resim
Emre Mor
Takım:Eyüpspor
Mevki:Sağ Kanat
Yaş:27
Boy:1.69
Uyruk:Türkiye
  • 2202
    https://www.haberler.com/...-un-12529865-haberi/

    haberde anlatıldığına göre bir kadına mesaj atmış, o kadında attığı mesajı paylaşmış. benim anlamadığım bir insan kendine atılan mesajı, neden "ifşa" diyerek paylaşır ? insanlar iletişime geçmeden nasıl arkadaş olacak ? ilişkiye başlayacak ?

    emre'nin burada yaptığı bir hata yok, tek hatası yanlış kadınla iletişime geçmiş olmasıdır. basın veya taraftar bu duruma prim verdiği anda, bu ve benzeri çok fazla kadın ortaya çıkar.

    ayrıca bu tarz mevzuları olmasının bir sakıncası yok, futboluna etki etmediği sürece özel hayatında yaptıkları kendisini bağlar.
  • 2203
    cr7 millete "send me number" yazınca bir şey yok, emre bir kadına "bana snapchat'te mesaj at" yazınca ouvvv. yok öyle. özel hayatında milleti taciz etmediği sürece istediğini yapabilir. burada ifşa edilecek, tacizlik bir durum falan da yok zaten. ünlü olmaya çalışan bir adet "peynir türü" egosunu tatmin etmeye, takipçi kasmaya çalışıyor. olay bundan ibaret. bunun neyini ifşa ettin amk.

    emre'ye de tavsiyem, olum güzel kadınlara yaz bari la. bu ne allah günah yazmasın. sentetik bile değil.
  • 2205
    evli olmayan dolayısıyla birilerine yürümesinde sorun olmayan oyuncudur. ama birilerinin kendisine buna gerek olmadığını zaten bu ülkede parası varsa o dm den yürüdüğü kadınların peşinden koşacağını anlatması lazım. gerek yok bu hareketlere.
    içimizden biri arda turan ise esi evde hamileyken başkasının karısına yürümüştür ya da iddialar o şekildedir. bu nedenle tepki almıştır.
  • 2206
    ya birader neden şişme bebek tipli çirkin kızlara yazıyor diye kızıyorsunuz??
    bu çocuk brad pitt’in gençliği de biz mi göremiyoruz.
    170 boyunda kara kuru bir bebe. futbolcu olmasa ve galatasaray’da oynamasa da bu tip kızlara bayılıyor olurdu.

    vizyon para ile kazanılan bir şey değildir. ayrıca bu arkadaştan da bir cacık olmayacağı boş zamanlarında antrenman yapıp, kitap okumayıp elalemin 3. sınıf mankenine yürüyeceğinden dolayı belli.
  • 2208
    oğlum şunları bir dava falan et da. ilişkinin türü ve ya kişilerin karşılıklı talepleri umurunda değil. bir taraf gold digger diğer taraf ise para yedirmek isteyen biri olabilir. umurumda değil.

    ama bu prim kasma uğruna kişisel mesajların ifşalanması sinirimi iyice bozmaya başladı. arkadaş bu insanlar nasıl iletişim kuracaklar, yeter da. isteklerin uyuşmuyorsa bunu söylersin olur biter.

    emre'nin de böyle adını kullandırması hoşuma gitmiyor. yanlış anlaşılmak istemem. bu tarz denemeleri olmasın demiyorum. ama ucuzun teki çıkıp böyle "ifşa" yaptı mı yapıştıracaksın ağzına davayı olacak bitecek. sonucunda bir şey olmasına da gerek yok, korkusu yeter. sonra yeni dmlerde mesajlaşmaya devam.

