149
bir süredir aklımda, kendisi için veda yazısı dökeceğim satırlara..
bilemedim fakat yazının matematiğini tepe noktasına çekeceğim yeri, karar veremedim bir türlü, hangi ifadelerin denk gelebileceğini..
fakat cuma gecesi, kendisi için düzenlediğimiz gecede, ikili bir sohbet dahilinde şöyle bir laf etti captano,
"sen fatih ile tanışmanızın tesadüf olduğunu mu düşünüyorsun"
bir çok farklı açıdan değerlendirse de olayı en çok fatih ile ilgili verdiği örnek yer etti içimde, somutlaştı anlatmak istedikleri gözümde..
bir diğer can alıcı sorusu ise fatih'in galatasaraysozluk'u kurmasıyla ilgiliydi,
herşeyin birikerek ilerlemesini dilediğimiz hayatımızda, en özelimiz olan galatasaray hakkındaki düşüncelerimizi,
hem de yüzlerce küsür kaliteli adamla paylaşma şansını veren hagi için,
aslında bu sadece sevdasının asimetrik dışavurumuydu..
ve ilginçtir ki, öncesinde adı olmayan, sözlük sayesinde sosyal medyada var ettiği isimlerin binde biri kadar bu işi reklama dokmeyen, egosunu tek bir an bile galatasaray üzerinden tatmin etmeyen bir adam hagi, hayatımda tanıdığım en güzel adam..
son iki yılımın her anını dolduran, sabah kalktıgımda gece fatih belki güzel birşeyler yazmıştır diye heyecanladığım,
galatasaray'a ve tribüne dair çekilme arzumun depreştiği ve belki çok şiddetlendiği her an yanımda bulduğum,
birlikte hayatı anlamlandırmaya niyet ettiğimiz hagi bugün itibariyle asker..
olabilecek en ironik şekilde hem de, bir fenerbahçe derbisi gecesi,
tüm askerler kışladaki yataklarında ilk gecenin ne kadar zor olduğunu düşünürken,
o ise sabaha kadar dakikaları skoru öğreneceğim diye geçirerek..
ben ise fatih'in askerlerinin attığı her golde, fatih olsaydı da sarılsaydık be diyerek,
dilimde bir mabel sakız,
ve ama işte galatasaray düşüncesiyle,
onun kırmızıya olan hizmeti dolmuştu bence ama,
bir de vatan bayrağı,
güle güle git,
güle güle gel dost..
daha oğullarımız omzumuzda, onlara mecidiyeköy'deki stadımızı anlatarak,
adını verdiğimiz büyük adam ali sami yen'in hikayesiyle,
belki frigo olmadan,
ama hayatın tam ortasında..
ah be abi,
ve galatasaray ulan !
bilemedim fakat yazının matematiğini tepe noktasına çekeceğim yeri, karar veremedim bir türlü, hangi ifadelerin denk gelebileceğini..
fakat cuma gecesi, kendisi için düzenlediğimiz gecede, ikili bir sohbet dahilinde şöyle bir laf etti captano,
"sen fatih ile tanışmanızın tesadüf olduğunu mu düşünüyorsun"
bir çok farklı açıdan değerlendirse de olayı en çok fatih ile ilgili verdiği örnek yer etti içimde, somutlaştı anlatmak istedikleri gözümde..
bir diğer can alıcı sorusu ise fatih'in galatasaraysozluk'u kurmasıyla ilgiliydi,
herşeyin birikerek ilerlemesini dilediğimiz hayatımızda, en özelimiz olan galatasaray hakkındaki düşüncelerimizi,
hem de yüzlerce küsür kaliteli adamla paylaşma şansını veren hagi için,
aslında bu sadece sevdasının asimetrik dışavurumuydu..
ve ilginçtir ki, öncesinde adı olmayan, sözlük sayesinde sosyal medyada var ettiği isimlerin binde biri kadar bu işi reklama dokmeyen, egosunu tek bir an bile galatasaray üzerinden tatmin etmeyen bir adam hagi, hayatımda tanıdığım en güzel adam..
son iki yılımın her anını dolduran, sabah kalktıgımda gece fatih belki güzel birşeyler yazmıştır diye heyecanladığım,
galatasaray'a ve tribüne dair çekilme arzumun depreştiği ve belki çok şiddetlendiği her an yanımda bulduğum,
birlikte hayatı anlamlandırmaya niyet ettiğimiz hagi bugün itibariyle asker..
olabilecek en ironik şekilde hem de, bir fenerbahçe derbisi gecesi,
tüm askerler kışladaki yataklarında ilk gecenin ne kadar zor olduğunu düşünürken,
o ise sabaha kadar dakikaları skoru öğreneceğim diye geçirerek..
ben ise fatih'in askerlerinin attığı her golde, fatih olsaydı da sarılsaydık be diyerek,
dilimde bir mabel sakız,
ve ama işte galatasaray düşüncesiyle,
onun kırmızıya olan hizmeti dolmuştu bence ama,
bir de vatan bayrağı,
güle güle git,
güle güle gel dost..
daha oğullarımız omzumuzda, onlara mecidiyeköy'deki stadımızı anlatarak,
adını verdiğimiz büyük adam ali sami yen'in hikayesiyle,
belki frigo olmadan,
ama hayatın tam ortasında..
ah be abi,
ve galatasaray ulan !