1792
kendisini eleştirenler zamanında hakan şükür'ü bile karşı karşıya kaçırdığı goller yüzünden itin götüne sokan adamlarla aynı kafada olanlar. açın 3 kasım 1999 galatasaray milan maçını izleyin; hakan şükür'ün kaçırdığı golleri görün. veya günümüzde torres'in kaçırdığı golleri. burak, hakan'ın başarısına erişemeyecek evet, ama şu an takıma yararlı olan, 0.5'in üzerinde gol ortalaması olan, takımdaki ahenki bozmayan, rakip ceza yayında kaptırdığı topun arkasından kendi ceza sahasının içine kadar rakibi takip edip top uzaklaştıran (fatih terim yusuflaması) adama "top kontrolü yok, karşı karşıya çok kaçırıyor" gibi argümanlarla saldırmak en hafif tabirle ayıptır.
adam bize geldi; yedek kaldı dert etmedi, ilk 11 oynadı golünü attı. yerden yere vurulacak, hele "bu adam topçu değil, golcü değil, adam değil" denilecek kadar ne yapmış olabilir? gol kaçar, son vuruş geliştirilebilir; ki burak türk futbolunda kendini geliştirdiği süre bakımından çok üstlerde bir adamdır. sabredin bile demiyorum, zira adam atıyor. sadece oturun izleyin.
bir kızı beğenirsin, aşık olursun, o sana bakmıyordur, giderek yoğunlaşır duyguların, kız ne yapsa hoşuna gider, mükemmeldir yani. kızın peşinden aylarca yıllarca koşarsın, sonra kızı bağlarsın, çıkmaya başlarsınız. birkaç hafta içinde belki de elde etmişliğin hazzıyla kız senin gözündeki değerini kaybeder. gerçekten o bireye değil, onun peşinden koşuyor olma fikrine tutkun olduğunu farkedersin. fuzuli'nin benimsediği aşkta sevgiliye ulaşma, ona kavuşma yoktur ya hani, o hesap. çok vardır böyle arkadaşım, paso birine aşık olur ve kız ona bakmadığı için hep mutsuzdur. bu ne lan?
düzeltme: kadim düzelticim semku'ya teşekkürler yine.
adam bize geldi; yedek kaldı dert etmedi, ilk 11 oynadı golünü attı. yerden yere vurulacak, hele "bu adam topçu değil, golcü değil, adam değil" denilecek kadar ne yapmış olabilir? gol kaçar, son vuruş geliştirilebilir; ki burak türk futbolunda kendini geliştirdiği süre bakımından çok üstlerde bir adamdır. sabredin bile demiyorum, zira adam atıyor. sadece oturun izleyin.
bir kızı beğenirsin, aşık olursun, o sana bakmıyordur, giderek yoğunlaşır duyguların, kız ne yapsa hoşuna gider, mükemmeldir yani. kızın peşinden aylarca yıllarca koşarsın, sonra kızı bağlarsın, çıkmaya başlarsınız. birkaç hafta içinde belki de elde etmişliğin hazzıyla kız senin gözündeki değerini kaybeder. gerçekten o bireye değil, onun peşinden koşuyor olma fikrine tutkun olduğunu farkedersin. fuzuli'nin benimsediği aşkta sevgiliye ulaşma, ona kavuşma yoktur ya hani, o hesap. çok vardır böyle arkadaşım, paso birine aşık olur ve kız ona bakmadığı için hep mutsuzdur. bu ne lan?
düzeltme: kadim düzelticim semku'ya teşekkürler yine.