a takım baş antrenörlüğünün bütün görev süresi boyunca olduğu gibi yine enteresan(!) şekilde veda edilen coach.
30 nisan 2022 galatasaray olağanüstü seçimli genel kuruluna yazı ile üç gün kalmış. mevcut yönetim kurulu idari açıdan ibra edilemediği için seçimde aday bile olamıyor. kadın basketbol'dan sorumlu yönetici zaten mevcut yönetimin üyesi, yardımcıları(!) da seçim yatırım olarak tepeden inme yanında getirdiği kişiler. yani bu yönetimin aslında takımla ilgili hiçbir tasarrufunun olmaması gerekiyor.
öte yandan hocanın 2021 yılı mayıs ayında imzaladığı sözleşme 1 yıllık olarak açıklansa da muhtemelen sezon sonuna kadar geçerli olacak şekildeydi. nesibe aydın serisinin kaybedilmesi sonrası aslında hoca boşa çıkmış durumdaydı. yani bir ihtimal olarak hoca gelecek sezon için ne olursa olsun devam etmek istemediğini bildirdiği için bugünkü veda paylaşımı yapılmış olabilir.
işin özüne ve problemin kronik olanına gelirsek...
ister hoca görevi bırakmış olsun, ister absürd bir şekilde seçime üç gün kala kovulmuş olsun. bunun birinci, ikinci, üçüncü hatta beşinci sebebinin ne sportif gidişatla ne de koçluk performansıyla ilgisi yoktur. bu 2018 yazında maljkovic'in başının yenmesi sonrası takıma çökmeye hazırlanan nevriye yılmaz-özge alev-ceren ateş üçlüsüne düzenlenen "karşı bir darbe" ile takımın başına geçişinde de böyleydi. 4 yıllık görev sürecinde yaşanan sayısız olayda, insanların ona karşı tutumlarında ve verilen/verilmeyen desteğin önemli kısmında da böyleydi. bugün enteresan sayılabilecek ve kamuoyunda çeşitli reaksiyonlar yaratan vedasında da böyle oldu...
şubeyi yönetecek güce sahip olanlar, açıktan yönettiğini ya da yönlendirdiğini iddia edenler, ya da beyhude de olsa attığı çığlığı en azından hedefine duyurabilecek durumda olanlar yıllardır bu hezeyanlar içinde boğulmakla meşgul. sportif gidişat, performans, idari yapı, transfer, sponsor gibi konularda çözmesi gereken milyon tane sorunu olan bir azınlık yıllardır sonu gelmeyen bir karanlığın içinde debelenmeye devam ediyor...
taraftar dediğin sportif performansa, hadi bilemedin karakter ya da duruş gibi konulara bakarak pozisyon alır. çok ekstrem bir durum varsa idari konular hakkında kabaca bir söz söyler.
biz yıllardır bazı vedaların arkasından taraftar refleksiyle kahrolurken insan olarak "iyi oldu be kurtardı kendini" diye acı acı gülümsemek zorunda kalıyoruz. efe güven ilk olmadı, son olup olmayacağını da bir şeylerin değişmesi değil öyle bir karaktere daha denk gelip gelmeyeceğimiz tayin edecek...
böyle bir şubenin ne düzgün bir kadrosu olur, ne düzgün bir yönetimi olur, ne düzgün bir yapısı olur, ne düzgün bir sponsoru olur, ne düzgün bir transferi olur, ne de düzgün bir taraftarı olur. bir gün şubenin başına üşüşmüş akbabalardan ve onların bizi içinde debelenmek zorunda bıraktığı bu pislikten arınırsa; şairin dediği gibi bir gün güneş bizim için de doğabilir...