2483
o bu değil de felipe melo meselesinde fena çuvallamış olan taraftarlardır.
takımda kariyerli ya da önü çok açık bir oyuncu vardır. büyük kulüpler peşinde dolanmaktadır. avrupa piyasasına sahiptir. bu oyuncu için "stay with us" kampanyası başlatırsın. twitter, facebook elindeki imkanları kullanarak seni çok sevdik daha yapacak işimiz var mesajı verirsin. yönetime de bu oyuncuyu elinde tut ne kadar para verirlerse versinler bizim ihtiyacımız var dersin. bunların hepsini anlarım. hatta desteklerim.
ama melo, avrupa'da bizden başka teklif almamış alsa bile bizim verdiğimizin yarısı dolaylarında teklif alabilecek piyasasını büyük ölçüde yitirmiş deyim yerindeyse gözden düşmüş bir oyuncu. bize geldiği sezon harikalar yarattı ama kavgasını edip disiplin sorunu da oluşturdu. üstelik hocasının söylediğine göre ilk değildi bu. yine de galatasaray'da her daim iş yapabilecek bir futbolcu. dolayısıyla yönetim+teknik heyet kendisini kadroda tutmak istedi. ama durumunu çok iyi bildikleri için fedakarlık istediler. kan emici menajerlik şirketinin niyetini anladıkları için ikili hatta üçlü oynadılar eminim şartları da zorlayarak ellerinden geleni yaptılar. zaten 29 yaşında 5 yıllık sözleşme isteyen bir oyuncunun performansının devam ettireceğine çok çalışacağına nasıl emin olabilirsin? ben kardeşim olsa şüpheyle yaklaşırım. olayı fm gibi zannedip bir şey olursa res atarız mantığıyla 5 sene için 20-25 milyon artı bonservis bedeli gibi bir taahhüdün altına girilmeyeceğini bilen yönetim müzakere sürecini devam ettirdi.
işte taraftar tam da burada devreye girerek melo'nun eline koz üstüne koz verdi. galatasaray-melo-menajerlik şirketi-juve dörtgeninde galatasaray hariç kim varsa destekledi. isteyerek ya da istemeyerek sürecin uzamasını ve çözümsüzlüğü kolaylaştırdı. onlar da bu fırsatı iyi kullandılar. gerekli yerlerde rest çektiler. melo twitterından, menajerlik şeysi kendi sitesinden taraftarı içeren yazılar yazdılar, açıklamalar yaptılar. galatasaray taraftarı da "biz takım bozulmasın diye uğraşıyoruz" diyerek sazan gibi her şeye atladı. ve durum buraya kadar geldi.
abarttığımı düşünenler olabilir ama yalnızca şunu tahayyül edin: haziran sonu temmuz ayı başlarından itibaren taraftar "melo ya da bir başkası transferi bitirin" "melo olmazsa alternatiflere bakın" mesajını verseydi, melo'nun inceden taraftara ve onların sevgilerine dokunan mesajlarına kulak asmayıp "geleceksen gel" diyebilseydi bu transfer bu duruma gelir miydi? bence çoktan bitmiş olurdu.
kamplar başlamış ligin başlamasına sayılı haftalar kalmış adam daha tatilini bitirmemişken "sensiz olmaz melo gelmezsen evimi ateşe veririm" diye twit atıyorsan zaten boşa konuşuyoruz demektir.
takımda kariyerli ya da önü çok açık bir oyuncu vardır. büyük kulüpler peşinde dolanmaktadır. avrupa piyasasına sahiptir. bu oyuncu için "stay with us" kampanyası başlatırsın. twitter, facebook elindeki imkanları kullanarak seni çok sevdik daha yapacak işimiz var mesajı verirsin. yönetime de bu oyuncuyu elinde tut ne kadar para verirlerse versinler bizim ihtiyacımız var dersin. bunların hepsini anlarım. hatta desteklerim.
ama melo, avrupa'da bizden başka teklif almamış alsa bile bizim verdiğimizin yarısı dolaylarında teklif alabilecek piyasasını büyük ölçüde yitirmiş deyim yerindeyse gözden düşmüş bir oyuncu. bize geldiği sezon harikalar yarattı ama kavgasını edip disiplin sorunu da oluşturdu. üstelik hocasının söylediğine göre ilk değildi bu. yine de galatasaray'da her daim iş yapabilecek bir futbolcu. dolayısıyla yönetim+teknik heyet kendisini kadroda tutmak istedi. ama durumunu çok iyi bildikleri için fedakarlık istediler. kan emici menajerlik şirketinin niyetini anladıkları için ikili hatta üçlü oynadılar eminim şartları da zorlayarak ellerinden geleni yaptılar. zaten 29 yaşında 5 yıllık sözleşme isteyen bir oyuncunun performansının devam ettireceğine çok çalışacağına nasıl emin olabilirsin? ben kardeşim olsa şüpheyle yaklaşırım. olayı fm gibi zannedip bir şey olursa res atarız mantığıyla 5 sene için 20-25 milyon artı bonservis bedeli gibi bir taahhüdün altına girilmeyeceğini bilen yönetim müzakere sürecini devam ettirdi.
işte taraftar tam da burada devreye girerek melo'nun eline koz üstüne koz verdi. galatasaray-melo-menajerlik şirketi-juve dörtgeninde galatasaray hariç kim varsa destekledi. isteyerek ya da istemeyerek sürecin uzamasını ve çözümsüzlüğü kolaylaştırdı. onlar da bu fırsatı iyi kullandılar. gerekli yerlerde rest çektiler. melo twitterından, menajerlik şeysi kendi sitesinden taraftarı içeren yazılar yazdılar, açıklamalar yaptılar. galatasaray taraftarı da "biz takım bozulmasın diye uğraşıyoruz" diyerek sazan gibi her şeye atladı. ve durum buraya kadar geldi.
abarttığımı düşünenler olabilir ama yalnızca şunu tahayyül edin: haziran sonu temmuz ayı başlarından itibaren taraftar "melo ya da bir başkası transferi bitirin" "melo olmazsa alternatiflere bakın" mesajını verseydi, melo'nun inceden taraftara ve onların sevgilerine dokunan mesajlarına kulak asmayıp "geleceksen gel" diyebilseydi bu transfer bu duruma gelir miydi? bence çoktan bitmiş olurdu.
kamplar başlamış ligin başlamasına sayılı haftalar kalmış adam daha tatilini bitirmemişken "sensiz olmaz melo gelmezsen evimi ateşe veririm" diye twit atıyorsan zaten boşa konuşuyoruz demektir.