1853
aile planlamasının ne kadar önemli oldugunu sayesinde öğrendiğimiz oyuncudur.
öncelikle (bkz: selçuk inan/@amore giallo rosso)
entryde kendisinin underrated oldugunu ve türk olmasının kendisine dezavantajlar getirdiğini anlatmak istedim.ama anlaşılan o ki; entrymin zeka seviyesini aşağıya cekip daha sığ iq'lar için anlamısını sağlamaya çalışacağım.
hepimizin bildiği üzere çağdaşlıktan uzak, öğrenmeyi değil ezberlemeyi öğreten, eğittiği insanların birey olmasını engelleyen ve hazıra konma dürtüsünü geliştiren bir eğitim sistemimiz var. bu eğitim sistemimizin ürettiği bireyler(!) hiçbir alanda * bize uluslar arası başarı getirmemiştir. şunu sorabilirisiniz: 'hiç uluslararası alanda çok başarılı olan türk insanları yok?' tabiki var ama onlar bu sistemin ürettiği ürünler değil. daha dogrusu eğitim sistemimiz bu tür uluslararası başarı sağlayacak* bireyler üretmeyi kendisine amaç edinmemiş, edinmiyor da. peki yukarda bahsettiğimiz uluslararası arenada başarılı olmuş insanlar nasıl başarılı oldu? cevabı basit. tamamen tesadüfi!!adamlar aşırı yetenekli alanlarında. tıpkı galatasaray'ın 96-2000 arası başarısı gibi. benim tesadüfi dememdeki kastımla aziz yıldırım'ın tesadüfi demesi arasında çok fark var. aziz yıldırım şans eseri uefayı kazandıgımızı idda etti, yani milan macında son dakika penaltısını vermese kupayı kazanamayacaktık. ama o takım 2002 dünya kupasında 3. oldu. ama ben galatasaray'ın 2000'de uefayı kazanmasına tesadüfi derken aziz yıldırımgibi sığ bakmıyorum. tesadüfi bir şekilde harika bir jenerasyon *. harika transferler yapıldı*. mükemmel bir lider * sıradışı bir yönetici * vs gibi bir çok etmenin bir araya gelmesi bize o kupayı getirdi. peki biz yada herhangi bir türk takımı ondan sonra o kupayı alabildik mi aradan 12 sene geçmesine ragmen? hayır ! selcuk inan'da bir tesadüftür. tıpkı 2000'deki galatasaray gibi fazıl say gibiatatürkgibi. her seviye takımda kendisini ıspatlayarak geldi torpilli değildi.çünkü bu sisteme rağmen yeteneklerini gösterebildi. bugün çıksa real'de de oynar barça'da. selçuk'ta o yetenek de var karakter de iş ahlakı da. bu gibi üst düzey takımlarda oynamak için gerekli olan üç şey zaten kendisinde mevcut. neyin dallamalığından bahsediyorsunuz.
yukardaki entriyde çok şükürki türk yoksa biz böyle futbolcuyu rüyamızda göremezdik demek istedim ama bazı dar bakışlı arkadaşlar benimle aynı fikirde olmamakla birlikte sebebsiz ve yersiz küstahlıkla cevap vermiş. umarım yukarda bahsettiklerim kendisini hayata bakış açısı değiştirir ve daha gerçekçi gözlerle dünyaya bakmasını sağlar.
öncelikle (bkz: selçuk inan/@amore giallo rosso)
entryde kendisinin underrated oldugunu ve türk olmasının kendisine dezavantajlar getirdiğini anlatmak istedim.ama anlaşılan o ki; entrymin zeka seviyesini aşağıya cekip daha sığ iq'lar için anlamısını sağlamaya çalışacağım.
hepimizin bildiği üzere çağdaşlıktan uzak, öğrenmeyi değil ezberlemeyi öğreten, eğittiği insanların birey olmasını engelleyen ve hazıra konma dürtüsünü geliştiren bir eğitim sistemimiz var. bu eğitim sistemimizin ürettiği bireyler(!) hiçbir alanda * bize uluslar arası başarı getirmemiştir. şunu sorabilirisiniz: 'hiç uluslararası alanda çok başarılı olan türk insanları yok?' tabiki var ama onlar bu sistemin ürettiği ürünler değil. daha dogrusu eğitim sistemimiz bu tür uluslararası başarı sağlayacak* bireyler üretmeyi kendisine amaç edinmemiş, edinmiyor da. peki yukarda bahsettiğimiz uluslararası arenada başarılı olmuş insanlar nasıl başarılı oldu? cevabı basit. tamamen tesadüfi!!adamlar aşırı yetenekli alanlarında. tıpkı galatasaray'ın 96-2000 arası başarısı gibi. benim tesadüfi dememdeki kastımla aziz yıldırım'ın tesadüfi demesi arasında çok fark var. aziz yıldırım şans eseri uefayı kazandıgımızı idda etti, yani milan macında son dakika penaltısını vermese kupayı kazanamayacaktık. ama o takım 2002 dünya kupasında 3. oldu. ama ben galatasaray'ın 2000'de uefayı kazanmasına tesadüfi derken aziz yıldırımgibi sığ bakmıyorum. tesadüfi bir şekilde harika bir jenerasyon *. harika transferler yapıldı*. mükemmel bir lider * sıradışı bir yönetici * vs gibi bir çok etmenin bir araya gelmesi bize o kupayı getirdi. peki biz yada herhangi bir türk takımı ondan sonra o kupayı alabildik mi aradan 12 sene geçmesine ragmen? hayır ! selcuk inan'da bir tesadüftür. tıpkı 2000'deki galatasaray gibi fazıl say gibiatatürkgibi. her seviye takımda kendisini ıspatlayarak geldi torpilli değildi.çünkü bu sisteme rağmen yeteneklerini gösterebildi. bugün çıksa real'de de oynar barça'da. selçuk'ta o yetenek de var karakter de iş ahlakı da. bu gibi üst düzey takımlarda oynamak için gerekli olan üç şey zaten kendisinde mevcut. neyin dallamalığından bahsediyorsunuz.
yukardaki entriyde çok şükürki türk yoksa biz böyle futbolcuyu rüyamızda göremezdik demek istedim ama bazı dar bakışlı arkadaşlar benimle aynı fikirde olmamakla birlikte sebebsiz ve yersiz küstahlıkla cevap vermiş. umarım yukarda bahsettiklerim kendisini hayata bakış açısı değiştirir ve daha gerçekçi gözlerle dünyaya bakmasını sağlar.