    -naber
    -ıy sapık
  • 2209
    en az bir kac karsilasmamizda ilk 11 ile sahaya cikmaya baslasa artik iyi olacak oyuncumuz. bu kadar guzel bir kadroyu bu kadar verimsiz kullanmak beni sasirtiyor. sahada kanatlara top atildiginda dripling yetenegi olan tek oyuncumuz emre, ama sürekli yedeklerde. aynisi milli takim icin de gecerli.
    babel'in bir süre dinlendirilip emre mor'un sahaya cikmasi, hem takim hem babel hem de mor icin iyi olacaktir diye dusunuyorum. tabi antrenmanlarda gecerli bir performans veriyorsa.
  • 2218
    istediği kadına, istediği insana dm atmakta, fotoğraf atmakta bir yere davet etmekte özgür bir insan emre mor. diğer tüm futbolcular gibi, diğer tüm insanlar gibi. gece 3'te kulüp çıkışı alkollü mü yakalandı emre ? futbolcumuz diye esir mi aldık biz bu adamı ? attığı mesajlara da mı karışacağız ? florya manastır da bizim mi haberimiz yok ? bırakın ne yaparsa yapsın insanlar ya. başkaların hayatlarına burnunu sokmaktan,müdahale etmekten kendi hayatını yaşamıyor bu memlekette insanlar. eğer ki bu durumda bir çirkinlik varsa bunun sebebi emre değil, atılan mesajları yayınlayan o kadındır.
  • 2219
    ister yürür ister koşar. çocuk ne kimseye sapıklık yapmış, ne kimseye silah çekmiş, ne karısını aldatmış, ne birine şiddet uygulamış, ne alkollüyken arabasıyla kaza yapıp kaçmış, ne de karısını dövmüş. güzel kardeşim benim gençsin fişek gibisin hayatını yaşa. böyle kadınlar böyle adamları ifşalayınca kendini bir halt sanıyor ama bu adamları yüceltiyor. şener ile beraber azıcık usta abilerinizden taktik alın. bu arada tercihlerin kötü abicim brazzers ekolü seni çok etkilemiş. sevdiğim futbolcumuzdur. işini layıkıyla yapsın o bize yeter.
  • 2221
    anlamıyorum. muhtemelen hiç anlamayacağım.

    andrew niccol, 98’de “the truman show”u yazdığında, acaba gelecekte herkesin -tamam bazılarının- birer truman klonu olmak isteyeceğini düşünmüş müydü? üstelik günümüz ‘toraman’ları -biz ‘toraman’ı unisex (sözcüğü türkçe karşılayamadım) bir ifade olarak kabul edelim- bunu bilerek isteyerek yapıyorlar. o show’un içinde olmak istiyorlar. yaşamlarındaki en mahrem yanları bile ifşalamak ve paylaşmak için yarışıyorlar. bu başlangıçta ne yeyip ne içtiğin, nereye gidip ne yaptığını göstermekti, sonra acayip yerlere vardı.

    insanlar övülmek istiyorlar. insanlar ünlenmek istiyorlar. insanlar bilinmek istiyorlar. insanlar varlıklarını duyurmak istiyorlar. insanlar beğenilmek ve kafi değil beğenildiğini herkese bildirmek istiyorlar. sosyal çevresi bunun için kafi gelmiyor. gelmedi ve gelmeyecek. bunun için dijital, sanal veya yapay bir çevre icat ettik. gerçi şimdilerde hangisi gerçek hangisi yapay belirsizleşti.

    emre mor bilmez buraları. ama biz de memleket insanıyla daraltmayalım olayı. çünkü içi fesat olan her yerde var. ecnebi memleketlerde insanlar ifşalanmıyor mu?

    asla! kat’a! katiyen! mümkünatı yok! oralar moderin moderin takılıyor! aşmışlar bu konuları! hiçbir hatunda “benim kukum var!” tribi yok!

