26
davula özenip stada trampetle giden, özene bezene pastelle boyadığı trampetine el koyulan ama ses çıkarmayan, "abilerimiz illaki hayırlı bir amaç için kullanacaklardır trampeti" diyen kişi.*
doksanlı yılların galatasaraylı çocuğu olmak
-
-
27galatasarayimizin uefa ve super kupa yolundaki baslangic tohumlarini ve hagi li popesculu (daha niceli) kadroyu sahsen gorup sevinciyle cosmus cocuktur.
-
28aslan doğup aslan ölmektir...
galatasaray ruhunu bütünüyle anlamaktır. -
29(bkz: master of puppets)
leeds,milan,arsenal,real madrid ve daha akla gelmeyen ama en az bunlar kadar değerli bir çok destanı görmüş olmak demektir...... -
30herhangi bir şampiyonlar ligi maçında, maçın favorisi olan takımın taraftarı olmaktır.
-
31
-
32türkiye ile italya arasında inanılmaz bir politik rekabet olduğu, italya bayraklarının yakıldığı o dönemde juventus galatasaray kapışmasına şahit olmaktır.
-
33- gazetelerin verdiği kuşe kağıda basılı takım posterlerini biriktirmek.*
- her sene lig başlarken yine gazetelerin verdiği fikstürü sezon boyunca kalemle doldurmak. *
- hepatu marka ürünlere sahip olmak.*
- euro 96'da sarı kırmızı üretilmiş özel montu hala saklamak.*
- şampiyonlar ligi ilk başladığında 900 lü servislerde galatasaray için özel olarak açılan ve tuşlarla oynanan boktan oyuna zamanında kol gibi fatura gelmesi, bir süre fatura ile ilgisi olduğunu inkar etmek, ortaya çıkınca da yenilen dayağın haddi hesabı olmaması... -
34doksanların başından sonuna doğru şöyle bir baktığımızda, 21:45'i beklerken yaşımız lineer, cimboma olan güvenimiz ise logaritmik olarak artardı.
-
35- hepatu ürünlerine sahip olmanın yanı sıra maç öncesi hepatu önünde buluşmak.
- pres yapan bir galatasaray seyretmek.
- hakan şükür ve bülent korkmaz'la demirbaş olmak.
- hamza hamzaoğlu'na her orta yapmaya çalışmasında sövmek.
- kasap erman'ın, okan'ın bacağı kırıldıktan sonra trabzonlu oyuncuya kart göstermeyişine bakakalmak.
- kaleciye geri pas kuralıyla beraber fener'i tsyd'de yenmek. not: götz atmıştı golü geri pas sonucunda.
- her kupaya abone olmak.
- sinirden çıkış tüneline kafa atan fenerlileri görüp keyfe gelmek.
- ali şen başkan diye zırlayanlarla dalga geçmek.
- televole'de hakan şükür esprileri izlemek.
- bizzat televole fenomeni.
- ilk defa milli takımın kazanmaya başlamasını görmek.
- fatih terim 4 senelik imzayı atınca "tamam işte 4 sene şampiyon olduk mu geçeriz feneri" demek.
- müjde müjde size kubilay'dan müjde size zarif sağlam esnek koyar rahat koyar müjdee
- haydi şimdi bütün eller havaya bastır cimbombomum koy manchester'a, arif hakan'la kubilay'ınla...
- hanginizin var böyle şanlı tarihi...
- "zonguldak ereğli'den galatasaray'a sevgiler"e benzer yeni açıktaki kırmızı üzerine sarı hayli uzunca pankart. nedense yok oldu sonradan...
- eski açıktaki siyah üzerine fosforlu sarı "ikizler" ve ultraslan pankartı.
- dardanelspor ikinci ligdeyken ali sami yen'de oynanan kupa maçı. dardanel ton'un hediye sandviçleri. 2-0 galibiyet.
- suat kaya'yı, erdal keser'i, uğur tütüneker'i ve nezihi'yi oynarken görmek.
- saftig'den nefret etmek.
- show tv reklamlı düz sarı forma, vakıf bank, bank ekspress ve marshall reklamlı formalar.
- ilk defa stat projesinin konuşulması, ilk defa tv projesinin konuşulması. (bkz: 1993)
edit: zonguldak ereğli değil. buldum kendisini. soma komur diyarindan galatasaray a sevgiler olacak.
edit 2: telegol televole olarak düzeltilmiştir. uadiablo'ya teşekkürler. -
36- bugünlerde ne fener ne kartal... diye söylenen tezahüratın "ne kartal ne fener" şeklinde söylenmesi.
- anti fenerbahçeliliğin ali şen dolayısıyla doğması.
- ilgili yılların ilk yarısında (90-95) sallayıp yıkamadığımız avrupalı takımları (bkz: 30 korner kullanıp 1-0 yenilmek) aynı yılların ikinci yarısında perişan etmek.
- bizimkiler dizisindeki beşiktaşlı çocuğun her sene kendisi teselli edişini izlemek.
- ardarda gelen şampiyonluklardan sonra "her sene şampiyon budur bak bak kudur" şeklinde caddemize açılan dev bayrak. (bkz: halaskargazi caddesi)
- maç sonlarında kutlama amacıyla daha henüz metro yokken taksime halaskargazi caddesinden tıkına tıkına yürümek.
