14
istediği her oyuncuyu almaktan kasıt galatasaray'ın elinden almaksa, bu durumun oluşmasının 2 temel dayanağı vardır.
birincisi; kabul etmek gerekir ki aziz yıldırım'ın fenerbahçe'de sağladığı ekonomik istikrar. ekonomik istikrarın da en önemli* nedeni her açıdan kulübün potansiyelini karşılayabilecek bir stada sahip olmaktan geçer. buna birçok örnek verebiliriz. ekonomik rahatlıktaki kilit nokta burasıdır. mesela 50 bin kişilik statlarının* bizden çok önce yapılmasını çoğu kişi sadece stattan gelen geliri arttırdığını düşünebilir. oysa ki bu tür statlar seyirci veya taraftar-kulüp yakınlaşmasını sağlar. taraftar stattan etkilenir ve maçlara daha çok gitmeye başlar. bu da takımın başarısını olumlu etkiler ve buradan da paralar akmaya başlar. sahadaki takımın başarısı taraftarı mutlu eder ve taraftarlar kulüp mağazalarına da akın eder vs.. demek istediğim tek bir hamle işleri yoluna sokmaya veya yolundan çıkarmaya yeter.
ikinci neden olarak da yine aziz yıldırım'ın yıllardır ülke sporunda etkin olmasının getirdiği lobi'dir. bugün baktığımız zaman gençlerbirliği, kayserispor, sivasspor* gibi takımlarla aralarındaki durumu biliyoruz.
sonuç olarak bu bahsettiğimiz olayın yaşanmasında fenerbahçe'nin her anlamda özellikle ekonomik anlamda yaklaşık 7-8 yıl önde olması yatıyor. ama bu direnç kırılacaktır. kırılmasa bile 2-3 yıl içerisinde yakalanacaktır. çünkü galatasaray'ın stada kavuştuktan sonraki gelirlerin muazzam derecede arttığını biliyoruz. ama kulübün hala ağır bir borç altında olması, transferde de rekabeti eşitsiz kılıyor. bugün galatasaray özellikle bu seneki gelirlerden sonra istediği her oyuncuyu fenerbahçe'den kapabilirdi. ama böyle bir durumda uefa'dan gelir-gider dengesizliği yüzünden avrupa'dan şutlanmak kaçınılmaz olurdu beşiktaş'ta olduğu gibi.
bunların dışında transferde fenerbahçe ile kapışılmasını zaten anlamsız buluyorum. milli takıma altyapısından kaleci dışında oyuncu çıkartamayan ama gövde gösterisine gelince; '' fenerbahçe istediği her oyuncuyu alır.'' gibi pişkin sözler söyleyen yöneticilere sahip bir kulübün galibiyet, şampiyonluk, oyuncu transferi vs. gibi her alanda başarı amacı olarak tek ve son çıtada galatasaray'ı görmesi, zaten galatasaray'ın rekabet konusunda üstün olduğunun göstergesidir. çünkü aklıma geldiği kadarıyla saymak gerekirse;
transfer politikasındaki öncelikleri;
-galatasaray'da oynayan galatasaraylı oyuncuyu almaya çalışmak.* (arda turan, hakan şükür)
-galatasaray'da oynayan galatasaraylı olmayan oyuncuyu almaya çalışmak* .(caner erkin)
-zamanında galatasaray'da oynamış olan galatasaraylı oyuncuyu almaya çalışmak.* .(mehmet topal, fatih akyel)
-zamanında galatasaray'da oynamış olan galatasaraylı olmayan oyuncuyu almaya çalışmak.* (emre belözoğlu)
-galatasaray'ın ilgilendiği yabancı oyuncuyu almaya çalışmak. (miroslav stoch)
-galatasaray'ın ilgilendiği yerli oyuncuyu almaya çalışmak.* (selçuk inan, hamit altıntop, alper potuk)
şeklinde olan, bunlar da yetmezmiş gibi nordin amrabat, felipe melo gibi almayacağı oyuncuya bile sırf olayda galatasaray'ın adı geçtiği için türlü türlü haberler çıkartan, ama dirk kuyt gibi galatasaray'ın ilgilenmediği oyuncu için fenerbahçe'den galatasaray'a büyük çalım şeklinde haberler çıkartan medya lobisine, gücüne sahip bir kulüpten bahsediyoruz.
