1
tıp dilindeki adı scriptura profluvium (evet google'dan araştırdım, evet latince bilmiyorum ne var?) olan hastalık. hastalık psikolojik olduğundan, eğer hasta hastalıktan kurtulmak isterse, sadece iki akupunktur seansıyla kurtulmanın mümkün olduğu söylenir.
işin laf ebeliği boyutundan elimizi çekip bu ishalin gerçek sebeplerini irdelemek gerekirse; çocuk henüz sekiz yaşındayken babası interneti elinin altına verdiği için büyüdüğünde internet kurdu olmuştur. internetin en sosyali olma hedefindeki bu ezik tip, sabah uyandığında tube8 xhamster gibi oluşumlarla ergenlik sivilcesi sorunlarına derman aradıktan ve günlük pijama dölleme seanslarından sonra facebook ortamlarında kankisiyle paslaştıktan sonra sözlüğe gelir.
işte olay buradan itibaren kopmaktadır. sözlüğe gelir ve bilgi sahibi olduğu veya olmadığı her başlığa entrylerini döşer. maksat sözlük camiası tarafından adından bahsedilsin, bir iki esprisi tutarsa karması arttıkça artsın, günün hiperaktifleri listesinde adı en başta olsun.
evet asıl amaç günün hiperaktifleri listesinde olmak. orada bir çubuk var ya, işte o onun iktidarıdır. o çubuk yeteri büyüklüğe ulaşmadan gözüne uyku girmez. sabahın köründe girdiği sözlükten uykuya meydan okuyarak gece yarısına kadar ayrılmaz. hiçbir niteliği bulunmayan yazılarını sabahtan geceye kadar gözümüze sokar. zizonkovac girdiği 30 bilgi içeren entry ile bu listede başı çekerken, bu kişi kapasitesi elvermediği için çocukluğundan beri oturduğu bilgisayarının kendisine katabildiği kadarıyla zizonkavac’a sallayarak bu listeye girmeye çalışır.
şimdi bu yazarlar ikiye ayrılıyor, biri neredeyse maradona başlığının altına “futbolcu” yazacak kadar sıradan, tekdüze yazılar yazan; bilgi vermekten ziyade sol framede coşku yaratmayı amaçlayan güruh. sol framede hareketlenme oldukça neşelenen kardeşleriyle beraber sözlüğün ebesini becerirken hacamat ederler.
bir diğer grup da tek bir kelimeyi sakız gibi uzattıkça uzatan ve yazısını bitirdikten sonra “vay lan amma uzun yazmışım aferin bana” diye düşünenlerdir. e iyi ama sen bana yazdıklarında bir bilgi vermiyorsun, bir yorum yapmıyorsun ki. daha önce zibilyon kere yazılmış şeyleri kopyala yapıştır yöntemiyle gözümüzün içine sokuyorsun. bunu yaparken de o kelimeleri daha önce yazmış kişiye saygısızlık ve emek hırsızlığı yapıyorsun. ve klavyesini de hızlı kullanıyorsa görün ortamdaki şenliği önünde kimse duramaz artık bu adamın.
ve bu iki tip yazardan ayrılan bir yazar profili daha vardır. sürekli bir şeyler paylaşma hedefindeki yazar. mesela; transfer döneminde açılan başlıklara bir bakıyorsun; x isimli futbolcu. “dur lan acaba bir yere mi transfer oldu” diye düşünüyorsun. bir bakıyorsun ki bir link, tıklıyorsun “acaba burada transferiyle ilgili bir haber mi var, yoksa sakatlanmış mı” diye meraklanarak. lakin bir de bakıyorsun ki bizimki o futbolcunun karısıyla, çoluğu çocuğuyla çekilmiş bir resmini internet alemlerinde gezinirken bulmuş; onu paylaşmış. iyi ama o resim senin “off karısının göğüsler de süpermiş” demenden başka kimsenin bir işine yaramıyor ki. maksat facebook’tan edindiği kültürü devam ettirmek, bir şeyler paylaşarak beğeni toplamak, aslan ara açılınca da kendi entrylerine bakarak sözlükte yaptığı fotoğraf albümüyle vakit geçirmek.