- altay'ın fenere ters gelişini zevkle izkemek.
- hayrettin demirbaş'lı, dertli avrupa maçları.
- her dönemde takımın sorunlarına odaklanmaktan efsanelere konsantre olamamak. (bkz: hagi) şimdilerde ise (bkz: lincoln)
- hami mandıralı'nın, mehmet özdilek'in her sene fotospor ve fanatik tarafından bize getirilmesi. tabiiki gerçekleşmemesi. -
37babanın ekonomik kriz ile çökmüş olan yüzünü sadece cimbom'un maçlarında gülerken görmektir. bu yüzden cimbom'u ayrı bir sevmektir.
-
38(bkz: avrupai gol)
-
39abinin alt yapıda oynaması dolayısıyla haftanın 2 gününü florya da geçirmekti...kısaca özetlenmek istendiğinde mutlu, huzurlu, gururlu bir çocukluk dönemi geçirmek de denilebilir tabi.
-
40özellikle doksanlı yılların başındakiler için tanju çolak'ın fener'e transfer olduğuna en saf, en duygusal bünye ile yakalanmaktır.
içten içe "oldu mu şimdi lan" demeyen galatasaraylı var mıdır bilmiyorum. şimdi pek bir şey ifade etmese de, o zamanlar, o yaşta, yani bir kaç senelik küçük bir gs'li için tanju bir ilah gibiydi. "gol kralı" lakabı sanki tanju için çıkarılmış bir terim olarak algılanırdı, zira ilk onunla duymuştuk.
doksanlı yılların başındaki galatasaraylı çocuklar için nerdeyse tanju=galatasaray gibiydi. fener'e transferinin yarattığı travmayı yaşamadık dersek, işte bu delikanlılık olmaz! ha, transfer olmayıp gs'de kalsaydı ve yıllar sonra telegol'de serhat ulueren tarafından reklamlara yetişmek için sözü kesilen adam olarak karşıma çıktığında "lan ne salak çocukluk yaşamışım ben" demez miydim? derdim tabii lan! -
41sonraki günler okul olduğu için avrupa maçlarımızı seyredemeden aile zoruyla yatağa girmek, aile halkı yattıktan sonra da gizlice salona geçip sesi kapatarak heycan, tutku ve yakalanma korkusuyla maç seyretmektir.
-
42(bkz: hagi şakir sabunları)
(bkz: süleyman seba televizyonları)
gibi espriler yapan çocuk olmaktır.** -
43çoğu kişinin adını yeni 2000 lerde duyduğu arsene wenger'i monoca nun başındayken tanımaktır. hatta arsene wenger'in takımı monaco'yu eleyip şampiyon klüpler kupasında çeyrek final oynamaktır. topun peşinden prekazi prekazi diye koşmaktır, kaleye atılan her topu smoviç diye tutmaktır, 90'lı yıllarda galatasaray'lı çocuk olmak.
-
44http://img80.imageshack.us/...3/svbulent1213ez.jpg
hep bu formaya sahip olmayı düşlemektir. izmir'in altını üstüne getirip bir mağazada 1 tane large bedenini bulmaktır.(u: çok değil işte onbir sene öncesinde bile zordu bazı şeylere sahip olmak. şimdi gelinen noktaya bak. ) babanla kol kola onu almaya gittiğin gün satıldığını öğrenmek ve kahrolmaktır. -
45o zamanda bu zamanda ki gibi ve herzaman olacağı gibi takımınla gurur duymaktır, iddalara girip kazanmaktır. o iddialardan kazanılan formaları saklayıp her eline aldığında gülümseten anılara geri dönmektir. şampiyon olduğun da balkonu sarı kırmızı balonlarla süsleyip nöbet beklemektir dış saldıralara karşı * çocuktuk herşey güzeldi cimbomla daha güzeldi.
-
46fener fener dünyayı yener cimboma gelince fıs diye söner diye bağıra bağıra ilk okul sıralarını aşındırmaktır.
-
47baban galatasaray'ın maçlarını izlerken televizyonun hemen dibine bağdaş kurup ekrana kilitlenmektir. ''gözlerin bozulur kızım, biraz daha uzaktan izle'' uyarılarına rağmen, uzaklaşır gibi yapıp yine ekranın dibinde bitmektir. bütün futbol kurallarından bihaber, maçı anlatan spikeri pür dikkat dinlemektir. spiker ''taç galatasaray'ın'' dediğinde bunu bir kral tacı misali ''şampiyonluk tacı'' sanarak sevinçle havaya fırlamaktır. birkaç dakika sonra taç rakip takımın olunca kafası karışıp, ''hani bizim olmuştu taç?'' şeklinde hüzünlenmektir. devamında taç yine galatasaray'a verilirse tekrar tekrar aynı şekilde sevinmektir.
son derece çocukça bir şeyden söz ediyorum evet, bir maçta defalarca şampiyonluk heyecanını hissetmektir çocuk bir taraftar olmak... -
48asr-ı saadeti yaşamış olmaktır.
-
49anaokulu, ilkokul ve ortaokul da en kıskanılan çocuk olmak demek.
-
50şanslı doğmuş olmak demektir.başka bir şey değil.
