https://twitter.com/.../1766417763952627753 evladımız gibi görürken önce italya'ya gitmesi ile şok yaşattı. 2001-2002 sezonundan itibaren yeni 10 numaramız olarak görüyorduk. eğer transfer olacaksa da o dönemin değeriyle 20-25 milyon euro arası değer biçiliyordu. yaklaşık 25 yıllık enflasyon farkıyla bugünkü karşılığı çok başka o rakamın. ancak beceriksiz süren döneminin de bu ayrılıkta payı oldu. bir türlü ödenmeyen maaşlar, terim'in cebinden ödeme yapması her gün duymaya alıştığımız şeylerdi. ödemelerdeki beceriksizlik yetmezmiş gibi avrupa'daki başarı sonrası kazanılan cumhuriyet altınlarını bozdurmaları yönünde oyuncuya akıl verirsen reaksiyonu olur. hatta o dönem süren ile konuşmaya gidip inter'den teklif olduğunu ilettiklerinde süren'in gülerek "gördünüz mü, inter'den teklif almışlar, gidin o halde" şeklinde dalgayla karışık bir cevap verdiğini dile getirmişti okan ve emre.
o dönem bizim açımızdan tam bir karanlık. kimin doğru, kimin yalan konuştuğunu bilmiyoruz. ancak unutulmayacak kadar derin yara bırakmıştı. kimin hatası fazlaydı, kim nerde yanlış yaptı muallak kaldı. aynısı hakan şükür ve terim'in ayrılığında da yaşandı.
ancak emre'nin genç yaşından ötürü aldığı tepki her zaman okan'dan çok daha az oldu. günün birinde döner dendi. okan sami yen'de ıslıklanırken, pankartlarla tepki görürken emre konusunda ılımlıydı camia.
ancak ülkeye dönüş sürecinde adnan polat ile görüşme yapıp dönmek istediğini söylediğinde adnan polat o rakamları veremeyeceklerini dile getiriyor. sonrasında emre de fenerbahçe'nin teklifini iletip polat'tan izin istiyor. adnan polat'ın da bu noktada o rakamlara çıkamayız derken o yaz meira, kewell, baros, de sanctis gibi isimleri getirdiği gerçeği var. yani feda sezonu gibi bir durumumuz yok. böyle bir hamleyi yememek adına biraz fedakarlık yapılabilirmiş.
düne kadar kendisine katil emre diye tezahürat yapıp ağlatan camiaya, üstelik ezeli rakibe katılımı ikinci şok etkisi olmuştu. fb forması üzerindeyken çekilen fotoğrafının sosyal medyaya yansıması ile buz kesmişti camia. sonrasında çocukken zaten fenerbahçeli olduğu söylemleri, malum camiaya yaranma çabaları ile geçti günler. ancak 2000-2001 sezonunda, kadıköy deplasmanında attığı gol sonrası rakip tribüne bacaklarını açıp kayarak sevinir miydi bir fenerbahçeli? bilemiyorum.
hatta italya'da forma giydiği dönemde de galatasaray taraftarı gibi verdiği demeçler malum. 2005-06 şampiyonluğunu kutladığına dair sözleri de unutulmadı.
sözün özü, çocukken fenerbahçeli olsa da 13 yaşında formasını giymeye başladığı, 16 yaşında a takıma alındığı kulübe karşı insan ne hisseder bilmiyorum. mesela galatasaray lisesi'ne farklı bir takım taraftarı olarak girip galatasaray taraftarı olarak ayrılan çok kişi olduğu söylenir. bu da ona benzer bir muamma.
ancak geldiği noktada, katil diye bağıranlar, şimdi de maçı satmadığı için küfür etti. bizim tepkimiz, evladın ihanetineydi. dünyanın her yerinde benzer reaksiyon olağan. figo'ya camp nou'da atılan kesik domuz başı gibi ekstrem örnekleri var. ancak karşı tarafın kendisine farklı dönemlerde gösterdiği reaksiyonun bir açıklaması yok.
günün sonunda camiasız kaldı. belki de türkiye'ye dönmeyi ertelemeliydim, bir veya iki yıl sonra dönüşümü galatasaray'a yapmalıydım diye pişmanlık duyuyor. insanlar o sevgiyle beslenir, buna ekmek gibi, su gibi ihtiyaç duyar. sözleşmelerdeki rakamlar önemlidir elbet; ancak hayatta daha önemli şeyler de var. e bak noldu şimdi? aldığın farkı seçil'e kaptırdın, gitti.