bir de bütün bu üç yazar tipini tek bir bünyede toplamış insanlara da selam etmeyi kendime vazife ederim. sözlüğün içine tek başına üç kişilik sıçmak kolay bir durum olmasa gerek.
bu kişisel ishalin bir de toplu hale gelmişi vardır; sözlüğü belediye tuvaletine, işhanı helasına döndürür. aynı başlıkta bir anda patlama görürsünüz, sanırsınız ki yeni bir şey olmuş. fakat sevgili ishal yazarlarımız toplu halde sıçış işlemini başlatmıştır. kimi zaman bir futbolcuya sevgi sözlerini yinelerler, kimi zaman bir kuruma durup dururken, hiçbir spesifik örnek vermeden saldırırlar.
hafazanallah; milan baros takımdan ayrılırsa yazılacaklar; bir üstteki yazılandan pek bir farkı olmadan üç aşağı beş yukarı şu şekilde olacaktır:
- gidişiyle hepimizi derinden üzmüş futbolcu.
- gidişiyle taraftarları sevindiren futbolcu.
- gidişiyle kimi taraftarları üzerken, kimi taraftarları sevindirmiş futbolcu.
- (bkz: nası yani) *
çaktın di mi mevzuyu? örnek uzar gider, lakin ben daha fazla uzatmak istemiyorum. zira bu örnekten yola çıkarak her an sözlükte “giderse hepimizi üzecek futbolcu” tarzı yazılar görmek mümkünleşiyor örnek uzadıkça bu konuda da yazdığım bir yazı vardı, fakat aynı şeyleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önünüze koymak istemiyorum. ayrıca da beni hiç ırgalamaz, zamanında okusaydınız. emek harcayıp yazıyorum değil mi? ha pardon, sizin aceleniz vardı, doğru. daha sözlükte bi sürü entryniz olacaktı sizin.
bütün bunların sebebi sözlükte dalya, 200ler kulübü, 1000ler kulübü, çok entry girenler kulübü gibi kulüpleri ortaya çıkartanlardır. çocuk bunları görüyor; sanıyor ki bu kulüplerin üyeleri lüks semtlerdeki hollerde toplanıyor, ellerinde purolarla elit taraftarlık yapıyor. sonra da o hayata özenip ha bre yazdıkça yazıyor.
yazma evladım, yazma çocuğum. bak kız arkadaşın senden aylardır haber alamıyor, annenin babanın elini bayramda bile öpmedin, arkadaşların yüzünü unuttu. çık sözlükten, git bi nefes al, bırak biraz bu sanal ortamları. sözlüğün sana ihtiyacı yok ki neden zorluyorsun bu kadar?
şimdi sevgili dostlarım, canlarım cananlarım, yazılarımı okumaktan keyif alan kitle. bu uzun hitaptan sıkılıp yazıyı okumayı bırakmadınız değil mi? devam edelim o zaman. ben bunları neden yazıyorum? niye durup dururken dert oldu bütün bunlar bana?
neden bu tip afacanların “yeaa abi biz aslında iyi çocuklarız, neden böyle yapıyosun? biz sözlüğün iyiliğini düşünüyoruz” tarzındaki özel mesajlarını göze alıyorum? anlatayım:
son zamanlarda fark ettim ki, sözlükte bir seri ofsayt veren ibne olmuşum ben de. adamın yazdığına bir bakıyorum, yukarıda anlattığım tarzda bir yazı yazmış. son elli entrysine de bakıyorum, küfür eder gibi yukarıda anlattığım ne varsa yapmış. bastıkça basıyorum ofsaytı. hem sözlüğe karşı vicdani sorumluluğumu yerine getirmiş oluyor, hem de acayip bir zevk, tatmin duygusu yaşıyorum. herkese de tavsiye ederim.
ben bunları baştan söyleyeyim de, sonra kimse yazdığı yazıyı editleyip de “ya bunun neresi ofsayt ama ya of size ya” gibi şeyler yazmasın. siz böyle davrandıkça ofsayt alacaksınız arkadaşım, hiç üşenmem. üşenmeyip ofsayt veren bir çok yazar da mevcuttur. sonra o hayattaki en değerli varlığınız karmanız düştükçe bunalıma girmeyin de üzülmeyelim.