    “bak dan bilzariyan’a... adam yaşıyor ğuğagoyum. king boy yatağa diziyor cıbılları.”

    yersen.

    la kimler ifşalanmadı. cristiano ronaldo bile ifşalanmıştı zamanında. hey gidi.

    ne olmuş? bir zekerli kardeşimiz, münasip gördüğü bir yordamla, beğendiği bir kadına yürümüş.

    ee? kendine saygısı olan bir kadın, usturubunca ya teklifi kabul eder, ya da “başka kapıya!” çeker. kimseye olayı ifşa etmez.

    fakat biz yeşilçam’dan biliriz ki, “bizim kızı kimler kimler istedi... ne mühendisler ne doktorlar... ama vermedik” derler. mühendislik de para etmiyor artık bakarsan. derdimiz büyük! neyse. evrim geçirdik. artık veliyi cemaat, bir cümle akraba ve ebeveyn bunları dile getirmiyor da, bizzat iştiraki beden “beni kimler kimler beğeniyor da, ben şey etmiyorum!” tribine giriyor.

    “vermicem! vermicem!”

    “armudun başinayim, gız sana aşinayim!”

    potpori yapalım dedik ama olmadı sanırım.

    ah! femme fatale!

    biz 21. yüzyıl romantik şıpsevdi zekerli güruhunun -sanırım biz zekerliler diyebilirim- memlekette işi zor yemin ediyorum.

    aklında hiçbir art niyet yoktur. vallaha bak! yemin verdim. asansörde, metrobüs kuyruğunda, efendime söyleyeyim orada burada karşılaşmışsındır. ortamda böyle bir sessizlik. nezaketen ağzından kaçırmış bulunursun, “günaydın!” diye. veyahut allah yazdıysa bozsun “merhaba!” falan demiş bulunursun. bir de güler yüzle söylemez misin! tövbe, destur!

    sanki çok af edersiniz, oracıkta şey edeceğiz yani.

    kafa böyle geriye yukarı çekilir. gözler düşer. yukarıdan bakarlar. kukusu var ya! ulan ya. selam verip karakola başkol edilmek var icabında. en iyisi “selamın aleyküm bacım!” demek. gerçi o zaman da, yüz iğreti bir şekilde gerilip “ıyy kıro” yaftasını anında yiyorsunuz.

    genelledik. özele kayalım. ne kadınlar var. on numara. kalpleri yüzlerine vurmuş. güleç. cana yakın. adabı bilen. nezaketten anlayan. kadındır, o. gerçekten. işte emre mor’un çattığı ve çatmaaya devam ettiği kadınlar değil böyle. yukarıda anlattığım muameleyi çekenler yüzde doksan dokuz böyle kadınlar.

    farzımisal dolmuştasınız. ayakta yolcu var. haliyle. yer vermeye yelteniyorsunuz. “buyrun” dediniz. ama tersleniyorsunuz. neden? kız o aralar “feminist” takılıyor. hava yapıyor. etrafında da çevresi var. kıpkırmızı kalıyorsunuz öyle. yok ben oturmayacağım dese hadi yine iyi. ağzına geleni söylüyor. yer verdik lan sadece. afra tafra on numara. yemin veriyorsunuz.

    “bi’ daha yok baba. kimseye yer vermeyeceğim.”

    herkesin ağzına laf olmuşsunuz. ortamlarda anlatılıyorsunuz.

    sonra aradan biraz zaman geçiyor. yumuşamışsınız, olay unutulmuş falan. bu sefer hemen yanı başınızda, yer verin diye bekliyor. oflamalar, puflamalar. diz kapakları ovalamalar. göz devirlemeler. centilmenlik öldü mü ulan! lanet olsun! derhal ayağa fırlıyorsunuz. şöyle bir hallenince, hop tekrar oturuyorsunuz. kalıyor tabi öyle. şaşırıyor. ne olduğunu sorar bakışlar sezince, “külodumu düzeltiyordum, araya kaçmış da!” diye ekliyorsunuz.

    bir arkadaşımın hikayesi. yoksa.

    bu pek olaya uygun bir farzımisal olmadı biraz. insanların -bakın insanların- hafifmeşrepliği ve oynaklığı olayı.

    lan! hadi yapıyorsunuz. niye her yerde anlatıyorsunuz.

    suç bizde aslında. uçkur, bu.

    evvelinde ahrında bir film çekildi hatırlarsınız. lars von trier’in çok konuşulan filmi “nymphpmaniac”tan bahsediyorum. hani seks bağımlısı bir kadın anlatıyor bir adama başından geçenleri. neyse. sonunu hatırlayın şimdi. o aseksüel adam uçkuru bozuyordu. tıpkı “masumiyet”te haluk bilginer’in artık canına tak deyip “bana da vereceksin” dediği ve “vermicem ulan!” diye tez elden eline rednameyi aldığı gibi. aynı olay cereyan ediyordu.