birincisi; kabul etmek gerekir ki aziz yıldırım'ın fenerbahçe'de sağladığı ekonomik istikrar. ekonomik istikrarın da en önemli* nedeni her açıdan kulübün potansiyelini karşılayabilecek bir stada sahip olmaktan geçer. buna birçok örnek verebiliriz. ekonomik rahatlıktaki kilit nokta burasıdır. mesela 50 bin kişilik statlarının* bizden çok önce yapılmasını çoğu kişi sadece stattan gelen geliri arttırdığını düşünebilir. oysa ki bu tür statlar seyirci veya taraftar-kulüp yakınlaşmasını sağlar. taraftar stattan etkilenir ve maçlara daha çok gitmeye başlar. bu da takımın başarısını olumlu etkiler ve buradan da paralar akmaya başlar. sahadaki takımın başarısı taraftarı mutlu eder ve taraftarlar kulüp mağazalarına da akın eder vs.. demek istediğim tek bir hamle işleri yoluna sokmaya veya yolundan çıkarmaya yeter.
ikinci neden olarak da yine aziz yıldırım'ın yıllardır ülke sporunda etkin olmasının getirdiği lobi'dir. bugün baktığımız zaman gençlerbirliği, kayserispor, sivasspor* gibi takımlarla aralarındaki durumu biliyoruz.
sonuç olarak bu bahsettiğimiz olayın yaşanmasında fenerbahçe'nin her anlamda özellikle ekonomik anlamda yaklaşık 7-8 yıl önde olması yatıyor. ama bu direnç kırılacaktır. kırılmasa bile 2-3 yıl içerisinde yakalanacaktır. çünkü galatasaray'ın stada kavuştuktan sonraki gelirlerin muazzam derecede arttığını biliyoruz. ama kulübün hala ağır bir borç altında olması, transferde de rekabeti eşitsiz kılıyor. bugün galatasaray özellikle bu seneki gelirlerden sonra istediği her oyuncuyu fenerbahçe'den kapabilirdi. ama böyle bir durumda uefa'dan gelir-gider dengesizliği yüzünden avrupa'dan şutlanmak kaçınılmaz olurdu beşiktaş'ta olduğu gibi.
bunların dışında transferde fenerbahçe ile kapışılmasını zaten anlamsız buluyorum. milli takıma altyapısından kaleci dışında oyuncu çıkartamayan ama gövde gösterisine gelince; '' fenerbahçe istediği her oyuncuyu alır.'' gibi pişkin sözler söyleyen yöneticilere sahip bir kulübün galibiyet, şampiyonluk, oyuncu transferi vs. gibi her alanda başarı amacı olarak tek ve son çıtada galatasaray'ı görmesi, zaten galatasaray'ın rekabet konusunda üstün olduğunun göstergesidir. çünkü aklıma geldiği kadarıyla saymak gerekirse;
transfer politikasındaki öncelikleri;
-galatasaray'da oynayan galatasaraylı oyuncuyu almaya çalışmak.* (arda turan, hakan şükür)
-galatasaray'da oynayan galatasaraylı olmayan oyuncuyu almaya çalışmak* .(caner erkin)
-zamanında galatasaray'da oynamış olan galatasaraylı oyuncuyu almaya çalışmak.* .(mehmet topal, fatih akyel)
-zamanında galatasaray'da oynamış olan galatasaraylı olmayan oyuncuyu almaya çalışmak.* (emre belözoğlu)
-galatasaray'ın ilgilendiği yabancı oyuncuyu almaya çalışmak. (miroslav stoch)
-galatasaray'ın ilgilendiği yerli oyuncuyu almaya çalışmak.* (selçuk inan, hamit altıntop, alper potuk)
şeklinde olan, bunlar da yetmezmiş gibi nordin amrabat, felipe melo gibi almayacağı oyuncuya bile sırf olayda galatasaray'ın adı geçtiği için türlü türlü haberler çıkartan, ama dirk kuyt gibi galatasaray'ın ilgilenmediği oyuncu için fenerbahçe'den galatasaray'a büyük çalım şeklinde haberler çıkartan medya lobisine, gücüne sahip bir kulüpten bahsediyoruz.