işin laf ebeliği boyutundan elimizi çekip bu ishalin gerçek sebeplerini irdelemek gerekirse; çocuk henüz sekiz yaşındayken babası interneti elinin altına verdiği için büyüdüğünde internet kurdu olmuştur. internetin en sosyali olma hedefindeki bu ezik tip, sabah uyandığında tube8 xhamster gibi oluşumlarla ergenlik sivilcesi sorunlarına derman aradıktan ve günlük pijama dölleme seanslarından sonra facebook ortamlarında kankisiyle paslaştıktan sonra sözlüğe gelir.
işte olay buradan itibaren kopmaktadır. sözlüğe gelir ve bilgi sahibi olduğu veya olmadığı her başlığa entrylerini döşer. maksat sözlük camiası tarafından adından bahsedilsin, bir iki esprisi tutarsa karması arttıkça artsın, günün hiperaktifleri listesinde adı en başta olsun.
evet asıl amaç günün hiperaktifleri listesinde olmak. orada bir çubuk var ya, işte o onun iktidarıdır. o çubuk yeteri büyüklüğe ulaşmadan gözüne uyku girmez. sabahın köründe girdiği sözlükten uykuya meydan okuyarak gece yarısına kadar ayrılmaz. hiçbir niteliği bulunmayan yazılarını sabahtan geceye kadar gözümüze sokar. zizonkovac girdiği 30 bilgi içeren entry ile bu listede başı çekerken, bu kişi kapasitesi elvermediği için çocukluğundan beri oturduğu bilgisayarının kendisine katabildiği kadarıyla zizonkavac’a sallayarak bu listeye girmeye çalışır.
şimdi bu yazarlar ikiye ayrılıyor, biri neredeyse maradona başlığının altına “futbolcu” yazacak kadar sıradan, tekdüze yazılar yazan; bilgi vermekten ziyade sol framede coşku yaratmayı amaçlayan güruh. sol framede hareketlenme oldukça neşelenen kardeşleriyle beraber sözlüğün ebesini becerirken hacamat ederler.
bir diğer grup da tek bir kelimeyi sakız gibi uzattıkça uzatan ve yazısını bitirdikten sonra “vay lan amma uzun yazmışım aferin bana” diye düşünenlerdir. e iyi ama sen bana yazdıklarında bir bilgi vermiyorsun, bir yorum yapmıyorsun ki. daha önce zibilyon kere yazılmış şeyleri kopyala yapıştır yöntemiyle gözümüzün içine sokuyorsun. bunu yaparken de o kelimeleri daha önce yazmış kişiye saygısızlık ve emek hırsızlığı yapıyorsun. ve klavyesini de hızlı kullanıyorsa görün ortamdaki şenliği önünde kimse duramaz artık bu adamın.
ve bu iki tip yazardan ayrılan bir yazar profili daha vardır. sürekli bir şeyler paylaşma hedefindeki yazar. mesela; transfer döneminde açılan başlıklara bir bakıyorsun; x isimli futbolcu. “dur lan acaba bir yere mi transfer oldu” diye düşünüyorsun. bir bakıyorsun ki bir link, tıklıyorsun “acaba burada transferiyle ilgili bir haber mi var, yoksa sakatlanmış mı” diye meraklanarak. lakin bir de bakıyorsun ki bizimki o futbolcunun karısıyla, çoluğu çocuğuyla çekilmiş bir resmini internet alemlerinde gezinirken bulmuş; onu paylaşmış. iyi ama o resim senin “off karısının göğüsler de süpermiş” demenden başka kimsenin bir işine yaramıyor ki. maksat facebook’tan edindiği kültürü devam ettirmek, bir şeyler paylaşarak beğeni toplamak, aslan ara açılınca da kendi entrylerine bakarak sözlükte yaptığı fotoğraf albümüyle vakit geçirmek.
bir de bütün bu üç yazar tipini tek bir bünyede toplamış insanlara da selam etmeyi kendime vazife ederim. sözlüğün içine tek başına üç kişilik sıçmak kolay bir durum olmasa gerek.
