344
öss'ye hazırlanıyorum o zamanlar, türkiye'nin hatrı sayılır bir okulunu * * bırakıp memlekete gelmişim..
enişte dedi ki; "gel bu hafta maça gidelim, tur atlamaya! hem sen de bi kafanı dağıtmış olursun?"
atladım tabi, "eyvallah hemen gidelim, yemişim dersini, dershanesini.."
hazırlıklar yapıldı, istanbul'a uçuş, taksim'de takılmaca, stad çevresinde köfte-ekmek ve bira falan..
ardından girdik ali sami yen stadı'na..
hatırlayanlar vardır, kale arkasında saraçoğlu'na giden dolmuş koreografisi vardı, o tribündeydim ben de..
eve dönünce basından gördüm tabi ne yaptığımızı, orası ayrı..
neyse başladı maç, başımızda kaptan bülent var, avrupa başarıları görmüş isim sonuçta, e seviyorum da kendisini..
iyi de başladık..
hatta kewell'ın penaltı golünü videoya almışlığım falan var bağıra çağıra..
devre arasında enişteyle hatıra fotoğrafı çektiriyoruz, soruyorum bir yandan; "abi kim gelir bi sonraki turda?"
adamın içine mi doğdu anlamadım; "dur oğlum bitsin maç, öyle konuşalım"
ikinci yarı başlıyor, bizde tabi zafer şarkıları devam ediyor..
ismini hatırlamıyorum, hamburg'un sağ kanadında oynayan siyahi bir futbolcu vardı, darma duman etmişti bizim o kanadı.. bu herif ayağında topla koştukça biz darlanmaya başladık.. ortalar, driblingler falan derken golleri yemeye başladık.. de santics'in hiç bir topa hareketlenmemesi, çekilen her şutun gol olması ve daha nice cinnet nedenleri..
3-2'yken son dakikalara doğru bülent korkmaz oyuna hasan şaş'ı aldı.. daha iyisi var mıydı bilmiyorum ama, hasan'ı kurtarıcı olarak o dakikada sahaya sürmesini biraz sinirle karşılamıştık..
hasan da 1-2 topu harcayınca iyice deli olmuştuk..
ki ben bülent'i de hasan'ı da çok severim, toz kondurmam..
bitti maç, biz tribünde sığır b*ku gibi kaldık, yığıldık..
havaalanında uyuyamıyorduk ama konforsuzluktan değil, sinirden..
ertesi sabah üzerimde formalar ve kaşkollarla doğru dershaneye gittim bari o günkü dersi kaçırmayayım diye..
tabi sınıfa girmemle bütün kuşların t*şak geçmesine maruz kaldım, o da ayrı..
zaten her şey üzücü, bir de üstüne iddia kuponu eklendi ekstradan..
maça gitmeden önce 5 maç yazmışım sözlük, cüzdanda unutmuşum.. yakın bir arkadaşım hatırlattı, gazeteden hemen kupona baktık..
ilk 4 maç gelmiş, son maç bizim maç..
galibiyet vermişim..
öğrenci haliyle kaçan 750 liranın nasıl bir duygu anlatmama gerek yok sanırım..
hele hele galatasaray maçından kaçmışsa ve siz kilometrelerce ötedeki bu maça gitmişseniz..
katmerli üzüntü..
o zaman kızıyosun falan da, sonrasında da boşver diyosun, iyi ki tribündeymişim..
beni en çok yaralayan maç da budur yakın geçmişte, fener mağlubiyetleri falan cidden hikaye..
enişte dedi ki; "gel bu hafta maça gidelim, tur atlamaya! hem sen de bi kafanı dağıtmış olursun?"
atladım tabi, "eyvallah hemen gidelim, yemişim dersini, dershanesini.."
hazırlıklar yapıldı, istanbul'a uçuş, taksim'de takılmaca, stad çevresinde köfte-ekmek ve bira falan..
ardından girdik ali sami yen stadı'na..
hatırlayanlar vardır, kale arkasında saraçoğlu'na giden dolmuş koreografisi vardı, o tribündeydim ben de..
eve dönünce basından gördüm tabi ne yaptığımızı, orası ayrı..
neyse başladı maç, başımızda kaptan bülent var, avrupa başarıları görmüş isim sonuçta, e seviyorum da kendisini..
iyi de başladık..
hatta kewell'ın penaltı golünü videoya almışlığım falan var bağıra çağıra..
devre arasında enişteyle hatıra fotoğrafı çektiriyoruz, soruyorum bir yandan; "abi kim gelir bi sonraki turda?"
adamın içine mi doğdu anlamadım; "dur oğlum bitsin maç, öyle konuşalım"
ikinci yarı başlıyor, bizde tabi zafer şarkıları devam ediyor..
ismini hatırlamıyorum, hamburg'un sağ kanadında oynayan siyahi bir futbolcu vardı, darma duman etmişti bizim o kanadı.. bu herif ayağında topla koştukça biz darlanmaya başladık.. ortalar, driblingler falan derken golleri yemeye başladık.. de santics'in hiç bir topa hareketlenmemesi, çekilen her şutun gol olması ve daha nice cinnet nedenleri..
3-2'yken son dakikalara doğru bülent korkmaz oyuna hasan şaş'ı aldı.. daha iyisi var mıydı bilmiyorum ama, hasan'ı kurtarıcı olarak o dakikada sahaya sürmesini biraz sinirle karşılamıştık..
hasan da 1-2 topu harcayınca iyice deli olmuştuk..
ki ben bülent'i de hasan'ı da çok severim, toz kondurmam..
bitti maç, biz tribünde sığır b*ku gibi kaldık, yığıldık..
havaalanında uyuyamıyorduk ama konforsuzluktan değil, sinirden..
ertesi sabah üzerimde formalar ve kaşkollarla doğru dershaneye gittim bari o günkü dersi kaçırmayayım diye..
tabi sınıfa girmemle bütün kuşların t*şak geçmesine maruz kaldım, o da ayrı..
zaten her şey üzücü, bir de üstüne iddia kuponu eklendi ekstradan..
maça gitmeden önce 5 maç yazmışım sözlük, cüzdanda unutmuşum.. yakın bir arkadaşım hatırlattı, gazeteden hemen kupona baktık..
ilk 4 maç gelmiş, son maç bizim maç..
galibiyet vermişim..
öğrenci haliyle kaçan 750 liranın nasıl bir duygu anlatmama gerek yok sanırım..
hele hele galatasaray maçından kaçmışsa ve siz kilometrelerce ötedeki bu maça gitmişseniz..
katmerli üzüntü..
o zaman kızıyosun falan da, sonrasında da boşver diyosun, iyi ki tribündeymişim..
beni en çok yaralayan maç da budur yakın geçmişte, fener mağlubiyetleri falan cidden hikaye..