219
telegolprogramını herhangi bir yerinden açtığınızda, programda taktiğin, maçın, oyuncuların, gollerin, kurtarışların, sistemlerin konuşulduğuna tanık olmazsınız, yani olsa da toplasan 10 dakikayı geçmez.
bu program tamamen tartışmadan, hırgürden ve bel altı vurmadan beslenir. takımlar arası didişmelerden, skandallardan, hatalı demeçlerden nemalanır. beslenir ki izlenir. izlenir ve beslenir.
serhat ulueren'in yaptığını, onu izleyen seyirciden ayrı düşünmek, etraflıca düşünmemektir. adam içinde nifak tohumları olduğu için, süper kötü bi karakter olduğu için sürekli her olaydan olumsuzluk çıkarmaya çalışmıyor. tercih ettiği bu tarz ona ekmek kazandırdığı için didiniyor. ve serhat ulueren böyle didindikçe programı da enteresan şekilde izleniyor. kimse bırakmıyor izlemeyi. haliyle kısır döngümüz yıllardır dönmeye devam ediyor. on yıl da döner, yirmi yıl da döner. çünkü sorun serhat ulueren'in karakter yapısında veya düşüncelerinde değil.
hani klişe olacak ama, bugün ali dürüst'ün açıklamalarını duymak için 10 dakika izledim telegol'ü. erman toroğlu'na 20 ağustos 2012 galatasaray kasımpaşaspor maçı'nda kural hatası olup olmadığını sordu. toroğlu olmayacağını anlattı, ama öncesinde ulueren'e danıştı: "şimdi mi anlatayım, sonra mı?" erman toroğlu bunu niye sordu, çünkü olayı serhat ulueren duyar duymaz malzeme çıkacağını anlamış, bunu etraflıca konuşalım demiş. o yüzden "zamanı geldi mi" dedi erman toroğlu, ve acil denince kendisine, cevabı verdi.
sonra ne oldu peki? serhat ulueren bir süre sonra tüm yorumculara tekrar sordu aynı konuyu, cevabı almış olmasına rağmen, deşmeye çalıştı dakikalarca. bir umut, olumsuz bir şey duyayım diye çırpındı. bunu galatasaray düşmanı olduğu için, takımı karıştırmak için mi yaptı? alakası yok. izlenmek için yaptı. ondan besleniyor çünkü program, serhat ulueren bunları, erman toroğlu xleri yaptığı için.
ben 10 dakika sonunda programı derhal kapattım. serhat ulueren'i bugün hala konuşuyorsak, sorumluluk büyük oranda amacını bile bile hala kendisinin programını izleyebilen taraftardadır. adama sallayıp tatmin olmaya gerek yok. nasıl bir trollü ilgi görmemek bitirirse, serhat ulueren'in bu kafa yapısını da ancak izlenmemek bitirir.
bu program tamamen tartışmadan, hırgürden ve bel altı vurmadan beslenir. takımlar arası didişmelerden, skandallardan, hatalı demeçlerden nemalanır. beslenir ki izlenir. izlenir ve beslenir.
serhat ulueren'in yaptığını, onu izleyen seyirciden ayrı düşünmek, etraflıca düşünmemektir. adam içinde nifak tohumları olduğu için, süper kötü bi karakter olduğu için sürekli her olaydan olumsuzluk çıkarmaya çalışmıyor. tercih ettiği bu tarz ona ekmek kazandırdığı için didiniyor. ve serhat ulueren böyle didindikçe programı da enteresan şekilde izleniyor. kimse bırakmıyor izlemeyi. haliyle kısır döngümüz yıllardır dönmeye devam ediyor. on yıl da döner, yirmi yıl da döner. çünkü sorun serhat ulueren'in karakter yapısında veya düşüncelerinde değil.
hani klişe olacak ama, bugün ali dürüst'ün açıklamalarını duymak için 10 dakika izledim telegol'ü. erman toroğlu'na 20 ağustos 2012 galatasaray kasımpaşaspor maçı'nda kural hatası olup olmadığını sordu. toroğlu olmayacağını anlattı, ama öncesinde ulueren'e danıştı: "şimdi mi anlatayım, sonra mı?" erman toroğlu bunu niye sordu, çünkü olayı serhat ulueren duyar duymaz malzeme çıkacağını anlamış, bunu etraflıca konuşalım demiş. o yüzden "zamanı geldi mi" dedi erman toroğlu, ve acil denince kendisine, cevabı verdi.
sonra ne oldu peki? serhat ulueren bir süre sonra tüm yorumculara tekrar sordu aynı konuyu, cevabı almış olmasına rağmen, deşmeye çalıştı dakikalarca. bir umut, olumsuz bir şey duyayım diye çırpındı. bunu galatasaray düşmanı olduğu için, takımı karıştırmak için mi yaptı? alakası yok. izlenmek için yaptı. ondan besleniyor çünkü program, serhat ulueren bunları, erman toroğlu xleri yaptığı için.
ben 10 dakika sonunda programı derhal kapattım. serhat ulueren'i bugün hala konuşuyorsak, sorumluluk büyük oranda amacını bile bile hala kendisinin programını izleyebilen taraftardadır. adama sallayıp tatmin olmaya gerek yok. nasıl bir trollü ilgi görmemek bitirirse, serhat ulueren'in bu kafa yapısını da ancak izlenmemek bitirir.
