128
ben de eski yazarlardan sayılırım. yani mayıs 2009 tarihinde kayıt olduğum düşünülürse sözlüğe, 4 yılı devirmiş olacağım birkaç ay sonra. bu süre zarfında sözlüğe ne kattığımı inanın ben de merak ediyorum. bu başlıkta kendi tabirleriyle "geri dönen" yazarların bir kısmını bizzat tanıyorum ve kendileriyle halen görüşüyorum, büyük çoğunluğunu da sözlüğe katılmamın ya da katılmalarının ilk günlerinden beri takip ediyorum.
sözlüğün eski havası bir başkaydı, burası net. kaliteli yazan insan çoktu. oylanmayı hakeden giriler çok daha fazlaydı, gerek olumlu gerekse olumsuz yönden. çünkü içleri dopdolu girilerdi bunlar. sözlüğün son dönemlerinde geldiği durumu düşünürsek, eskiden var olan ama çeşitli sebeplerden dolayı uzaklaşmış bazı yazarları tekrar klavyelerini kullanırken görmek gerçekten cazip bir seçenekti sözlük için.
lafı klişe ve günlerdir yazılıp çizilen "kalite" ve "gerçek galatasaraylılık" gibi kalıplarla fazla uzatmak istemiyorum. 12.12.12 eski yazarların sözlük devrimi başlığının açıldığı saatlerdeki coşkusu ve eskiden okumaya alışkın olduğumuz isimleri sözlük semalarında görmek güzeldi. fakat o şaşaalı ve büyük ses getiren girişten sonraki 10 günde, "eski yazarlar"ın en azından giri açısından beklediğimiz aktivitesini görememek bizleri şaşırttı. biz bu devrimin ne yapılış amacını sorguladık ne de yapılmasına köstek olduk. sadece yapılış şekli ve sonrasındaki sessizlik üzerine kendimizce yorum getirdik. herhangi bir art niyet içermeyen ve tamamen spontan olarak gelişmiş bu latif girişimin bu kadar ciddiye alınarak yorumlanması ilginç. komik olmayı değil kendi arasında eğlenmeyi istemiş bir takım yazarın kimsenin ne kişiliğine ne de karakterine saldırmadan yazdığı birkaç giridir söz konusu olan.
ne kimsenin günlük hayatındaki yoğunluğu hakkında bilgim vardır ne de internette takılmaya ayırdığı vakti hakkında. hepimizin bir takım sorumlulukları ve meşguliyetleri var. 7/24 sözlükte başlık doldurulmasını beklemenin de absürdlüğü hepinizin malumu. ama eleştirirken karşı tarafı belli bir yaş grubuna alay edercesine sokmak ve "ilkokul seviyesi" gibi hoş olmayan tabirlerle itham etmek; belli olgunluğa sahip büyüklerimize yakışmıyor. akıl yaşta değil baştadır. bugün burada "erken boşaldı" ya da "deviremedi" şeklinde yazılan girileri ilkokul seviyesi ya da seviyesizlik olarak nitelendiren insanlar; sabahtan akşama kadar atomu parçalıyor, sigmund freud'un psikanalitik kuramını tartışıyor ya da van gogh'un yıldızlı geceler eserindeki 11 yıldızın anlamını sorguluyor ise önlerinde saygıyla eğilmeyi borç olarak bilirim. kaldı ki tüm bunlar olmasa bile, arkadaş ortamınızda hiçbiriniz mi "seviyesiz"leşmiyorsunuz abi? amacım tartışma çıkarmak ya da kimseye laf sokmak değil, direkt olarak rahatsız olduğum bir konuda fikrimi belirtmektir. umarım bunun için de ayrı bir tepki gelmez.
son olarak, bunca gürültü ve şamatadan sonra sözlüğümüzün gerek eski gerekse yeni yazarlarından bir isteğim var. okumaya başlayınca akıp giden, kimi zaman gözlerimizi dolduran kimi zaman da güldürüp eğlendiren, gerçek galatasaraylılık bilinciyle dolu yazılarından bizleri mahrum etmesinler. okuyalım oylayalım, çevremizdekilere okutalım, anlatalım, hepimiz kazanalım. sözlük kazansın. çabamızın adı galatasaray, nifaka gerek yok. sabah 8 akşam 5 ders görüp, hastanede hasta başında 4 saat ayakta dikilip, acilden nöbete, amfiden kütüphaneye koşan 22 yaşındaki bir üniversite talebesi olarak; bulduğum bu kısıtlı boş vaktimi sözlükte geçirmekten haz alıyorum. maksadım kimseye saygısızlık etmek değildi, değil de.
