2562
taraftar desteği futbolda önemli bir faktör, tartışmasız. rakibi ve hakemi baskı altına almaya yarar, evsahibi takımın motivasyonunu ve performansını yükseltir.
takım önemli bir maçı kaybeder sezon içinde, destek olmak ister taraftar, bir sonraki maçı hınca hınç doldurur. bir oyuncu hafta içi bir travma yaşamıştır, destek olmak için maçtan önce tribünlere çağırır ve destek verir. takım çok iyi mücadele eder ama şampiyonlar liginden elenir ve artık şansı kalmamıştır, taraftar son 5 dakikada nevizade geceleri söyler, vefasını gösterir. şampiyonluk yolunda son dönemece girilir, geçen seneki üç boyutlu koreografi gibi motivasyona katkı sağlayan ve güzel mesajlar veren bir gösteri sunar taraftar.
bu güzel örnekleri gördük, taraftarımız yaptı hepsini daha önce. ellerine sağlık emeği geçen herkesin.
ama gün geçtikçe daha sıklıkla işin cılkını çıkarmaya başladık.
futbolcular gecenin 1'inde deplasmandan dönerken havaalanında karşılarında meşale yakıp tezahürat yapan adamlar görünce motive mi oluyorlar gerçekten?
bütün oyuncuların her maçtan önce tüm tribünlere tek tek çağrılıp 3 kere yumruk göstermesi aktivitesinin katkısı nedir takıma veya sahadaki futbola?
bilmem kaç bin kişinin eline karton verecek kadar geniş bir organizasyona girişip tribüne "bye bye birdie" yazmak kimi baskı altına alır, kime ne yarar sağlar?
elmander isveç milli takımı kafilesindeyken "yohohoohoo elmandeeeer" diye bağırmak galatasaray taraftarlığı mıdır?
takım otobüsüyle konvoy yapmak, derbi öncesi kornayla cümle alemi taciz etmek neyin nesidir?
transfer olan oyuncuları havaalanında karşılayıp omuzlara filan almak ne ifade ediyor gerçekten?
kazanılan maçtan sonra "koyduk mu?" diye bağırmanın taraftarlıkla ne alakası var?
desibel rekoru kırmaya çalışmak kadar boş bir iş olabilir mi?
bağırmayan taraftarı kovmak mı takıma destek olmak?
kimsenin taraftarlığını küçümsemiyorum, haddime değil, öyle bir amacım da yok. ama farkına varmak lazım artık. o kadar salak ritüellerimiz var ve bunlarda hiç kafayı çalıştırmadan o kadar ısrar ediyoruz ki... adını "takıma destek" koyduğumuz garip garip işler yapıyoruz sürekli. ne kulübün, ne teknik ekibin, ne oyuncuların bunlardan yarar görmediği ortada. sadece yapanlar yaparken eğleniyor. kendisi için, kendi keyfi için yapıyor.
bunları yapan insanların ruh hallerini anlayamıyorum, "taraftarlık tüketicileri" gibiler.
eczaneye gidip 2 kutu "galatasaray taraftarlığı" almış gibi davranıyorlar.
prospektüsü okuyorlar, taraftar havalimanı basar, taraftar üçlü çeker, taraftar yumruk şova oley der.
herkes böyle kullanıyor bunu çünkü.
peki diyorlar, bu iş böyle oluyor demek ki. bu kafa yapısıyla aynen devam...
taraftarlık alıcılık, tüketicilik değil, olmamalı, vericilik, destekçilik olmalı.
galatasaray taraftarı olmayı, gecenin 1'inde meşalelerle havaalanında takımı karşılayıp, bundan gurur duymak olarak algılıyorsak yanlışımız var.
galatasaray taraftarı camiayı bir aile gibi görüp, ihtiyacı olana ihtiyaç anında destek vermek olmalı, kendimizi tatmin etmek için, galatasaray'ın başarılarını gurur kaynağı olarak kullanmak için yapmamak lazım bu işleri.
biz şanslıyız, çünkü galatasaray gibi başarılara alışmış bir takımın taraftarlarıyız. ama olmayabilirdik de.
galatasaray 2000'de, 2001'de kupa kazanmamış olabilirdi.
4 sene üstüste şampiyon olmamış olabilirdi, 2002'de iflasını açıklamış olabilirdi, 20 senedir hiç şampiyon olmamış da olabilirdi.
yine sarı-kırmızı olurdu, yine metin oktay olurdu sembolü, yine galatasaray olurdu.
biz de yine galatasaraylı olurduk, daha ezik, daha vasat, daha kötü insanlar olmazdık.
o zaman kendi kendimize gaza geldiğimiz tezahüratlarla değil, müzedeki kupalarla değil, takımımızın sezon açılışını van'da yapmasıyla gurur duyardık belki de.
hasta bir eski galatasaraylı futbolcuya, yöneticiye destek olmak taraftarlık ajandasında daha üst sıralarda olur muydu bu kadar başarı odaklı olmasak?
belki de o zaman üçlü çekmek yerine alttan gelen küçüklere güzel bir galatasaray mirası bırakmaya çalışmak en önemli hedefimiz olurdu.
küçük bir çocuğa galatasaraylılığı doğru biçimde öğretmek için, ona sadece futbol taraftarlığında değil hayatta da örnek olabilmek için önüne "galatasaray taraftarı havaalanında meşale yakar" görüntüsünü koymamak gerektiğinin bilincinde olur muyduk? galatasaray kaybetse dahi rakibinin elini sıkarı, galatasaray için her şey skor değildiri göstermek için uğraşmaz mıydık yin de?
demem şu ki: bu şekliyle taraftarlık doğru değil. galatasaray'ın arkadaşı olmamız gerek, destekçisi olmamız gerek, ailesi olmamız gerek.
