2
iyi niyetten şüphemiz yok, galatasaray gibi birçok farklı platformda onlarca takımı ile mücadele eden bir organizasyonda görev yapmanın pek kolay olmadığı konusunda, hepimiz hemfikiriz sanırım.
zaman içerisinde yaşanan ve ciddi anlamda tepki çeken organizasyona dair sorunlar bence yeni bir yönetim dahilinde vuku bulması sebebiyle tolere edilebilir cinstendi şimdiye kadar hep. bu noktada sabırsız davranan arkadaşlarımıza da, sevgilerini ifade etme noktasında sabrın en doğru yöntem olduğu şeklinde telkinler iletildi, bizler tarafından.
içinde bulunduğumuz sezonun iki farklı yıl üzerinden ifade edildiğini göz önüne alırsak ve 2012 kısmının artık geride kalmak üzere olduğunu da eklersek, bence özellikle saha dışında daha fazlasını beklemek taraftarımızın gayet anlaşılabilir bir arzusu haline gelmiştir.
türlü aksaklıklara rağmen, gerek ergin ataman, gerekse ekrem memnun yönetiminde saha içinde oldukça başarılı maçlar çıkartan takımlarımızın saha dışında da destekleniyor olması, yıllardır hayalini kurduğumuz güzel bir sezon sonuna dair yegane ön şart haline geldi bu günlerde.
sayısı önemli rakamlara ulaşan sakat oyuncuları sebebiyle erkek takımımıza nispeten daha kırılgan bir yapıya sahip olan kadın basketbolcularımız şimdiye kadar oldukça başarılı bir sezon geçiriyorlar. bugün itibariyle ise bu sezonun geride kalan bölümünde oynadıklarından çok daha büyük anlamlar ifade eden bir maça çıkacaklar. zira eurolig’in bu sezonki en büyük favorisini evimizde ağırlıyoruz.
diğer tarafta ise, futbol takımımız değil sadece bu sezonun, son yılların en önemli müsabakasına çıkmak için portekiz’de bulunuyor. kulübümüzün lokomotif gücü olduğu tartışılamayacak bir durumda olan futbol takımı böyle bir maça çıkarken, saatlerinin kesişmesi muhtemelen ekaterinburg maçını kalabalık bir seyirci topluluğu önünde oynamak fikri maalesef ki bir hayal ürünü kıvamında.
kızlarımızın bu maçta, yani tüm sezon boyunca belki de o müthiş desteği en çok arkalarında hissetmek isteyecekleri böylesine bir müsabakada yalnız bırakılmamaları için iki adet opsiyon mevcuttu bence önümüzde.
birincisi, zaten yönetici erkimizin üzerine ciddi bir mesaiyle çalıştığına şahit olduğumuz şekilde, braga maçının abdi ipekçi’de hep beraber izlenmesi yöntemiydi. dün itibariyle öğrendiğimiz üzere, teknik sorunlar sebebiyle bu plan gerçekleştirilemeyecek. diğer opsiyona geçmeden önce belirtmek isterim ki, bu “teknik sorunun” d-smart’ın açgözlülüğü olduğu yolunda söylentiler dolaşmakta kulaktan kulağa. bence büyük galatasaray, bunun üzerinden gelebilmeliydi.
diğer opsiyon ise, eurolig nezdindeki lobimizi kullanarak maçın daha erken bir saatte oynanmasını sağlamak olabilirdi. salonun bu maç öncesi boş olduğunu düşünürsek, üstüne bir de zaten rusya’nın 3 saat dilimi geride olduğunu da eklersek, bu argümanlar fiba yönetimi için yeterli olabilirdi. daha iki hafta önce saat 6’da maçımızı oynatan organizasyonun bu fikre karşı çıkacağını pek sanmıyorum. fakat başaramadık.
son tahlilde, bu başarısızlığın nedenlerinin dikkatli bir şekilde incelenmesi naçizane tavsiyemdir. zira galatasaray gibi önemli imkanlara sahip bir kulübün, bu tarz durumlarda arzuladığı sonuca ulaşması aynı zamanda bir prestij meselesidir. fiba, d-smart vb. kuruluşlar ile oluşturulan ilişkilerde, böylesine büyük bir gücü temsil eden galatasaray ismi kendisi lehine kararları çıkartabilmeli ve sahaya armasını temsil etmeye çıkan tüm sporcularına, başarıya giden yol için en uygun ortamı yaratabilmelidir.
