1978
an itibariyle, saçıyla başıyla, tüm karizmasıyla istanbul'da...
tüm taraftarımıza hayırlı olsun.
1979
gözlük mözlük tam şekil abim benim ya. futbolcu değil artist adeta bir aktör canını yediğim. peygamber gibi durdu orada. didye drogba, ben de öyle.
1980
adam bildiğin geldi ya la.
1981
bugüne kadar hep biz düşündük. artık onlar düşünsün. hoş geldin didier drogba !
1982
atatürk havaalanından çok galatasaray taraftarının kalbinin tam ortasına inmiştir. hayırlı olsun.
1984
hayatimda ilk kez bir transfer sonrasi gozlerim doldu..
gozlerimi gulerek yasartan sey... lugat yetersiz, tanimlanamiyor
:..)
1985
kendisi hakkında çıkan söylentiler yeni filizlenmeye başladığında bir entry yazmıştım sağolsun o entry en ofsayt entry'lerim de durur hala, velev ki ibret olsun diye silmedim, alacağı para ve uzun zamanlı sözleşme imzalanması düşünülerek yazılmış bir "gelmesin" içerikli entry idi. neyse efenim sonunda gelmiştir bizleri mutlu mesut etmiştir bende bu yolla kendisinden özür diliyorum, hoş geldin aslan drogba.
1986
karsilandigi ilk tezahurat drogba fenerin anasini ... olmustur. tezahuratin tercumesinden sonra yasanan gulusme paha bicilemez.. aslanim sabret az kaldi..
1987
taraftarların gözlerini doldurduğu oyuncumuz. sen floryaya bi gel sevgiyi gör ağlamaktan gözlerin şişecek bro.
1989
allah'ım sen bize bu günleri de gösterdin ya şükürler olsun sana.
tanım: galatasaraylı efsane futbolcu.
1995
galatasaray'ımızın sözleşmeli oyuncusu. parçalı fil, tank.
açıkcası drogba transferini normal karşılamıştım ve hiç heyecanlanmamıştım. mamafih imparator fatih terim ile karşılaştığında, sarılmaları beni etkiledi. o andan itibaren içimde bir heyecan belirdi ve dakikalarca yüzümde tebessüm vardı. özellikle fatih terim'in mutlu olması benim için bayram niteliğindedir. drogba'nın mütevaziliği ve samimi cevaplar vermesi zannımca "evet, galatasaray'a yakışacak bir oyuncu" hissiyatını uyandırdı.
hoşgeldin aslan. beraber zaferlere doğru yol alacağız.
1996
kendisi dünya starıdır, harikadır, muhteşemdir, çok beklenendir falan filan. tamam.
ama bunların dışında, benim anladığım kadarıyla -ki sneijder için de bu düşüncem mevcut- kendisi mutlu olmanın gerekliliğine inanan, rahat ettiği, mutlu olduğu yerde, kendisini mutlu hissettiren insanlar için canını verebilecek bir karaktere sahip. böyle insanlar vardır. ne kadar ünlü olursa olsun, sıcaktır, mütevazidir. ama soğuttuğunuz zaman kolay ısındıramazsınız böyle insanları. zor insanlardır bu bakımdan. ama küçük bir jest görüverir, o zaman der ki ben elimden geleni yapacağım. isteyerek yapması gerekir yani her şeyi.
galatasaray taraftarı sıcaktır, sevecendir genellikle. futbolcusunu ıslıklayan kesimini, ultraslan'ı, skor taraftarlarını falan bir kenara koyuyorum tabii ki. özellikle başarılı futbolcuyu mutlu etmesini bilir galatasaray taraftarı.
ama aklımdan şöyle bir şey geçiyor. sadece drogba'ya, ya da sneijder'e değil. tüm takıma, tüm takımı mutlu edecek küçük mektuplar yazsak, ve bir şekilde ulaştırsak onlara. farkında olsalar bizim onları ne kadar sevdiğimizin. hem bu adamları, hem de tüm takımı kazanmak adına çok yerinde bir hamle olabilir. ne kadar doğru, yapılabilir mi bilmiyorum. ama böyle bir şey yapılsın isterdim.
1999
galiba kaşıbeyaz'da yemekte.
ulan hasta olmasam kalkıp gideceğim. dua et hastayım drogba. yoksa tek parça çıkamazdın oradan.
2000
umarım 40 yaşına kadar kalır bizde. ryan giggs 40'ına merdiven dayadı hala üst düzey top oynuyor. david beckham 37 yaşında psg'ye transfer oluyor. şimdi düşünüyorum da hagi ile hakan şükür en az 2 sene daha oynarlarmış.