kimse bu adamdan nefret etmiyor, önce bir sakin olun. kendini geliştirirse de gelip buraya, "ooo nasıl kapak taktı," demeyin hiç zira eleştirenlerin büyük kısmı zaten "yeterince çalışmıyor, kendini geliştirmiyor," diye eleştiriyor. ha, ben 'yetenekleri sınırlı' da diyorum. büyük yıldız olursa bana kapak takmış olur, ben de o kapağa eyvallah derim büyük bir mutlulukla. ama kendi yaşındakilerin nerelerde, ne seviyelerde olduklarını gördüğüm için pek umudum yok. emre çolak'ı büyük yıldız adayı zannedenlere tavsiyem, bundesliga ve premier lig maçlarına arada bir baksınlar. orada da genç oyuncular oynuyor da, seviyeleri neymiş bir görün bakalım.
öte taraftan, kuzey-güney meselesine gelirsek: bu kadar büyütülecek bir şey yok tabii ki. yani, emre'ye bunun üzerinden vurup durmanın anlamı yok. ancak elbette seviyesiz müziklerin, dizilerin, kitapların eleştirilmesi; bunlar yerine, kimilerini niyeyse rahatsız eden behzat ç.'nin, dostoyevski'nin, 1980 sonrası değil öncesi erkin baba'nın falan önerilmesi gayet doğaldır. ne yapak usta, emre'ye "aferin oğlum, kötü piyasa dizilerini, kitaplarını takip et hiç önemli değil," mi diyelim? arif erdem de keşke okusaydı, şu zamanlarda çıkıp televizyonda daha doğru dürüst cümleler kurardı.
zaten bütün mesele bu. arif erdem, okan buruk falan çok önemli isimler. bende arif erdem'in manchester united'a attığı golün tişörtü de var arkadaşlar, odamda posteri de var. ancak genç bir futbolcu bu kişileri kendilerine kahraman, idol yapmamalı. yoksa böyle boş yapımlarla kafa doldurur, iki cümle kurmaktan aciz kalırlar.
emre çolak da bu nedenle bir zahmet
metin oktay'ı,
metin kurt'u,
hasan şaş'ı örnek alsın kendine.
burada, kalitesizliği baştacı ederek elitizme çaktığını zanneden arkadaşlara da bir kelam edeyim: yapmayın. kaliteli, piyasanın kulu olmayan, içi dolu eserleri takip etmek elitizm olmadığı gibi, hayatının her alanını etkileyecek kadar mühimdir. insanı düşünmeye iter.
sevgiler.