takvim yaprakları 28 temmuz 1977'yi gösterirken, bahia blanca'daki bir hastanenin koridorları bir bebeğin ağlama sesleriyle yankılanmıştı. her biri basketbolla içli dışlı olan ginobili ailesinin bireyleri manuel adını verdikleri bebeklerine sevgiyle bakarken, onun aşığı oldukları basketbolun tarihine geçeceğinden henüz habersizdi.
manuel, ilk adımlarını atarken etrafında en çok gördüğü şey uzunca bir çubuğun üstünde duran bir çember, bir de toptu. babası jorge'nin disiplinli bir basketbol koçu olması abileri leandro ve sebastian'ın da basketbola yönelme sebebi olmuş, küçük manu da bu ortamın içinde bu spora aşık biçimde büyümüştü. bu öyle bir aşktı ki, 41 yaşında hala basketbol oynarken gözlerinden okuyabileceğimiz, anlatımı zor bir his karmaşasıydı.
babası jorge'nin abilerine uyguladığı antrenmanlara, baskılara ve basketbolla ilgili aklınıza gelebilecek her şeye cevap veren manu, 1995 yılında andino sport club ismindeki bir takımla ilk profesyonel maçına çıkmıştı bile. henüz 18 yaşındaydı ama sahadakileri hızıyla yerle bir ediyor, içeriye korkusuzca giriyor, yere düşüyor, kalkıyor ve asla yılmıyordu. bu durum daha sonra, maradona sonrası futbolda bir dinginlik yaşayan arjantin sakinlerini kulaktan kulağa konuşturacaktı. 1996 yılında doğduğu şehir bahia blanca'nın estudiantes takımına takas olan ginobili, 1998 yılına kadar burada kalacaktı. dönem imkanları günümüzdeki kadar ulaşılabilir olmadığı için arjantin çapında geleceğin yıldızı olarak gösterilen manu, ününün amerika kıtasının yukarısına ve eski kıta avrupa'ya yayıldığından henüz haberi yoktu.
bir gün gelen telefon üzerine italya'ya giden ginobili ailesi, oğullarının avrupa'da nasıl yaşayacağı konusunda endişeli olsa da, o güne dek tek bir yanlış davranışta bulunmayan manu'ya güvenleri tamdı. abileri leandro ve sebastian ise, küçük kardeşlerinin kendilerinden daha iyi olduğunu artık kabullenmişti. yaptıkları 1'e 1 maçların neredeyse tümünü manu kazansa da, bu onlar için bir kıstas değildi.
viola reggio calabria'ya imza atan ginobili, italya 2. ligi'nde brent scott, brian oliver ve sydney johnson ile güçlerini birleştirmiş ve takımının 1. lig'e yükselmesinde önemli bir rol oynamıştı. 1999 yılında draft'e katılan ginobili, kendisini sessiz ve sakince izleyen spurs tarafından seçilirken henüz nba için hazır olmadığını düşündüğü için yönetim ve takımın başarılı genç koçu gregg popovich ile avrupa'da kalmak istediğine dair bir konuşmayı çoktan gerçekleştirmişti bile.
bavulunu toplayıp italya'ya geri dönen ginobili'yi karşılayanlar ise 1. lig'de tanıdığı, o dönemde avrupa basketbolunun süper gücü olan kinder bologna'ydı.
yaz boyunca salondan 1 saniye çıktığında dahi vicdanen rahatsız hisseden ginobili, meyvelerini sezon içinde toplayarak birden bologna'nın genç lideri haline gelmiş ve takımının 2 sezon içinde euroleague şampiyonluğuna uzanmasında büyük bir rol oynamıştı.
avrupa kariyerinin artık sonuna gelen ginobili, bologna'dan ayrılırken arkasında 1 euroleague şampiyonluğu, 1 euroleague finaller mvp'liği, 1 euroleague en iyi beşi, italya kupası mvp'liği, 2 italya ligi mvp'liği bırakıyordu.
abd'deki ilk sınavını indianapolis'te gerçekleştirilen dünya şampiyonası'nda veren gino, gösterdiği performansla arjantin milli takımını turnuvada gümüş madalyaya ulaştırmıştı. kupa seremonisinin ardından yapılan en iyi beş duyurusunda yanında bulunan nba yıldızları ise yao ming, dirk nowitzki ve peja stojakovic'ti.
ilk yılında sıkça sakatlanan ginobili, gregg popovich'in planlarında steve smith'in yedeği olarak yer almıştı. pop'un taktiksel planlamalarında büyük bir önemi olan ginobili, benchten enerji ve şut desteği getirecek olan oyuncu olarak görev yapmasının yanında maharetli savunmacı duruşuyla spurs'ün elini oldukça rahatlatıyordu. sezon sonu itibarıyla arjantin'de yılın sporcusuna verilen olimpia de oro isimli ödülü alan ginobili, vatandaşları tarafından çoktan 'basketbolun maradona'sı' diye çağırılmaya başlanmıştı.
