463
maçtan önce öngörüm bu maçın, 7 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe maçı ile paralellik göstereceği şeklindeydi. bol pozisyona girip, çoğunun saç baş yolunması ile sona ereceği, nihayetinde kazanacağımız bir 90 dakika bekliyordum. karşılaşmanın henüz 5. dakikasında hamit'in şutu direkten döndüğünde maçı tribünden veya ekran başından takip eden herkes de bunu düşünmüş olsa gerek. fakat sonunda tabelanın bizim galibiyetimizi göstereceğine olan inanç, fatih hoca'ya ve takıma duyulan güven, asıl bahsedilmesi gereken konudur burada. 2 sezon öncesine kadar "her fener maçında iyi oynayan taraf biziz ama adamlar çok ballı." düşüncesi, yerini artık "ne olursa olsun kazanırız" düşüncesine bırakmıştır. bu duygu da tarifi mümkün olmayan bir huzur ve güven veriyor.
maçın kırılma anı sence nedir diye sorsalar herhalde selçuk'un frikik golüydü diye cevap veririm. fenerbahçe'nin beraberliği yakalamasının ardından tribün olarak ilk 10 dakikadaki heyecan ve tutkumuzdan eser yoktu. ilginç olan 2 gol arasındaki 10 dakikalık bölümde neredeyse ciddi pozisyona bile girememiştik. sonrasında selçuk'un düşürülmesi ile kazandığımız serbest vuruşu yine selçuk'un kullanması sonrası gol diye ayağa kalkarak tribün olarak bizler de üzerimizdeki durgunluğu atıyorduk. maç öncesi selçuk'un sevdiği noktalardan bir serbest vuruş kazanmamız durumunda kendisinin bunu gole çevireceğine dair içimde güçlü bir his vardı. ne mutlu ki selçuk bu öngörüde yanıltmadı beni, maçı da bu golle öne geçip kazanmamız golün önemini arttırıyor. diğer yandan gelecekte göreceğimiz selçuk - volkan karşılaşmalarında da bıyıklı tosunun artık öğrenilmiş çaresizlik içerisine gireceğini ve barajı kurdurmaya çalışırken "nasıl olsa golü yerim" düşüncesinde olacağını iddia edebiliriz.
fenerbahçe karşısında 2-1 tehlikeli bir skordu, hele ki birçok fırsat bulmamıza rağmen rakibin üzerine gitmek yerine top çevirmeyi tercih eden bir oyun anlayışındaysanız. bizim için stres dolu dakikaların başlayacağı bölümde aykut kocaman'ın yaptığı baroni - sezer değişikliği işimizi bir hayli kolaylaştırmıştı. baroni'nin hem sezer'e göre daha merkezi orta saha oyuncusu özelliklerine sahip olması, hem de beklenmedik anlarda uzaktan tehlikeli şutlarla golü bulabilmesi nedeni ile tehlike yaratması muhtemeldi. aykut'un bu değişikliğini haklı çıkarabilecek tek nokta kafasında planladığı "caner - krasic değişikliğine" zemin hazırlamak olurdu fakat baroni'nin sahadan çıktığı anlarda sahada 5 yabancı fenerbahçeli futbolcu vardı (yobo, meireles, baroni, kuyt, sow). nereden bakarsanız bakın, baroni'nin oyundan alınması, bizim işimizi ciddi anlamda kolaylaştıran bir hamle olduğu görülüyor. bunun medyada dillendirilmemesi ise sevindirici bir nokta.*
bu dakikadan sonra fenerbahçe orta sahasını çok kolay geçmeye başlamıştık, rakibin orta sahası tamamen düşmüştü. 3. bölgeye daha rahat top taşıma şansını yakaladığımız bu bölümde rakibin kalesine gitmememiz, defans ve orta saha oyuncularımızın hücuma çıkma şansı yakaladığımız anlarda özellikle geride kalması, fatih hocanın taktiksel emri olmalıydı. fakat o anlarda atılacak bir gol, hem maçı bitirecek hem de bizleri rahatlatacaktı. o dakikadan sonra fenerbahçe kalesine birkaç kez gittiğimizi hatırlıyorum, eboue'nin sağ çizgiden fenerbahçe ceza sahasına girerek pas vermek için bir süre beklediği pozisyon, melo'nun orta sahadan topla çıkarak 4 oyuncumuzla rakip kaleye gittiğimiz pozisyon ve yine melo'nun volkan'dan dönen şutunun olduğu pozisyon; bunlarda da bizi rahatlatacak golü atamadığımız için kalan dakikaları stres eşliğinde geçirmek zorundaydık. kazara yenilecek bir gol, bizi ciddi sıkıntıya sokabilirdi. olmayan bir ihtimalden ötürü eleştiride bulunmak yanlış olabilir fakat fenerbahçe orta sahasını rahatlıkla geçme şansını elde etmişken 1 gol daha bulmak, oyunu akışına bırakmak da ihtimaller dahilinde değerlendirilebilirdi. ne mutlu ki fenerbahçe'ye de ciddi gol pozisyonu vermedik ve skoru korumasını bildik.
