.

    33. hafta. beşiktaş ile deplasmanda kritik bir maça çıkıyoruz. maçtan önce basın, beşiktaş'ın maçı bize peşkeş çekeceğini, fazla asılmayacağını yazıp çiziyordu. durum böyle olunca haliyle avrupa yakası'nın siyah beyaz kesimi maça normalden daha fazla bilenecekti. fenerbahçe ise kendi evinde kayseri erciyes ile maça çıkacaktı. puanlar ikili averajdan dolayı eşit durumda. zaten kimsenin fenerbahçe- erciyes maçına baktığı yoktu. sonuç malumdu herkesçe çünkü. bütün gözler bizim maçtaydı. maç başladı. beşiktaş takımı it gibi saldırıyordu. taraftar desen nasıl bilenmiş... ilk yarı oldukça tutuk olan oyunumuza necati ateş'in penaltı kaçırması tuz biber olmuştu. haliyle takım daha fazla baskı altına giriyordu. derken beşiktaş 51. dakika da tümer metin'in golüyle 1-0 öne geçmişti. istanbul'da renklerinin içinde kırmızı olmayan bütün büyük takım taraftarları coşku içindeydi nerdeyse. neyseki oyuna yeni giren hasan kabze 65. dakika da nefes aldıracaktı takıma. fakat bu sonuç sadece ligin son haftasında fenerbahçe'nin, ligin son haftasında küme düşmesi büyük olasılık olan denizlispor'a kaybetmesi durumunda işe yarayacaktı. maçı kazanmamız, denizlispor'un alacağı beraberliğin de lehimize olmasını sağlayacaktı. kısacası 25 dakikalık direniş başlamıştı.

    1 gol gerekiyordu. bunun için rakip kaleye olabildiğinde yükleniyorduk. e haliyle boşluklar vermeye başlamıştık defansta. beşiktaş ise dünyaları kaçırıyordu. iki arada bir derede kalmanın ne demek olduğunu sanırım o an en iyi galatasaralı futbolcular ve taraftarları yaşayarak öğreniyordu. gol atarsak son haftaya daha şanslı girecektik, yersek şampiyonluk komple gidecekti...

    açıkçası o ana kadar kola olsun, fanta olsun hep kapakların altından sadece bedava çıktığını düşünürdüm. beşiktaş taraftarı sağolsun hasan kabze kapaklarının altından şampiyonluk çıkıyormuş, öğrenmiş olduk. 92. dakikada zalad gelsin sizi kurtarsın diyenler, 92.30'da hasan kabze kapağıyla tanışacaktı.

    http://www.youtube.com/watch?v=htXs9nZ3MMo
    http://4.bp.blogspot.com/...1600/kabze-kapak.jpg

    2-1 kazanmıştık. hakan şükür yerde ağlıyordu, alkışlayın ulan ibneler diye bağıran fenerbahçe taraftarı göt oluyordu, zaladçılar sahaya şaşı şaşı bakıyordu... umutlar yeşermişti. geriye sadece 16 dakika daha sabretmek kalmıştı.

    http://www.youtube.com/watch?v=MOt0TTn32W0

    17 mart 2012

    aradan geçen kötü bir 3 yıl... kulüp, tarihinin en zor sezonlarından birini geride bıraktıktan sonra yepyeni bir sayfa açıyordu. yeni bir yönetim, yeni bir kadro, zaferlere olan inancı geri gelmiş taraftar kitleleri... suyun öbür yakasıyla şikeyle mahkemelerle uğraşmaktaydı. bundan dolayı playoff denen zımbırtı uygulamaya konmuştu bu sezon ve ligi ilk 4'te bitiren ekipler, puanları yarıya indirilmiş şekilde birbirleriyle maç yapacaktı. normal sezonun son derbisi. yer, medyanın ikide bir olmadığı halde gündeme getirdiği psikolojik olarak zayıf olduğumuz yer, kadıköy... beraberlik halinde normal sezonu şampiyon bitirmeyi garantileyecektik. şikeydi teşvikti rakibin bütün yıl beklediği maç bu maçtı. sözde intikam maçı. hatta bir çoğu bu sezon şampiyonluktan vazgeçmiş, şu maçta alınacak farklı bir skoru hayal ediyordu. kısacası çubuklular için sezonun maçıydı belkide...

    maça fenerbahçe resmen 2-0 önde başlamıştı. sow'un rövaşatası, alex'in uzaktan gönderdiği şut... taraftar gaza gelmiş, herkes yeni bir farklı skor bekliyordu. üst üste atlatılan pozisyonlar, rakip kaleye gidemeyişimiz... 30'lu dakikalardan sonra rakibin kondisyonu bizimkiyle başa gelemeyince, maç tek kaleye dönecekti. elmander'in ilk yarıdaki golü, ikinci yarıda rakip taraftarların farklı skor beklentilerini galip gelelim yetere dönüştürecekti.

    imparatorun bir sözü vardı sezon başı kulübe geldiğinde: '' kaybetsek bile helal olsun derdirtecek futbol oynayacağız.''

    ikinci yarı pozisyon üstüne pozisyon harcıyorduk. gaza gelmiş rakip taraftarlar, gazı alınmış şekilde öylece maça bakıyorlardı. derken hakan balta'nın golü durumu, fenerbahçelilerin en nefret ettikleri skora getiriyordu. 2-2...

    ve maçın son pozisyonu. selçuk ortalıyor ve milan baroş'un uzattığı ayak, direği aşamıyordu. bir tarafta derin bir oh çeken kitle, diğer tarafta galibiyeti kaçırdığı için üzülen futbolcular. imparator ise: ''bazen kaçan goller, rakip üzerinde gol olmuş etkisi bırakır.'' diyordu. normal sezonu şampiyon bitirmenin ve bunu saraçoğlu'nda ilan etmenin verdiği gururla florya'ya akın edecekti sarı kırmızılılar.

    http://www.youtube.com/watch?v=3ECoFm2KzrQ

    artık rakibin uydurduğu psikolojik üstünlük gibi laflar, gündeme daha az gelmeye başlayacaktı. bunun meyvelerini ise 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı'nda sahalarında bir kez daha şampiyonluğumuzu ilan etmemizle toplayacaktık.

    http://www.youtube.com/watch?v=YlDaSk8LUYs

    bu sezon ise şu ana kadar melo'nun penaltı kurtarması dışında fazla bir belirti olmadı. ben daha büyük bir tılsım bekliyorum. ikinci devre ola, hayrola...

    kim bilir, belki de en büyük şanssızlığınız liglerin mayısta bitmesidir. çünkü demiştik size, mayıslar bizimdir diye.
App Store'dan indirin Google Play'den alın