1
21 nisan 1982 yılından yaklaşık 1 hafta önce kadıköy'ü sağır eden bir tezahürattır.
genelde en büyük fenerli sıfatı, futbola dair ilk bilgisini gündüz kılıçtan 1936'da aldığı belli olan atatürk'e de atfetilir malum camia tarafından. tarih çarpıtma sanatı olsa, bu sanatın en büyük ustası fenerbahçeliler olurdu.
tahminen dünya'da bu sıfatın verildiği bireyler, benzer yaşlarda bir masanın etrafında toplansa, atatürk seri katil olur.
neyse konumuza dönelim, türkiye'de banker kastelli olarak bilinen ve zamanının en büyük 5 bankasından birinin sahibi olan cevher özden fenerbahçe'ye başkan adayı olmuştu.
koltukta ali şen vardı, ve fenerbahçe'nin birikmiş büyük borçları bulunuyordu. seçimden önce 25 milyon dolar hibe edeceğini söyleyen cevher özden fenerbahçelilerin gönlünü kazanmıştı.** her ne kadar, kendisinin serveti, enflasyon sarmalından kaçmaya çalışan halkın, enflasyonun üzerinde faiz kazanmak için yatırdığı paralardan oluşsa da, burası fenerbahçe'ydi.
hem mevcut başkanı hakkında da uyuşturucu baronu olmak ve silah kaçakçılığı olmak üzere belli başlı suçlamalar vardı.
kastelli seçime büyük favori olarak girmişti. bundan sonrasını yalçın doğan'ın kaleminden okuyalım:
--- alıntı ---
"banker kastelli kürsüye çıktı. salon 'büyük başkan' diye inliyordu. 'ben...' diye söze giren kastelli elini kürsüye vurdu, kürsüdeki bardak yere düştü. 'cevher özden'im... ben banker kastelli.. başka bir şey söylemeye gerek duymuyorum, işte 25 milyon dolar, öyle sonradan geri almak filan yok, fenerbahçe'ye hibe ediyorum..."
atlantik sineması'nın balkonundan bir ses çınladı kongre salonunda "ulan sen kimsin be!.." kongrede bütün başlar bir anda balkona çevrildi. sesin sahibi ayağa kalktı herkes kendisini görsün diye. "ulan" dedi yeniden, "sen burada kimin parasıyla bize caka satıyorsun. yetimin, dulun parasını toplayıp, burada kime söz geçirmeye kalkıyorsun?"
--- alıntı ---
tabii fenerliler tarihi olguları çarpıtmayı sever. burada semih bayülgen'in tepkisi, kastelli'nin yasadaki boşluklardan dolayı edindiği serveti değildi. işin temelinde, kastelli'nin "bayülken gibi mikropları fenerbahçe'den temizleyeceğim." söylemi yatıyordu. sonuçta bayülgen kongrede etkin bir grubun lideriydi. kısacası bayülgen'in cevher özden'e olan çıkışı, tipik bir çıkar çatışmasıydı.
neyse efendim, sonra seçim tecelli etti, 400 küsur oya karşılık, 200 küsur oyda kalan 'banka dolandırıcısı' değil, hüseyin baybaşin tarafından ismet sezgin'in içişleri bakanı olduğu dönemde devlet kontrolünde uluslararası uyuşturucu ticareti yapmakla itham edilen işadamı kazandı.*
fenerbahçe cumhuriyeti, hem silahı hem extacy'si. yetmez ise hortumcusu, fenerbahçe cumhuriyeti.*
genelde en büyük fenerli sıfatı, futbola dair ilk bilgisini gündüz kılıçtan 1936'da aldığı belli olan atatürk'e de atfetilir malum camia tarafından. tarih çarpıtma sanatı olsa, bu sanatın en büyük ustası fenerbahçeliler olurdu.
tahminen dünya'da bu sıfatın verildiği bireyler, benzer yaşlarda bir masanın etrafında toplansa, atatürk seri katil olur.
neyse konumuza dönelim, türkiye'de banker kastelli olarak bilinen ve zamanının en büyük 5 bankasından birinin sahibi olan cevher özden fenerbahçe'ye başkan adayı olmuştu.
koltukta ali şen vardı, ve fenerbahçe'nin birikmiş büyük borçları bulunuyordu. seçimden önce 25 milyon dolar hibe edeceğini söyleyen cevher özden fenerbahçelilerin gönlünü kazanmıştı.** her ne kadar, kendisinin serveti, enflasyon sarmalından kaçmaya çalışan halkın, enflasyonun üzerinde faiz kazanmak için yatırdığı paralardan oluşsa da, burası fenerbahçe'ydi.
hem mevcut başkanı hakkında da uyuşturucu baronu olmak ve silah kaçakçılığı olmak üzere belli başlı suçlamalar vardı.
kastelli seçime büyük favori olarak girmişti. bundan sonrasını yalçın doğan'ın kaleminden okuyalım:
--- alıntı ---
"banker kastelli kürsüye çıktı. salon 'büyük başkan' diye inliyordu. 'ben...' diye söze giren kastelli elini kürsüye vurdu, kürsüdeki bardak yere düştü. 'cevher özden'im... ben banker kastelli.. başka bir şey söylemeye gerek duymuyorum, işte 25 milyon dolar, öyle sonradan geri almak filan yok, fenerbahçe'ye hibe ediyorum..."
atlantik sineması'nın balkonundan bir ses çınladı kongre salonunda "ulan sen kimsin be!.." kongrede bütün başlar bir anda balkona çevrildi. sesin sahibi ayağa kalktı herkes kendisini görsün diye. "ulan" dedi yeniden, "sen burada kimin parasıyla bize caka satıyorsun. yetimin, dulun parasını toplayıp, burada kime söz geçirmeye kalkıyorsun?"
--- alıntı ---
tabii fenerliler tarihi olguları çarpıtmayı sever. burada semih bayülgen'in tepkisi, kastelli'nin yasadaki boşluklardan dolayı edindiği serveti değildi. işin temelinde, kastelli'nin "bayülken gibi mikropları fenerbahçe'den temizleyeceğim." söylemi yatıyordu. sonuçta bayülgen kongrede etkin bir grubun lideriydi. kısacası bayülgen'in cevher özden'e olan çıkışı, tipik bir çıkar çatışmasıydı.
neyse efendim, sonra seçim tecelli etti, 400 küsur oya karşılık, 200 küsur oyda kalan 'banka dolandırıcısı' değil, hüseyin baybaşin tarafından ismet sezgin'in içişleri bakanı olduğu dönemde devlet kontrolünde uluslararası uyuşturucu ticareti yapmakla itham edilen işadamı kazandı.*
fenerbahçe cumhuriyeti, hem silahı hem extacy'si. yetmez ise hortumcusu, fenerbahçe cumhuriyeti.*