    şimdi yanlış anlaşılmayalım. toparlayalım. kadının onayı esastır. orada sorun yok. benim anlatmaya çalıştığım bu uçkurun ne zaman, hangi koşulda, kime karşı oynaklaşacağı belli olmuyor. onu anlatmaya çalışıyorum. yani kadın çirkinmiş, yok efendim estetik yığınıymış, yaşlıymış, şuymuş buymuş falan geçiniz.

    emre mor, o yaşlarda. bir gün arkasına bakınca, ne ahlar çekecek kim bilir. “estetik” kavramı hakkında michalengelo veya raphael ya da aristo kadar kafa patlatmayalım. icabında “cüppeli’nin tedrisatından geçmişiz.

    at kafaya yav! fazla düşünme! o hesap.

    “yaz kanka. ne olacak yav!”

    arkadaş gazı. hormonsal güdümleme. icabında cesaretü’l emaret... (bu arada tamlamaları falan, şey olsun, kıyak okunsun diye uyduruyorum ha. tamamen atmasyonel partifisyon yani.)

    kısaca memleketçe estetik hakkındaki ilk intiba “cerrah” ve genel görüşümüz ise “renkler ve zevkler kişiye göre değişir” olduğu için emre mor da genel olarak yürüyor gibi duruyor. renkleri böyle, zevkleri şöyle.

    şimdi neden bahsediyordum. bir yerde kaçırdım olayı. dolmuşum yemin ediyorum.

    ha! ulan emre mor! şu ‘toraman’a da gerçekten yürünmez ama (:

    sonra biz asosyal oluyoruz.

    gerçi ben kahvedekilere asuman benimki demişim. başıma hiç böyle şeyler gelmiyor yani. başım platonik olarak bağlı. cesaret kırılması yaşıyoruz. örnekler canımızı sıkıyor.

    hadi eyvallah!
  • 2222
    özel hayatı bizi ilgilendirmez, ilgilendirmemeli. biz bu çocuğun sahada yaptıklarına yapacaklarına odaklanmamız lazım.

    bize ney lan kiminle gezmiş kiminle tozmuş, bize ney oğlum kime yürümüş kime aşık olmuş.

    emre mor'u eleştiren herkes görücü usulü evlendi, hiç bir kıza yazmadı ya da yazmaya yeltenmedi, bir sürü sevgilisi falan da olmadı herhalde. bu yüzden eleştirmek için kendisini uygun görüyor.

    sahada topunu oynadıktan sonra isterse 500 kızla çıksan hatta aynı anda hepsiyle çıksın beni ilgilendirmez.

    magazinciliği bırakın.
  • 2224
    acaba kendisinin bonservisini ffp dolayısı ile alamayacak olduğumuzdan dolayı parlatmak istemiyor muyuz? yanılmıyorsam emre'yi alabilmemiz için ara transfer döneminden onun bonservisi kadar artıda olmamız gerekli. çünkü öbür transfer döneminin başına yetişmiyor (ffp yılının son günü) opsiyonu.

    bu verimsiz kanat hücum oyuncularımıza rağmen, sonradan oyuna girip sürekli bir atraksiyon getirmesine rağmen hala ilk 11
    de hiç göremedik kendisini.

    belki de tekrar kiralayabilmek veya daha ucuza alabilmek için kendisini parlatmıyoruz. mümkün müdür acaba ne dersiniz?
App Store'dan indirin Google Play'den alın