• 1
    biz hiç "rakibiniz" olmadık.
    rakip saymadık…
    eskişehir’den 4 yemekten farkı olmadı hiç sizden yediğimiz 4’lerin.
    dostunuz hiç olmadık…
    zira, alınları yarılan teknik direktörler bizimdi.
    korner kullanamayan, kafasına gözüne telefonlar yağan futbolcular bizimdi.
    pusular kurulan, kafalarına lavabo parçaları atılan, iğrenç pisliklerinizle dolu poşetlere maruz kalan
    dizine kadar çamur içinde stada sokulan, emirlerinizle coplar yiyen taraftarlar bizimdi.
    maçlardan sonra kilometrelerce yol yürütülen,
    stadınızda aç susuz bırakılan,
    tahrikler edilip, çileden çıkarılan,
    8-9 yaşlarında, bizim kardeşlerimizdi
    üstündeki formaları dövülerek alınan...

    "şeref" tribününüzde küfürler edilen, tehdit edilen, bizim yöneticilerimizdi.
    kazanılan her başarısına gölge düşürülmek istenilen,
    her şampiyonluğun arkasında bir çamur bırakılmaya çalışılan,
    bizim "tesadüflerimizdi"…

    sizinkine oranla "gecekondu" diye tabir edilen, lakin; avrupa’nın en güzel
    ambiyansına sahip olan bizim stadımızdı.
    nasıl ve ne şekilde bile yapıldığını beyinlerinizin bir türlü kavrayamadığı, size göre
    "devletin yaptığı", bize göre ali sami yen gibi istanbul’un en değerli arazilerinden
    birinden vazgeçilerek yaptırılan aslantepe bizimdi.

    komplekslerinizle, sindirilememişliklerinizle, ezilmişliklerinizle koca bir 100 yıl…
    bir tarafta bütün tarihi, bütün övünç kaynağı sadece galatasaray galibiyetleri
    üzerine kurulmuş bir kulüp…
    eşi’nin dost’unun doğum tarihlerini aklında tutamazken,
    6 kasım’ı adı gibi ezberlemiş,
    ve hala her rüyaya dalışında terler içinde uyanıp, düşlerinde bile galatasaray galibiyeti
    gören bir kulüp ve onun seyiricisi…

    diğer tarafta, hala sorsanız 5-1’lik maçın tarihi dâhil, hiçbir fenerbahçe maçının tarihini
    hatırlamayan bir kulüp ve onun taraftarı…

    çünkü 3 maç kazanıp "prens" olarak anılmadı adımız…
    veya "cumhuriyet" kurmadık, cumhuriyet’imizin üzerine.
    unutmadık tarihimizi…
    sahip çıktık değerlerimize…
    kimi zaman onlar metin gibiydi.
    bizler karıncaezmez…
    milyon dolarlık takım diye övünmedik kendimizle.
    renklerimizle, tarihimizle, şanımız ve şerefimizle övündük.
    dünya starları getirmedik "çokyüzmilyona"
    dünya starları yarattık "üçbeşmilyona"...

    dövmedik sporcularımızı...
    taşlamadık takım otobüsümüzü...
    basmadık tesislerimizi...

    bizler;
    unutmadık hiç bize emek verenleri…
    unutmadık gidenlerimizi.
    ne metin’i, ne karıncaezmez’i, ne alpaslan dikmen’i…
    kral hakan şükür’ü…
    büyük kaptan bülent’i

    elma ile armut karışmasın birbirine...
    rakibimiz olabilmek için biraz daha çaba gösterin…
    "spor kulubü"yseniz starlar yaratın içinizden..
    belki ulaşırsınız o zaman şanlı tarihimize...

    komplekslerinizle, ezilmişliklerinizle nice 100.yıllara…
    dostluk mu?...
    güldürmeyin….
    ok? let’s go…

    ulaş bayam

    (bkz: ultraslan izmir genel koordinatörü)
  • 2
    ara sıra kendimi içinde bulduğum ruh hali. dün, 14 şubat 2010 manisaspor fenerbahçe maçı'nda alex'in kısa aralıklarla iki kez faule maruz kalmasının ardından "ulan sakatlayacaksınız adamı durduk yere, yavaş!" demiştim. sonra pozisyonun tekrarı esnasında alex'in kendini nasıl kolpa bir şekilde yere attığını gördüm...

    "ezeli rakip, ebedi dost" felsefesi için ideal bir taraftar olmayabilirim; ama çaba gösteriyorum gringo...
App Store'dan indirin Google Play'den alın