karşılaşma sonrası hepimizde bir rahatlık mevcuttu çünkü fenerbahçe'ye koymuştuk. üstelik 11 aralık 2012 tarihinde 1461 trabzonspor'a karşı doğru düzgün pozisyona bile giremediğimiz maçın üzerinden yalnızca 5 gün geçmişken. ligde ipler zaten elimizdeydi fakat iyi futbol oynamıyor ve ağırlığımızı tam olarak koyamıyorduk. bu galibiyet sonrası da gerek takipçimizle aramızdaki puan farkını açmamız, gerekse fenerbahçe galibiyetinin takım ve taraftar üzerinde yaratacağı pozitif etki ile artık başımızı alıp gideceğimizi söyleyebiliriz. 16 hafta içerisinde haddimizden çok puan kaybettik ve buna rağmen 5 puan farkla lider durumdayız. önümüzdeki bölümde vitesi arttırıp kendi yolumuza bakmalı ve her geçen haftada şampiyonluğa doğru birer adım daha atmalıyız.
(bkz: kaldırsın kaldırsın parmak kaldırsın)
(bkz: fener'e koyanlar parmak kaldırsın)
selçuk: http://cdn.haberdar.com/...ri_normal_259700.jpg
bekir: http://img6.mynet.com/...or/bekir-irtegun.jpg
maçın kırılma anı sence nedir diye sorsalar herhalde selçuk'un frikik golüydü diye cevap veririm. fenerbahçe'nin beraberliği yakalamasının ardından tribün olarak ilk 10 dakikadaki heyecan ve tutkumuzdan eser yoktu. ilginç olan 2 gol arasındaki 10 dakikalık bölümde neredeyse ciddi pozisyona bile girememiştik. sonrasında selçuk'un düşürülmesi ile kazandığımız serbest vuruşu yine selçuk'un kullanması sonrası gol diye ayağa kalkarak tribün olarak bizler de üzerimizdeki durgunluğu atıyorduk. maç öncesi selçuk'un sevdiği noktalardan bir serbest vuruş kazanmamız durumunda kendisinin bunu gole çevireceğine dair içimde güçlü bir his vardı. ne mutlu ki selçuk bu öngörüde yanıltmadı beni, maçı da bu golle öne geçip kazanmamız golün önemini arttırıyor. diğer yandan gelecekte göreceğimiz selçuk - volkan karşılaşmalarında da bıyıklı tosunun artık öğrenilmiş çaresizlik içerisine gireceğini ve barajı kurdurmaya çalışırken "nasıl olsa golü yerim" düşüncesinde olacağını iddia edebiliriz.