bırakalım bu boş işleri artık.
takım önemli bir maçı kaybeder sezon içinde, destek olmak ister taraftar, bir sonraki maçı hınca hınç doldurur. bir oyuncu hafta içi bir travma yaşamıştır, destek olmak için maçtan önce tribünlere çağırır ve destek verir. takım çok iyi mücadele eder ama şampiyonlar liginden elenir ve artık şansı kalmamıştır, taraftar son 5 dakikada nevizade geceleri söyler, vefasını gösterir. şampiyonluk yolunda son dönemece girilir, geçen seneki üç boyutlu koreografi gibi motivasyona katkı sağlayan ve güzel mesajlar veren bir gösteri sunar taraftar.
bu güzel örnekleri gördük, taraftarımız yaptı hepsini daha önce. ellerine sağlık emeği geçen herkesin.
ama gün geçtikçe daha sıklıkla işin cılkını çıkarmaya başladık.
futbolcular gecenin 1'inde deplasmandan dönerken havaalanında karşılarında meşale yakıp tezahürat yapan adamlar görünce motive mi oluyorlar gerçekten?
bütün oyuncuların her maçtan önce tüm tribünlere tek tek çağrılıp 3 kere yumruk göstermesi aktivitesinin katkısı nedir takıma veya sahadaki futbola?
bilmem kaç bin kişinin eline karton verecek kadar geniş bir organizasyona girişip tribüne "bye bye birdie" yazmak kimi baskı altına alır, kime ne yarar sağlar?
elmander isveç milli takımı kafilesindeyken "yohohoohoo elmandeeeer" diye bağırmak galatasaray taraftarlığı mıdır?
takım otobüsüyle konvoy yapmak, derbi öncesi kornayla cümle alemi taciz etmek neyin nesidir?
transfer olan oyuncuları havaalanında karşılayıp omuzlara filan almak ne ifade ediyor gerçekten?
kazanılan maçtan sonra "koyduk mu?" diye bağırmanın taraftarlıkla ne alakası var?
desibel rekoru kırmaya çalışmak kadar boş bir iş olabilir mi?
bağırmayan taraftarı kovmak mı takıma destek olmak?
kimsenin taraftarlığını küçümsemiyorum, haddime değil, öyle bir amacım da yok. ama farkına varmak lazım artık. o kadar salak ritüellerimiz var ve bunlarda hiç kafayı çalıştırmadan o kadar ısrar ediyoruz ki... adını "takıma destek" koyduğumuz garip garip işler yapıyoruz sürekli. ne kulübün, ne teknik ekibin, ne oyuncuların bunlardan yarar görmediği ortada. sadece yapanlar yaparken eğleniyor. kendisi için, kendi keyfi için yapıyor.
bunları yapan insanların ruh hallerini anlayamıyorum, "taraftarlık tüketicileri" gibiler.
eczaneye gidip 2 kutu "galatasaray taraftarlığı" almış gibi davranıyorlar.
prospektüsü okuyorlar, taraftar havalimanı basar, taraftar üçlü çeker, taraftar yumruk şova oley der.
herkes böyle kullanıyor bunu çünkü.
peki diyorlar, bu iş böyle oluyor demek ki. bu kafa yapısıyla aynen devam...
taraftarlık alıcılık, tüketicilik değil, olmamalı, vericilik, destekçilik olmalı.
galatasaray taraftarı olmayı, gecenin 1'inde meşalelerle havaalanında takımı karşılayıp, bundan gurur duymak olarak algılıyorsak yanlışımız var.
galatasaray taraftarı camiayı bir aile gibi görüp, ihtiyacı olana ihtiyaç anında destek vermek olmalı, kendimizi tatmin etmek için, galatasaray'ın başarılarını gurur kaynağı olarak kullanmak için yapmamak lazım bu işleri.
biz şanslıyız, çünkü galatasaray gibi başarılara alışmış bir takımın taraftarlarıyız. ama olmayabilirdik de.
galatasaray 2000'de, 2001'de kupa kazanmamış olabilirdi.
4 sene üstüste şampiyon olmamış olabilirdi, 2002'de iflasını açıklamış olabilirdi, 20 senedir hiç şampiyon olmamış da olabilirdi.
yine sarı-kırmızı olurdu, yine metin oktay olurdu sembolü, yine galatasaray olurdu.
biz de yine galatasaraylı olurduk, daha ezik, daha vasat, daha kötü insanlar olmazdık.
o zaman kendi kendimize gaza geldiğimiz tezahüratlarla değil, müzedeki kupalarla değil, takımımızın sezon açılışını van'da yapmasıyla gurur duyardık belki de.
hasta bir eski galatasaraylı futbolcuya, yöneticiye destek olmak taraftarlık ajandasında daha üst sıralarda olur muydu bu kadar başarı odaklı olmasak?
belki de o zaman üçlü çekmek yerine alttan gelen küçüklere güzel bir galatasaray mirası bırakmaya çalışmak en önemli hedefimiz olurdu.
küçük bir çocuğa galatasaraylılığı doğru biçimde öğretmek için, ona sadece futbol taraftarlığında değil hayatta da örnek olabilmek için önüne "galatasaray taraftarı havaalanında meşale yakar" görüntüsünü koymamak gerektiğinin bilincinde olur muyduk? galatasaray kaybetse dahi rakibinin elini sıkarı, galatasaray için her şey skor değildiri göstermek için uğraşmaz mıydık yin de?
demem şu ki: bu şekliyle taraftarlık doğru değil. galatasaray'ın arkadaşı olmamız gerek, destekçisi olmamız gerek, ailesi olmamız gerek.
bırakalım bu boş işleri artık.