• 1
    şimdi bir çok kişinin haberdar dahi olmadığı bu ligden daha doğrusu liglerden sizlere biraz bahsetmek istiyorum. bu konu hakkında zaten bir hayli dertliydim, bugün yaşadığım olaylar dizini artık bardağı taşıran son damlalar oldu. benim bu konu hakkında yazabileceğim bir merci olmadığından ötürü konuyu sizlerle, kapı gibi sözlüğümdeki kardeşlerim, dostlarım, ağabeylerim ile paylaşmak istedim.

    bu ligler;futbol erkek 1. ligi ve futbol erkek 2. ligiolarak ikiye ayrılırlar. üniversitem, ben okula girdiğimden beri* 2. ligde mücadele etmektedir ve yegane amacı 1. lige çıkmaktır. yanlış anlaşılmasın 1. lig dediğimiz yerde bir bok yoktur; çünkü 1. ligde oynayan çoğu üniversite futbol takımı profesyonel liglerde top oynayan ögrencileri "burs karşılığı" okullarına alıp, isimlerini duyurabilme adına 1. ligde şampiyonluk yaşamaya çalışan üniversitelerdir. bizler için, 1. lige çıkmak konulabilecek tek hedef oldugundan amacımız senelerdir oraya yükselme hazzını yaşayabilmek.

    futbol erkek 2. ligin içerisinde bulundugum 5 sene içerisinde ben okulumun futbol takımında bulunmaktan dolayı çok ama çok keyif aldım. daha önce lise yıllarımda 3 farklı amatör takımda top oynadım, ancak hiç birinde üniversite takımımda aldıgım keyfi almadım. belki gerçek anlamda bir şeyler paylaşabileceğim bir çok arkadaş edindiğim, futbol dışında sohbetler yapabildiğim, kaliteli insanlardan kurulu bir takım olduğu için okul takımım benim kendimi en mutlu hissettiğim takımım oldu.

    neyse gelelim esas sizlere bahsetmek istediğim konuya; ben sizlere bu yaşadığım 5 sene içerisinde futbol erkek 2. liginin ne kadar değiştiğinden, üniversite futbolunun ne kadar çirkinleştiğinden, hatta ve hatta futbol olmaktan nasıl çıktığından bahsetmek istiyorum.

    2008 senesi oldukça keyifliydi, sağda solda oynanan diğer maçlarda dahil olmak üzere tek tük problem yaşanıyordu, herkes mutluydu ve futboldan keyif alıyorlardı. biz o sene ligde 3 maç oynadık ve sıfır çektik ama hiç birimiz ortamdan şikayetçi değildik, biz hatalar yaptık biz kaybettik.

    2009 senesi, yine içimiz kıpır kıpırdı, oldukça iyi hazırlanmıştık lige ve bu sefer ligde yanlış hatırlamıyorsam 5 maç oynayacaktık, çalıştık son maça kadar çıkma şansımzı sürdürdük, son maç galip gelmemiz gereken çok zor bir maça çıktık 5 yedik, üzüldük sezonu öyle kapadık.

    2010 senesi, her ne olduysa bu sene olmaya başladı, oynanan hazırlık maçları bile bir anda gergin geçmeye başladı, saha içinde daha önceleri çok az olan küfürleşmeler artmaya başladı. aradan zaman geçti lig başladı; küfürler, kırmızı kartlar falan derken bir anda yine lig bitti ve biz yine çıkamadık. biz her ne kadar içinde bulundugumuz takım ortamından memnun olsak da lig beş para etmez, ligde oynayan ögrenci demeye dilimin varmadıgı tipler ligi çekilmez bir hale sokmuşlardı o sene.

    2011 senesinde ise yine yaptıgımız hazırlık maçlarından birinde kasti fouller, laf atmalar falan derken maçı tamamlayamadık çıkan kavga yüzünden. kavga sebebi ise ikili atışma sonrası rakip takım oyuncusunun bizim arkadaşımıza tokat atmasıydı. 20 21 yaşında eğitimli, sadece spor yapıp, keyif almak adına yaptıkları futbol maçında atılan tokat. yaşadığımız bu olay her ne kadar lige pek yansımasa da, yine kırmızı kartlarla dolu bir lig sezonunu geride bıraktık yarı finalde kaybettik, ilk 3'ün üst lige çıkacagı ligde 3.lük 4.lük macında penaltılarla elendik ve yine çıkamadık.

