• 1
    özellikle amerikan sporlarında görülen, futbolda daha az rastlanan (nedenini açıklayacağım), türkiye'de yapılması durumunda "neden birken iki olamıyoruz" sorusunun cevabı olacak puanlama sistemi. normalde başlığın "efficiency rating" olması lazım ancak türkçe olmadığı için bu şekilde açtım. moderatörlerden ricam eğer mümkün ise o başlığa taşınmasıdır.

    gelelim efficiency rating'in (efr) ne olduğuna. oyun içinde yaptığınız işlerin değerlendirmesi neticesinde maç sonunda, takımınız için neler yaptığınızı, ne kadar efektif olduğunuzu, bir başka ifade ile takıma katma değerinizi gösteren sistem budur. temeli amerikan sporları olduğu için örneği de oradan verelim. iki basketçi; ikisi de 30 ar sayı atmışlar. ikisi de 4 üçlük, 8 iç sayı, 2 de serbest atıştan olmak üzere bu sayıya ulaşmış. görünürde "her ikisi de aynı işi yapmış" dense dahi, biri 7 üçlük, 10 iç sayı 2 serbest atış şutu kullanırken diğeri 10 üçlül 15 iç sayı 4 serbest atış kullanmış. işte istatistikleri aynı olan bu adamların (+) efficiency'si arasında ciddi bir fark var. yine top kaptırmalar da (-) olarak yazılacağından maç sonu +/- değeri ortaya çıkacak.

    zamanında burak yılmaz için yazmıştım; gol atıyor ve övülüyor ama +/- değeri inanılmaz düşük diye. neden? defansın uzaklaştırdığı topları alamadığı gibi rakibi de bozamadığındam o toplar geri dönüyor. takım pas oyununda hiç yok. müsait adama atmaktansa kendi gitmeye çalışıp kaybediyor vs. diye. bunun basit bir ispatı için melolu dönemde burak öncesi ve burak sonrası atan/yenen gol dağılımına bakılabilir.

    gelelim bu başlığı açma sebebime. selçuk deniyor; bazıları, koşuyor, pas yüzdesi falan diyor. selçuk playmaker olmasına rağmen bu bölgede en aranan özellik olan key pass sayısına bakalım. neredeyse 0. yana ve geriye pas atıyor çünkü. defansif olarak mücadele edememesi ve top çalma oranının az olması nedeniyle selçuk'un efficiency'si ciddi anlamda (-) değerde. aynı bölgede oynayan tolga da belki key pass atmıyor ama top kapma yüzdesi ve koşu mesafesi (ciddiye almam ben çok) selçuk'a nazaran (+) değerde olmakla birlikte, bence en ciddi farkı 1,5. ile 2,5. bölge arasında topu hızlı öne çıkarması. "lan üç bölge var oğlum buçuk ne?" diyenler için 1.5, esasen dmc (bizim yarı sahamızın orta bölümü), 2.5 ise amc (rakip yarı sahanın orta bölümü)'nin durması gereken yerdir.

    dolayısıyla rasyonel olarak tolga / selçuk mukayesesinde tercih tolga olmalıdır. ha sneijder diyenler olacaktır; amc benim gözüme "wild card" dır; o bölgedeki iyi oyuncunun şapkadan tavşan çıkarma yüzdesi daha fazla olduğundan ve işi tamamen key pass olduğundan pas yüzdesi ve koşudan ziyade key pass sayısı dikkate alınmalıdır.

    şu sistem yapılabilse, türk futbolunun baştan sona (-) değerde olduğu anlaşılacak ve akıllanılırsa bir ilerleme kaydedilecektir.

    edit: nedenini açıklayacağım dedikten sonra açıklamamışım. futbol diğerleri gibi net bilimsel bir spor değil, bilinmezi çok daha fazla. ne var ki maç sonu değerlendirmede sadece koşu ve pas mesafesine bakıyorsanız, sadece atak yönüne dikkat ediyorsanız bu da doğru değil. https://www.premierleague.com/.../players/goals?se=54 görülebileceği üzere oyuncuların her maç istatistiklerine yer veriliyor ve bu istatistikler rasyonel değerlemeye açık. "ikili mücadele kazanma" gibi saçma bir istatistik yok, zira bence attığın çalım da başarılı bir ikili mücadeledir. top çalman var mı, pas aran var mı bunlardır defansif artılar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın