2079
galatasaray ile oynayacağı maçlar asla sadece bir "maç" olmamıştır. sözlükte psikoloji vb. üzerine lisans veya yüksek lisans vs. yapan arkadaşlar varsa, bu takımın ve taraftarlarının (özellikle taraftarlarının) galatasaray ile olan münasebetini veya düşüncelerini tez olarak yazabilir, bunu bir defa daha söylemiştim sanırım burada bir başlıkta. hayatım boyunca bu adamların galatasaray'dan yana olan kuyruk acılarına anlam veremedim, veremeyeceğim de sanırım. mantıklı bir açıklama getirmeye çalışıyorum, tıkanıyorum her seferinde, belki ben yetersizimdir bu konuda. bu takımın galatasaray ile oynayacağı maçlar asla "derbi" klişesi altında incelenemez bence, daha büyük bir boyutta incelenmeli kesinlikle. yine galatasaray ile yapacağı maçlar öncesi, çok önceden başlanan çirkeflikler, şerefsizlikler, medya oyunları, katakulleler akıl alır gibi değil, son yıllarda iyice çığırından çıkmış durumda. çok ilginç gerçekten.
tabi bizim taraftarlarımız arasında da bu takıma aşırı düşünceler ve duygular besleyen bir taraftar kitlesi var, onları da anlayamıyorum açıkçası. fenerbahçe çorbadaki sinekden ve türkiye'deki galatasaray düşmanlığının vücut bulmuş halinden başka bir şey değildir, bu takımı bu kadar sallamamak lazım. sallamanız gereken olgu galatasaray düşmanlığıdır. çok iyi bir şekilde olmasa da genel kanaatimi anlatabilmişimdir umarım. galatasaray taraftarının sürekli atladığı bir nokta var, fenerbahçe başlığı altında bunu paylaşmak abesle iştigal olacak fakat o kadar yazdım, güzel bitireyim bari.
"1 teşrin 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat muallimimiz merhum mehmet ata beyin dersi esnasında birkaç arkadaş baş başa vererek galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. ilk müteşebbisler oyuna ve mücadeleye meyyal arkadaşlardan asım tevfik sonumut, reşat şirvani, cevdet kalpakçıoğlu, abidin daver, kamil...gibi gençlerdi. mektepde tahsilde bulunan bulgar ve sırp talebesinden çevik ve kuvvetli olanlar da bize iltihak etmişlerdi. asım'ı muhasebeciliğe, cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de reis olmuştum. asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakda mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. ben reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. topumuza evladım gibi bakardım. zaten varımız yoğumuz da toptu. mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. yani o zaman reisliğe ve diğer vazifelere payeyi, en çok çalışan kazanırdı. cevdet de ikinci reisliği formaları yıkadığı için almıştı. (gbkz: maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmek)."
başka sözüm yok hakim bey.
tabi bizim taraftarlarımız arasında da bu takıma aşırı düşünceler ve duygular besleyen bir taraftar kitlesi var, onları da anlayamıyorum açıkçası. fenerbahçe çorbadaki sinekden ve türkiye'deki galatasaray düşmanlığının vücut bulmuş halinden başka bir şey değildir, bu takımı bu kadar sallamamak lazım. sallamanız gereken olgu galatasaray düşmanlığıdır. çok iyi bir şekilde olmasa da genel kanaatimi anlatabilmişimdir umarım. galatasaray taraftarının sürekli atladığı bir nokta var, fenerbahçe başlığı altında bunu paylaşmak abesle iştigal olacak fakat o kadar yazdım, güzel bitireyim bari.
"1 teşrin 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat muallimimiz merhum mehmet ata beyin dersi esnasında birkaç arkadaş baş başa vererek galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. ilk müteşebbisler oyuna ve mücadeleye meyyal arkadaşlardan asım tevfik sonumut, reşat şirvani, cevdet kalpakçıoğlu, abidin daver, kamil...gibi gençlerdi. mektepde tahsilde bulunan bulgar ve sırp talebesinden çevik ve kuvvetli olanlar da bize iltihak etmişlerdi. asım'ı muhasebeciliğe, cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de reis olmuştum. asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakda mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. ben reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. topumuza evladım gibi bakardım. zaten varımız yoğumuz da toptu. mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. yani o zaman reisliğe ve diğer vazifelere payeyi, en çok çalışan kazanırdı. cevdet de ikinci reisliği formaları yıkadığı için almıştı. (gbkz: maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmek)."
başka sözüm yok hakim bey.