fenerbahçe karşısında 2-1 tehlikeli bir skordu, hele ki birçok fırsat bulmamıza rağmen rakibin üzerine gitmek yerine top çevirmeyi tercih eden bir oyun anlayışındaysanız. bizim için stres dolu dakikaların başlayacağı bölümde aykut kocaman'ın yaptığı baroni - sezer değişikliği işimizi bir hayli kolaylaştırmıştı. baroni'nin hem sezer'e göre daha merkezi orta saha oyuncusu özelliklerine sahip olması, hem de beklenmedik anlarda uzaktan tehlikeli şutlarla golü bulabilmesi nedeni ile tehlike yaratması muhtemeldi. aykut'un bu değişikliğini haklı çıkarabilecek tek nokta kafasında planladığı "caner - krasic değişikliğine" zemin hazırlamak olurdu fakat baroni'nin sahadan çıktığı anlarda sahada 5 yabancı fenerbahçeli futbolcu vardı (yobo, meireles, baroni, kuyt, sow). nereden bakarsanız bakın, baroni'nin oyundan alınması, bizim işimizi ciddi anlamda kolaylaştıran bir hamle olduğu görülüyor. bunun medyada dillendirilmemesi ise sevindirici bir nokta.*
bu dakikadan sonra fenerbahçe orta sahasını çok kolay geçmeye başlamıştık, rakibin orta sahası tamamen düşmüştü. 3. bölgeye daha rahat top taşıma şansını yakaladığımız bu bölümde rakibin kalesine gitmememiz, defans ve orta saha oyuncularımızın hücuma çıkma şansı yakaladığımız anlarda özellikle geride kalması, fatih hocanın taktiksel emri olmalıydı. fakat o anlarda atılacak bir gol, hem maçı bitirecek hem de bizleri rahatlatacaktı. o dakikadan sonra fenerbahçe kalesine birkaç kez gittiğimizi hatırlıyorum, eboue'nin sağ çizgiden fenerbahçe ceza sahasına girerek pas vermek için bir süre beklediği pozisyon, melo'nun orta sahadan topla çıkarak 4 oyuncumuzla rakip kaleye gittiğimiz pozisyon ve yine melo'nun volkan'dan dönen şutunun olduğu pozisyon; bunlarda da bizi rahatlatacak golü atamadığımız için kalan dakikaları stres eşliğinde geçirmek zorundaydık. kazara yenilecek bir gol, bizi ciddi sıkıntıya sokabilirdi. olmayan bir ihtimalden ötürü eleştiride bulunmak yanlış olabilir fakat fenerbahçe orta sahasını rahatlıkla geçme şansını elde etmişken 1 gol daha bulmak, oyunu akışına bırakmak da ihtimaller dahilinde değerlendirilebilirdi. ne mutlu ki fenerbahçe'ye de ciddi gol pozisyonu vermedik ve skoru korumasını bildik.
karşılaşma sonrası hepimizde bir rahatlık mevcuttu çünkü fenerbahçe'ye koymuştuk. üstelik 11 aralık 2012 tarihinde 1461 trabzonspor'a karşı doğru düzgün pozisyona bile giremediğimiz maçın üzerinden yalnızca 5 gün geçmişken. ligde ipler zaten elimizdeydi fakat iyi futbol oynamıyor ve ağırlığımızı tam olarak koyamıyorduk. bu galibiyet sonrası da gerek takipçimizle aramızdaki puan farkını açmamız, gerekse fenerbahçe galibiyetinin takım ve taraftar üzerinde yaratacağı pozitif etki ile artık başımızı alıp gideceğimizi söyleyebiliriz. 16 hafta içerisinde haddimizden çok puan kaybettik ve buna rağmen 5 puan farkla lider durumdayız. önümüzdeki bölümde vitesi arttırıp kendi yolumuza bakmalı ve her geçen haftada şampiyonluğa doğru birer adım daha atmalıyız.
(bkz: kaldırsın kaldırsın parmak kaldırsın)
(bkz: fener'e koyanlar parmak kaldırsın)
selçuk: http://cdn.haberdar.com/...ri_normal_259700.jpg
bekir: http://img6.mynet.com/...or/bekir-irtegun.jpg