27
düzenli bir tribüncü olmayan benim, hiç bir maçı kaçırmadan asy'de seyrettiğim tüm sezonun harikulade kapanışı.
maça bilet bulamamıştım. bir şekilde karaborsadan bilet satın almıştım- ki o süreç de pek sancılı olmuştu, taksim'de arabalarına bindiğim karaborsacılarla altı liranın pazarlığını yapmam, bankamatik önünde durup para çek de gel demeleri, banka hesabımda para yok ki demem, maç günü altı lira eksiğimi kapatmak için anlaşmamız, maç günü sabahı karaborsacıyı gerçekten aramamla adamın şaşırması, benimle buluşup "boşver olm parayı, biz biletleri kaptırdık iyi mi, al şu meşaleleleri şampiyon olunca yakarsın, etrafına da verirsin parayı siktir et" demesi falan filan- maç biletinin üstünde "şampiyon gatasaray", ya da "hep birlikte asy'de şampiyonluğa" minvalinde bir şeyler yazıyordu.
o dönem kız arkadaşım şehir dışında yaşıyordu. iki günlüğüne ziyarete gelmişti beni. o evde beklerken, ben kalkıp tek başıma maça gelerek, ataerkil toplumun tüm gereklerini yerine getirmiş bir birey olarak tüm testosteronumla, var gücümle tezahürat yapmak için yeni açık'taki yerimi almıştım. böyle hareketlere ne ben alışkınım, ne de sevgilim(eski sevgilim).. öyle olacak ki -herhalde bunun şaşkınlığıyla,- "ben de sana yemek yapayım bari" diyerek hareket çemberimizi tamamlamıştı kendisi.
neyse. mevzubahis onaltı dakikanın başlamasından hemen önce son bulan maçın seksendokuzuncu dakikasında, yanımda radyodan fenerbahçe maçını dinleyen adamın "gooooooooooooooooollllllllllllllllllllllllllll" diye bağırmasıyla ben kendimi adamın üstünde, onlarca adamı da kendi üstümde bulmuştum. maçın bitimiyle hemen sahne kurulma çabasınaysa, "onaltı dakika bekleyin laan, göt olmayalım" diye bağırarak tepki verdiğimi hatırlıyorum.
sigaram bitmişti üstelik. deli gibi sigara içesim var, sigaram yok. tam birinden sigara isteyeceğim, "dostum fazla sigaran mı var mı?" diyeceğim, çocuk hüngür hüngür ağlamaya başlayıp sarılmasın mı bana? "ağlama olm ağlama, şampiyon olucaz işte sıkıntı yok" deyip sigara istemiştim, karşılığında dört tane sigara vermişti bana halden anlayan renkdaş.
tam da o sırada fener maçı bitti zaten. arkası kutlamalar, adnan polat'ın "saat kaç?"larına bağırarak verilen "yirmikırkbeeşşşş" cevapları, coşku da coşku..
staddan çıktım, trafik her zamanki gibi kilit, kadıköy otobüsünün şoförü otobüsten inmiş, kafasından karnaval şapka, elinde kocaman bir bayrak, önündeki üstü açık arabanın üstüne çıkmış bayrak sallayıp dans ediyor, herkes delirmiş, mecidiyeköy delirmiş, kimse kimsenin farkında değil ama herkes bir bütün, bir arada.
sakin sakin evime yürüdüm, karnım acıkmıştı yemeğimi yedim falan.. güzel geceydi.
maça bilet bulamamıştım. bir şekilde karaborsadan bilet satın almıştım- ki o süreç de pek sancılı olmuştu, taksim'de arabalarına bindiğim karaborsacılarla altı liranın pazarlığını yapmam, bankamatik önünde durup para çek de gel demeleri, banka hesabımda para yok ki demem, maç günü altı lira eksiğimi kapatmak için anlaşmamız, maç günü sabahı karaborsacıyı gerçekten aramamla adamın şaşırması, benimle buluşup "boşver olm parayı, biz biletleri kaptırdık iyi mi, al şu meşaleleleri şampiyon olunca yakarsın, etrafına da verirsin parayı siktir et" demesi falan filan- maç biletinin üstünde "şampiyon gatasaray", ya da "hep birlikte asy'de şampiyonluğa" minvalinde bir şeyler yazıyordu.
o dönem kız arkadaşım şehir dışında yaşıyordu. iki günlüğüne ziyarete gelmişti beni. o evde beklerken, ben kalkıp tek başıma maça gelerek, ataerkil toplumun tüm gereklerini yerine getirmiş bir birey olarak tüm testosteronumla, var gücümle tezahürat yapmak için yeni açık'taki yerimi almıştım. böyle hareketlere ne ben alışkınım, ne de sevgilim(eski sevgilim).. öyle olacak ki -herhalde bunun şaşkınlığıyla,- "ben de sana yemek yapayım bari" diyerek hareket çemberimizi tamamlamıştı kendisi.
neyse. mevzubahis onaltı dakikanın başlamasından hemen önce son bulan maçın seksendokuzuncu dakikasında, yanımda radyodan fenerbahçe maçını dinleyen adamın "gooooooooooooooooollllllllllllllllllllllllllll" diye bağırmasıyla ben kendimi adamın üstünde, onlarca adamı da kendi üstümde bulmuştum. maçın bitimiyle hemen sahne kurulma çabasınaysa, "onaltı dakika bekleyin laan, göt olmayalım" diye bağırarak tepki verdiğimi hatırlıyorum.
sigaram bitmişti üstelik. deli gibi sigara içesim var, sigaram yok. tam birinden sigara isteyeceğim, "dostum fazla sigaran mı var mı?" diyeceğim, çocuk hüngür hüngür ağlamaya başlayıp sarılmasın mı bana? "ağlama olm ağlama, şampiyon olucaz işte sıkıntı yok" deyip sigara istemiştim, karşılığında dört tane sigara vermişti bana halden anlayan renkdaş.
tam da o sırada fener maçı bitti zaten. arkası kutlamalar, adnan polat'ın "saat kaç?"larına bağırarak verilen "yirmikırkbeeşşşş" cevapları, coşku da coşku..
staddan çıktım, trafik her zamanki gibi kilit, kadıköy otobüsünün şoförü otobüsten inmiş, kafasından karnaval şapka, elinde kocaman bir bayrak, önündeki üstü açık arabanın üstüne çıkmış bayrak sallayıp dans ediyor, herkes delirmiş, mecidiyeköy delirmiş, kimse kimsenin farkında değil ama herkes bir bütün, bir arada.
sakin sakin evime yürüdüm, karnım acıkmıştı yemeğimi yedim falan.. güzel geceydi.