    2012 senesi, yani şu an içinde bulunduğumuz sene. bugün ligdeki ikinci maçımızı oynadık ve ben bu maçla ilgili anılarımı sizlerle biraz sonra paylaşacagım. bu sefer hazırlık süremiz dardı, normalde şubat ayında oynanan ligi ikiye bölmüşlerdi ve lig aralık ayının ortasında başlayacaktı. yine bir kaç hazırlık maçı yaptık, maçlarımız keyifliydi, ancak daha önce ismini bile duymadıgım bir üniversite ile yaptıgımız bir hazırlık maçının ilk yarısında resmen sahadan silindik. ikinci yarı bütün oyuncularının değişmesiyle bizim ayarımızda çocuklarla oynamaya başladık ve maçı cevirip kazanmayı başardık. bu maçtan sonra ögrendik ki ilk yarı oynadıgımız "sözde ögrenciler" arasında gecen sezon 1. ligde ankaragücü formasıyla 16 maça çıkmış bir ağabeyimiz de varmış, onun dısındakiler yine sırf amatör ya da profesyonel takımlarda oynayan ögrencilermiş.

    bunu size şu yüzden anlattım, bu takım dün değil evvelsi gün yani 24 aralık 2012 pazartesi günü oynadıgı maçta geriye düşünce ve son dakikalara mağlup girince ortalığı ayağa kaldırmış, bu biraz önce bahsettiğim oyuncu/ögrenci ağabeyimiz hakemin üstüne yürüyüp hakeme saldırmış, bunun üstüne ortalık birbirine girmiş ve maç tatil edilmiş. üniversiteler arası futbol ligi yanlış anlaşılma olmasın.

    neyse biz bu olanları bugün ögrendik, güldük "ulan yaşananlara bak" dedik, büyük bir şaşkınlık içerisinde aramızda olan bu olayları konustuk, ve bugün maçımıza çıktık. bugün biz ilk yarıda 1 gol yedik ve ilk yarıyı 1 0 geride kapattık. ikinci yarıya çıkmadan bu maçı kaybedersek şubat ayındaki maçlarda oynamaya hak kazanamayacagımızın bilincindeydik, ve benim okuldaki son senem oldugundan belki de bugün ve cuma günü oynayacagım maçlar üniversitem ile oynayacagım son maçlar olacaktı. ikinci yarı sahada bambaşka bir takımdık, yine çok iyi oynamıyorduk belki ama hepimiz inanıyorduk, nitekim işler istediğimiz gibi gitmeye başladı önce durumu 1 1'e getirdik, ardından da 2 1 öne geçtik. işte ne olduysa bundan sonra oldu, maç bu skorla devam ederken rakip takım bir anda sertleşmeye, tekmeler, küfürler savuran bir takıma dönüşmeye başladı yavaş yavaş. maçın 87. dakikasında bir arkadaşımız yerde kaldı, pozisyon foul'dü ve o arkadaşımız biraz yerde yattı. pozisyon ile alakası olmayan bir "öğrenci" belki 40 metre depar atıp arkadaşımızı saçından çekerek ayaga kaldırmaya çalıştı, ancak arkadaşımız haliyle kalkmadı, kalkamadı. bunu gören hakem arkadaşımızı saçından çeken ögrenciyi/oyuncuyu oyundan ihraç etti. oyundan atılan çocuk bir anda deliye döndü, önce sahadan çıkarmış gibi yapıp, yine bir deparla yerde yatan arkadaşımızın kafasına ve sırtına tekmeler savurmaya başladı, ve o anda bütün saha karıştı. iki takımın bütün oyuncularının yanı sıra tribünden de sahaya inen rakip takımın artık ne idüğü belirsiz dostları tekmeler yumruklar savurmaya başladılar. iki üniversite takım oyuncularını öyle ya da böyle ayırsalar da, sözde eğitimli ve keyif için futbol oynayan rakip takım oyuncuları bu sefer hakem üçlüsünü linç etmeye kalkıştı ve sonunda polis arabalarının gelmesiyle maç sonlandı.

    bütün bu olanın sebebi yalnızca üniversite ögrencilerinin sözde "futbol aşkıydı". her ne kadar dilim varmasa da, tam 13 14 sene ilk ve ortaokul eğitimi görmüş, üzerine de 4 5 sene lisans eğitimi gören insanlar böyle yapıyorlar, birbirlerine hayvanmışcasına davranıp, küfürler, tekmeler, tokatlar sallayabiliyorlar ve bunun ile övünebiliyorlarsa yerin dibine batsın oynanan bu futbolda, ortada olmayan futbol aşkı da !
App Store'dan indirin Google Play'den alın