burası galatasaray..
zaman içerisinde yaşanan ve ciddi anlamda tepki çeken organizasyona dair sorunlar bence yeni bir yönetim dahilinde vuku bulması sebebiyle tolere edilebilir cinstendi şimdiye kadar hep. bu noktada sabırsız davranan arkadaşlarımıza da, sevgilerini ifade etme noktasında sabrın en doğru yöntem olduğu şeklinde telkinler iletildi, bizler tarafından.
içinde bulunduğumuz sezonun iki farklı yıl üzerinden ifade edildiğini göz önüne alırsak ve 2012 kısmının artık geride kalmak üzere olduğunu da eklersek, bence özellikle saha dışında daha fazlasını beklemek taraftarımızın gayet anlaşılabilir bir arzusu haline gelmiştir.
türlü aksaklıklara rağmen, gerek ergin ataman, gerekse ekrem memnun yönetiminde saha içinde oldukça başarılı maçlar çıkartan takımlarımızın saha dışında da destekleniyor olması, yıllardır hayalini kurduğumuz güzel bir sezon sonuna dair yegane ön şart haline geldi bu günlerde.
sayısı önemli rakamlara ulaşan sakat oyuncuları sebebiyle erkek takımımıza nispeten daha kırılgan bir yapıya sahip olan kadın basketbolcularımız şimdiye kadar oldukça başarılı bir sezon geçiriyorlar. bugün itibariyle ise bu sezonun geride kalan bölümünde oynadıklarından çok daha büyük anlamlar ifade eden bir maça çıkacaklar. zira eurolig’in bu sezonki en büyük favorisini evimizde ağırlıyoruz.
diğer tarafta ise, futbol takımımız değil sadece bu sezonun, son yılların en önemli müsabakasına çıkmak için portekiz’de bulunuyor. kulübümüzün lokomotif gücü olduğu tartışılamayacak bir durumda olan futbol takımı böyle bir maça çıkarken, saatlerinin kesişmesi muhtemelen ekaterinburg maçını kalabalık bir seyirci topluluğu önünde oynamak fikri maalesef ki bir hayal ürünü kıvamında.
kızlarımızın bu maçta, yani tüm sezon boyunca belki de o müthiş desteği en çok arkalarında hissetmek isteyecekleri böylesine bir müsabakada yalnız bırakılmamaları için iki adet opsiyon mevcuttu bence önümüzde.
birincisi, zaten yönetici erkimizin üzerine ciddi bir mesaiyle çalıştığına şahit olduğumuz şekilde, braga maçının abdi ipekçi’de hep beraber izlenmesi yöntemiydi. dün itibariyle öğrendiğimiz üzere, teknik sorunlar sebebiyle bu plan gerçekleştirilemeyecek. diğer opsiyona geçmeden önce belirtmek isterim ki, bu “teknik sorunun” d-smart’ın açgözlülüğü olduğu yolunda söylentiler dolaşmakta kulaktan kulağa. bence büyük galatasaray, bunun üzerinden gelebilmeliydi.
diğer opsiyon ise, eurolig nezdindeki lobimizi kullanarak maçın daha erken bir saatte oynanmasını sağlamak olabilirdi. salonun bu maç öncesi boş olduğunu düşünürsek, üstüne bir de zaten rusya’nın 3 saat dilimi geride olduğunu da eklersek, bu argümanlar fiba yönetimi için yeterli olabilirdi. daha iki hafta önce saat 6’da maçımızı oynatan organizasyonun bu fikre karşı çıkacağını pek sanmıyorum. fakat başaramadık.
son tahlilde, bu başarısızlığın nedenlerinin dikkatli bir şekilde incelenmesi naçizane tavsiyemdir. zira galatasaray gibi önemli imkanlara sahip bir kulübün, bu tarz durumlarda arzuladığı sonuca ulaşması aynı zamanda bir prestij meselesidir. fiba, d-smart vb. kuruluşlar ile oluşturulan ilişkilerde, böylesine büyük bir gücü temsil eden galatasaray ismi kendisi lehine kararları çıkartabilmeli ve sahaya armasını temsil etmeye çıkan tüm sporcularına, başarıya giden yol için en uygun ortamı yaratabilmelidir.
burası galatasaray..