şampiyonluğa uzanan spurs kadrosunda henüz yeni adam olan gino, euroleague'in ardından nba şampiyonluğuna da uzanmıştı. ancak bu kazanacağı başarıların henüz bir habercisi niteliğinde olan bir başlangıçtı.
yeni sezonun başlamasıyla birlikte yavaş yavaş vites artıran ginobili, babasını hatırlatan dikte edici duruşu ve antrenman programlarıyla birlikte popovich'e günden güne yakınlık duyuyordu. pop'un haricinde takım arkadaşı timmy ve tony ile özel bir bağı olan manu, basketbolu bir işten ziyade zevk aldığı günlük bir aktivite temposunda gerçekleştiriyordu.
spurs ile geçirdiği yüksek tempolu 2. sezonunun ardından avrupa'ya bu sefer olimpiyat oyunları için dönen ginobili, abd milli takımının şoka uğradığı oyunlarda arjantin'i kupaya götürüyor ve bir destan yazıyordu. futbolda 2002 dünya kupası'nda beklediğini bulamayan arjantinliler, bu başarının ardından sokaklara dökülmüş ve manudona lakabını verdikleri ginobili'ye taparcasına sevgi gösterisinde bulunmuşlardı. olimpia de oro'yu yine kazanan ginobili, bu sefer ödülü arjantin'in futboldaki yükselen yıldızı carlos tevez ile ödülünü paylaşmıştı.
2004-05 sezonuna daha da motive başlayan ginobili, kendini geliştiren tony ve önder tim ile birlikte rakiplerinin korkulu rüyası olurken, bir başka nba finalinde takımına bu sefer skor anlamında liderlik ediyordu. detroit pistons'ın geçilmez savunmasına karşı durdurulması en güç adam olan ginobili, skor anlamında büyük bir liderlik ortaya koysa da finallerin mvp'si ödülü önder tim duncan'ın olmuştu. bu konudan dolayı hiçbir zaman gocunmayan manu, spurs'ün kapısından adım attığı daha ilk günde birden çok biz ilkesini benimsemişti.
sakatlıklar kariyeri boyunca peşini bırakmayan ginobili, yine çeşitli problemlerle uğraştığı bir başka sezonun ardından 2006 yılının sonbaharına hızlıca bir giriş yapmıştı. bu sefer de cleveland'ı süpürerek şampiyon olan spurs'te liderin 3. adamı manu, 6. adam rolüne iyiden iyiye adapte olmuştu.
2010'lar itibarıyla duncan-parker-ginobili üçlüsünün son yıllarının geldiğini nba takip eden herkes fark etmiş olsa da bu üçlünün yüzündeki gülümseme ve birbirlerine gerek maç içinde gerek de saha dışında yaptığı şakalar insanlara sonu unutturuyordu. sonun er ya da geç geleceğini bilenler de, bu üçlünün mutlu hallerini zevkle izliyordu.
başarı kazanmak hem manu, hem de spurs için normalleşse de onların durmaya niyeti olmadığı aşikardı. celtics-lakers rekabetinin ardından başlayan heat ile sürtüşmeleri, artık yaşlı olan kurtların son dansını tarihin en iyisi tartışmalarında adı geçen lebron james ve yoldaşı dwyane wade ile edeceği zevk dolu yarışı beraberinde getiriyordu.
2013'te yapılan finallerle resmileşen bu sürtüşmenin ilk roundını heat, allen'ın efsanevi üçlüğüyle çevirse de ikinci roundı kazanan spurs olmuştu. ilk üç şampiyonluktan farklı olarak bu sefer arkaplanda duran üçlü, genç yetenek kawhi leonard'ın önderliğinde şampiyon oluyordu.
seremonide kawhi'ın sırtını sıvazlayan ginobili, leonard'ın bill russell ile buluştuğu ilk anda büyük bir gururla yanında büyüyen gence bakıyordu.
2010'ların başında hissedilen sonun artık yaklaştığı belli olduğunda ilk kaybı veren spurs, şampiyonluktan 2 yıl sonra duncan'a bir maille veda etmişti. parker'ın sakatlıklarla cebelleştiği 2 yılın ardından ona da hornets yolu gözükmüştü.
büyük üçlünün son neferi, son gelendi artık. en azından parker gittiğinde gregg popovich ve spurs öyle sanıyordu. belki ginobili de.
asla basketboldan kopmayı kendine yediremeyen ginobili, uzun süre düşündükten sonra basketbolu bırakmak istemese de, basketbolun kendisini yakın zamanda bırakacağına karar vererek, arkasındaki milyonlarca güzel anıyla bizlere veda etti.
via:
de markeseni izlemek büyük keyifti gino.
(bkz:
bir devrin sonu)