10
12 mayıs 2012 fenerbahçe-galatasaray maçı ile ilgili küçük bir anımı paylaşmak istiyorum. evimde digiturk olması nedeniyle bazı arkadaşlarım (bunlar 4 büyük takımın taraftarları) bazen bana gelip maçları beraber seyretmek isterdi. hatta beşiktaşlı ve fenerbahçeli arkadaşlarımla beraber galatasaray formamı giyip maç seyrettiğim de oldu.
velhasıl kelam asıl büyük gün geldi. fenerbahçeli birkaç arkadaşım maçı seyretmek için aradı beni ve kıramayacağım 2 arkadaşıma hayır olmaz diyemedim. bunlardan biri çok yakın arkadaşım diğeri de kardeşimin sınıftan arkadaşıydı ve misafirdi. toplamda 3 galatasaraylı, 2 fenerbahçeli ve 2 beşiktaşlı salonda oturduk maçı seyrediyoruz. ben yerimde duramıyorum, sürekli dua ediyorum, en ufak bir pozisyonda kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyor. duyduğum ses sadece televizyon sesi ve bütün dünyadan soyutlamıştım kendimi.
maçın 70. dakikalarına doğru zil çaldı. o heyecanla koşarak kapıya gittim ve bir çocuk " abi alt katta oturuyorum, sesinizi duydum, çok özendim, ben de sizinle maç seyredebilir miyim?" dedi. çocuk lafını bitirmeden hangi takımlısın diye sordum? " galatasaray'lıyım abi ayıpsın." dedi. aldım içeri, sandalye verdim ve maçı izlemeye devam ettik. maçın sonlarına doğru fenerbahçeli olan yakın arkadaşım gitti. daha fazla dayanamadı buna. çünkü o da bu işin olmayacağının, bizim şampiyon olacağımızın farkına varmıştı. bizim sevinç gösterilerine dayanamazdı, ikna edemedik ve gitti.
son düdüğün çalmasıyla beraber sevinçten havalara zıplıyor ve ağlıyordum. galatasaraylı ve beşiktaşlı arkadaşlara sarıldım, sonradan gelen o çocuk da dahil.
maç bittikten sonra kardeşim aynen şunu dedi:" abi o çocuk fenerbahçeliydi." diye. nerden anladın dedim?
fenerbahçe atak yaptığında heyecanlanıyor, top bizdeyken de dua ediyordu dedi. şaşırdım kaldım. sonuçta sahasında şampiyonluk kutlamış takımın bir taraftarını -hiç tanımadığım halde- evime aldım, oturup maç seyrettim ve maç bitince sarılıp ağladım. ve bu adam hiç bozuntuya vermedi. o da sarıldı bana, güldü ve çekip gitti.
o gece daha önce hiç yaşamadığım heyecanı yaşadım. gözüm dünyayı görmüyordu. hani hoşlandığınız kızla ilk buluşmanız vardır ya kekelersiniz, kelimeler boğazınıza düğümlenir, avuçlarınızın içi terler. o gün ben öyleydim ve ilerde çocuklarıma anlatacağım anılarımın en başında bu vardır. çünkü her taraftara nasip olmaz kadıköy'de şampiyonluk kupası görmüş bir takımın taraftarı olmak.
velhasıl kelam asıl büyük gün geldi. fenerbahçeli birkaç arkadaşım maçı seyretmek için aradı beni ve kıramayacağım 2 arkadaşıma hayır olmaz diyemedim. bunlardan biri çok yakın arkadaşım diğeri de kardeşimin sınıftan arkadaşıydı ve misafirdi. toplamda 3 galatasaraylı, 2 fenerbahçeli ve 2 beşiktaşlı salonda oturduk maçı seyrediyoruz. ben yerimde duramıyorum, sürekli dua ediyorum, en ufak bir pozisyonda kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyor. duyduğum ses sadece televizyon sesi ve bütün dünyadan soyutlamıştım kendimi.
maçın 70. dakikalarına doğru zil çaldı. o heyecanla koşarak kapıya gittim ve bir çocuk " abi alt katta oturuyorum, sesinizi duydum, çok özendim, ben de sizinle maç seyredebilir miyim?" dedi. çocuk lafını bitirmeden hangi takımlısın diye sordum? " galatasaray'lıyım abi ayıpsın." dedi. aldım içeri, sandalye verdim ve maçı izlemeye devam ettik. maçın sonlarına doğru fenerbahçeli olan yakın arkadaşım gitti. daha fazla dayanamadı buna. çünkü o da bu işin olmayacağının, bizim şampiyon olacağımızın farkına varmıştı. bizim sevinç gösterilerine dayanamazdı, ikna edemedik ve gitti.
son düdüğün çalmasıyla beraber sevinçten havalara zıplıyor ve ağlıyordum. galatasaraylı ve beşiktaşlı arkadaşlara sarıldım, sonradan gelen o çocuk da dahil.
maç bittikten sonra kardeşim aynen şunu dedi:" abi o çocuk fenerbahçeliydi." diye. nerden anladın dedim?
fenerbahçe atak yaptığında heyecanlanıyor, top bizdeyken de dua ediyordu dedi. şaşırdım kaldım. sonuçta sahasında şampiyonluk kutlamış takımın bir taraftarını -hiç tanımadığım halde- evime aldım, oturup maç seyrettim ve maç bitince sarılıp ağladım. ve bu adam hiç bozuntuya vermedi. o da sarıldı bana, güldü ve çekip gitti.
o gece daha önce hiç yaşamadığım heyecanı yaşadım. gözüm dünyayı görmüyordu. hani hoşlandığınız kızla ilk buluşmanız vardır ya kekelersiniz, kelimeler boğazınıza düğümlenir, avuçlarınızın içi terler. o gün ben öyleydim ve ilerde çocuklarıma anlatacağım anılarımın en başında bu vardır. çünkü her taraftara nasip olmaz kadıköy'de şampiyonluk kupası görmüş bir takımın taraftarı olmak.