saygılar.
sözlüğün eski havası bir başkaydı, burası net. kaliteli yazan insan çoktu. oylanmayı hakeden giriler çok daha fazlaydı, gerek olumlu gerekse olumsuz yönden. çünkü içleri dopdolu girilerdi bunlar. sözlüğün son dönemlerinde geldiği durumu düşünürsek, eskiden var olan ama çeşitli sebeplerden dolayı uzaklaşmış bazı yazarları tekrar klavyelerini kullanırken görmek gerçekten cazip bir seçenekti sözlük için.
lafı klişe ve günlerdir yazılıp çizilen "kalite" ve "gerçek galatasaraylılık" gibi kalıplarla fazla uzatmak istemiyorum. 12.12.12 eski yazarların sözlük devrimi başlığının açıldığı saatlerdeki coşkusu ve eskiden okumaya alışkın olduğumuz isimleri sözlük semalarında görmek güzeldi. fakat o şaşaalı ve büyük ses getiren girişten sonraki 10 günde, "eski yazarlar"ın en azından giri açısından beklediğimiz aktivitesini görememek bizleri şaşırttı. biz bu devrimin ne yapılış amacını sorguladık ne de yapılmasına köstek olduk. sadece yapılış şekli ve sonrasındaki sessizlik üzerine kendimizce yorum getirdik. herhangi bir art niyet içermeyen ve tamamen spontan olarak gelişmiş bu latif girişimin bu kadar ciddiye alınarak yorumlanması ilginç. komik olmayı değil kendi arasında eğlenmeyi istemiş bir takım yazarın kimsenin ne kişiliğine ne de karakterine saldırmadan yazdığı birkaç giridir söz konusu olan.
ne kimsenin günlük hayatındaki yoğunluğu hakkında bilgim vardır ne de internette takılmaya ayırdığı vakti hakkında. hepimizin bir takım sorumlulukları ve meşguliyetleri var. 7/24 sözlükte başlık doldurulmasını beklemenin de absürdlüğü hepinizin malumu. ama eleştirirken karşı tarafı belli bir yaş grubuna alay edercesine sokmak ve "ilkokul seviyesi" gibi hoş olmayan tabirlerle itham etmek; belli olgunluğa sahip büyüklerimize yakışmıyor. akıl yaşta değil baştadır. bugün burada "erken boşaldı" ya da "deviremedi" şeklinde yazılan girileri ilkokul seviyesi ya da seviyesizlik olarak nitelendiren insanlar; sabahtan akşama kadar atomu parçalıyor, sigmund freud'un psikanalitik kuramını tartışıyor ya da van gogh'un yıldızlı geceler eserindeki 11 yıldızın anlamını sorguluyor ise önlerinde saygıyla eğilmeyi borç olarak bilirim. kaldı ki tüm bunlar olmasa bile, arkadaş ortamınızda hiçbiriniz mi "seviyesiz"leşmiyorsunuz abi? amacım tartışma çıkarmak ya da kimseye laf sokmak değil, direkt olarak rahatsız olduğum bir konuda fikrimi belirtmektir. umarım bunun için de ayrı bir tepki gelmez.
son olarak, bunca gürültü ve şamatadan sonra sözlüğümüzün gerek eski gerekse yeni yazarlarından bir isteğim var. okumaya başlayınca akıp giden, kimi zaman gözlerimizi dolduran kimi zaman da güldürüp eğlendiren, gerçek galatasaraylılık bilinciyle dolu yazılarından bizleri mahrum etmesinler. okuyalım oylayalım, çevremizdekilere okutalım, anlatalım, hepimiz kazanalım. sözlük kazansın. çabamızın adı galatasaray, nifaka gerek yok. sabah 8 akşam 5 ders görüp, hastanede hasta başında 4 saat ayakta dikilip, acilden nöbete, amfiden kütüphaneye koşan 22 yaşındaki bir üniversite talebesi olarak; bulduğum bu kısıtlı boş vaktimi sözlükte geçirmekten haz alıyorum. maksadım kimseye saygısızlık etmek değildi, değil de.
saygılar.