• 1
    atletizmde, futbolda, masa tenisinde, güreşte gördüğümüz bir olaydır. diğer branşlarda da var mı bilmiyorum. 2008 pekin olimpiyatlarında bazı branşlarda devşirme sporcularla yarıştık. bu kimine göre iyi kimine göre kötü bir durum. türkiye en çok genç nüfusa sahip ülkelerden birisidir. eğer sen bu genç nüfusu değerlendiremiyorsan ayıptır, yazıktır, günahtır. dışarıdan sporcuyu türkleştirerek başarı sağlamakla, kendi öz vatan evladının başarı arasında dağlar kadar fark vardır bana göre. benim kanıma dokunan maksimum 10 milyonluk bir ülkeden çoğu branşta sporcu yetişmektedir. biz, ata sporumuz olan güreşte bile devşirme sporcuyla mücadele ediyoruz. aferin devam edelim böyle.
  • 17
    2016 rio olimpiyatları sebebiyle yine aklıma düşen saçmalık. öncelikle şunu söyleyeyim, yazdıklarımdan ötürü bir kısım yazar beni ırkçılıkla ve kafatasçılıkla suçlayacak ama umrumda değil. yazının ana fikri yabancı düşmanlığı değil, türk sporunun çaresizliği ve türk spor teşkilatı bu yöntemde ısrar ettiği sürece her uluslararası organizasyon öncesi aynı şeyleri savunmaya devam edeceğim.

    şimdi efendim rio olimpiyatlarına rekor sayıda -103- sporcu ile katılıyoruz. bunların 31’i atletizm branşında yarışacak. şimdi sıkı durun: bu 31 atletin 16’sı yani %50’den fazlası devşirme. hadi isimlerini de yazalım: sultan haydar, meryem erdoğan, kaan kigen özbilen, ali kaya, yasemin can, tarık langat akdağ, ramil guliyev, jak ali harvey, ilham tanui özbilen, yasmani copello escobar, karin melis mey, aras kaya, meryem akdağ, emre zafer barnes, polat kemboi arıkan, şeref osmanoğlu.

    yıllardır uygulanan yöntem belli: kenyalı ve etiyopyalı orta ve uzun mesafe koşucularını türk vatandaşlığına geçir ve ülke adına yarıştır. gerçi bu sefer bir değişiklik yapıp ukraynadan 3 adım atlamacı şeref osmanoğlu’nu da devşirmişiz, hakkını yemeyeyim. allah aşkına, haritada türkiye’nin yerini bile gösteremeyecek bu adamlar madalya kazansa ne olur kazanmasa ne olur. tek amaç istiklal marşını okutmak mıdır yani? bu atletler madalya kazandığında türk atletizmini başarılı mı sayacağız? herhangi bir branşta sporcu yetiştiremiyorsan o branşta olimpiyata katılma arkadaşım, ne zorun var?

    saçmalıklar bununla sınırlı değil: masa tenisi ekibimiz melek hu ve ahmet li adında iki çinliden oluşuyor.
    kanoda türkiye adına sadece letonyalı lasma liepa yarışıyor.
    başarılarımızla hatırladığımız halterde 4 sporcuyla yarışıyoruz. kafiledeki tek erkek haltercimiz türkmen daniyar ismayilov .
    4 kişilik yüzme takımından 2 tanesi devşirme: ukraynalı viktorya zeynep güneş ile bulgar ekaterina avramova.
    judoda 4 sporcumuzdan biri kayra almira sayit de yabancı.

    şimdi diyeceksiniz ki “eee ne var, bir çok ülke devşirme sporcu yarıştırıyor” evet doğru ama kimse bizim özellikle atletizmde yaptığımız rezilliği denemiyor. 31 kişilik milli atletizm kafilesinin 16'sının yabancı olması nasıl bir rezalettir yahu, böyle bir skandal olabilir mi? uzun yıllardır devşirdin de devşirdin, sonuç? yukarıda saydığım sporcuların almış olduğu tek tük madalyalar dışında ülkemize madalyalar mı yağdı, atletizmde çağ mı atladık? veya bunlar örnek oldu da alttan sağlam türk atletler mı yetişti? nerden baksan elinde kalıyor. umarım her branşta nal toplarız da gsgm ve tmok şapkasını önüne koyup bir düşünmeye başlar artık.
  • 21
    yabancı sınırı eskisi gibi 4-5 olsa fenerbahçe'nin kullanacağı dolambaçlı yöntem. voleybolda vargas baskette wilbekin ile halen devam ediyorlar. 2000'ler futbolunda aurelio, wederson'la hep sahada bir kaliteli oyuncu fazladan oynuyorlardı. nobre ile kulüp anlaşmazlığa düşmese onda da bu avantajı kullanırlardı. ekmeğini yemek küçük şikeciye kaldi. ben daha galatasaray'ın böyle bir avantaj kullandığını hatırlamıyorum. 80'lerin tamamını veya 90'ların sonunu benden daha net hatırlayan abiler varsa düzeltebilirler beni. bu devşirilecek futbolcular neden hep kadıköy kısmından bulunurlar. tuhaf!
App Store'dan indirin Google Play'den alın