bu kişisel ishalin bir de toplu hale gelmişi vardır; sözlüğü belediye tuvaletine, işhanı helasına döndürür. aynı başlıkta bir anda patlama görürsünüz, sanırsınız ki yeni bir şey olmuş. fakat sevgili ishal yazarlarımız toplu halde sıçış işlemini başlatmıştır. kimi zaman bir futbolcuya sevgi sözlerini yinelerler, kimi zaman bir kuruma durup dururken, hiçbir spesifik örnek vermeden saldırırlar.
hafazanallah; milan baros takımdan ayrılırsa yazılacaklar; bir üstteki yazılandan pek bir farkı olmadan üç aşağı beş yukarı şu şekilde olacaktır:
- gidişiyle hepimizi derinden üzmüş futbolcu.
- gidişiyle taraftarları sevindiren futbolcu.
- gidişiyle kimi taraftarları üzerken, kimi taraftarları sevindirmiş futbolcu.
- (bkz: nası yani) *
çaktın di mi mevzuyu? örnek uzar gider, lakin ben daha fazla uzatmak istemiyorum. zira bu örnekten yola çıkarak her an sözlükte “giderse hepimizi üzecek futbolcu” tarzı yazılar görmek mümkünleşiyor örnek uzadıkça bu konuda da yazdığım bir yazı vardı, fakat aynı şeyleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önünüze koymak istemiyorum. ayrıca da beni hiç ırgalamaz, zamanında okusaydınız. emek harcayıp yazıyorum değil mi? ha pardon, sizin aceleniz vardı, doğru. daha sözlükte bi sürü entryniz olacaktı sizin.
bütün bunların sebebi sözlükte dalya, 200ler kulübü, 1000ler kulübü, çok entry girenler kulübü gibi kulüpleri ortaya çıkartanlardır. çocuk bunları görüyor; sanıyor ki bu kulüplerin üyeleri lüks semtlerdeki hollerde toplanıyor, ellerinde purolarla elit taraftarlık yapıyor. sonra da o hayata özenip ha bre yazdıkça yazıyor.
yazma evladım, yazma çocuğum. bak kız arkadaşın senden aylardır haber alamıyor, annenin babanın elini bayramda bile öpmedin, arkadaşların yüzünü unuttu. çık sözlükten, git bi nefes al, bırak biraz bu sanal ortamları. sözlüğün sana ihtiyacı yok ki neden zorluyorsun bu kadar?
şimdi sevgili dostlarım, canlarım cananlarım, yazılarımı okumaktan keyif alan kitle. bu uzun hitaptan sıkılıp yazıyı okumayı bırakmadınız değil mi? devam edelim o zaman. ben bunları neden yazıyorum? niye durup dururken dert oldu bütün bunlar bana?
neden bu tip afacanların “yeaa abi biz aslında iyi çocuklarız, neden böyle yapıyosun? biz sözlüğün iyiliğini düşünüyoruz” tarzındaki özel mesajlarını göze alıyorum? anlatayım:
son zamanlarda fark ettim ki, sözlükte bir seri ofsayt veren ibne olmuşum ben de. adamın yazdığına bir bakıyorum, yukarıda anlattığım tarzda bir yazı yazmış. son elli entrysine de bakıyorum, küfür eder gibi yukarıda anlattığım ne varsa yapmış. bastıkça basıyorum ofsaytı. hem sözlüğe karşı vicdani sorumluluğumu yerine getirmiş oluyor, hem de acayip bir zevk, tatmin duygusu yaşıyorum. herkese de tavsiye ederim.
ben bunları baştan söyleyeyim de, sonra kimse yazdığı yazıyı editleyip de “ya bunun neresi ofsayt ama ya of size ya” gibi şeyler yazmasın. siz böyle davrandıkça ofsayt alacaksınız arkadaşım, hiç üşenmem. üşenmeyip ofsayt veren bir çok yazar da mevcuttur. sonra o hayattaki en değerli varlığınız karmanız düştükçe bunalıma girmeyin de üzülmeyelim.