1982-83 sezonunda bitmeyen maç sonucu fulham'ın premier lige çıkmasını önleyen ekip...
nasıl mı? işte hikayesi burada:
15 gün evvel oynanan ve olaylar sebebiyle yarıda kalan fenerbahçe-beşiktaş, türkiye kupası maçının türkiye futbol federasyonu tarafından kaldığı yerden oynatılmasına karar verilince siyah-beyazlı yönetim bu karara itiraz edip, maça çıkmayacaklarını ilan etmişlerdi spor kamuoyuna. "olurdu olmazdı, çıkardı çıkmazdı" derken bu gece saat sekiz buçukta fenerbahçeliler stada gelirken, rakipleri ümraniyedeki tesislerinde idman yapıyordu. hal böyle olunca maçın hakemi mete kalkavan, ilk maçta yaptığı gibi bir kez daha maçın tatil edilmesi yönünde düdüğünü çaldı... federasyondaki yetkililer şimdi fenerbahçe'yı galip ilan edecekler ama futbol arşivlerine bitmeyen karşılaşma olarak geçecek fenerbahçe-beşiktaş yarı final rövanş mücadelesi.
biz bu gece istanbul derbisinin oynanmamasıyla meşgulken, the guardian'da yayınlanan bir makale "günün anlam ve önemine" pek de yakıştı. hikaye fulham'ın 1982-83 sezonuna harika bir başlangıç yapıp, bitmeyen bir maçla sezonu noktalamasını anlatıyor. londra'nın siyah-beyazlı ekibi malcolm macdonald yönetiminde bir önceki sezonda ingiltere ikinci ligine çıktıktan sonra, birinci lige başka deyişle premier lige çıkmayı amaç edinmişti. kalesinde gerry payton, savunmada tony gale, roger brown, jeff hopkins, orta sahada "adamım" ray houghton, robert wilson, ray lewington ve golcüleri gordon davies ile dean coney ile bu hedef hiç de zor değildi. beklenildiği gibi de başladılar lige, bolton, newcastle, middlesbrough, grimsy gibi takımları "dörtleyerek" beklentileri boşa çıkartmadılar. ligin ilk yarısını sona ererken, herkes fulham'ın şampiyon olacağını rahatlıkla söylüyordu. neden demesinler ki, fulham sezonun ikinci yarısında kendi evi olan craven cottage'da grimsy'i tekrar dört sıfırla geçince, bir maçları da eksik olmasına rağmen üst lige çıkacak ilk üç sıra için en yakın takipçileri leicester'a 7 puan fark yapmışlardı, az mı? 15 sene sonra artık herkes fulham'ı premier ligte görmeyi bekliyordu...
ama ne olduysa sezonun son beş haftasında oldu. fulham'ın kadrosunun tecrübesiz ve geniş olmaması nedeniyle, son haftalarda bazı kritik oyunculardan yoksun çıktıkları maçlarda skor gelmeyince panik yapmaya başladılar ve leicester, sheffield wednesday ile qpr'a peşi sıra kaybettikten sonra ilk defa premier lig potasından uzaklaşıp, dördüncü sıraya indiler. carlisle galibiyeti siyah-beyazlıları biraz neşelendirse de, artık üstlerinde leicester vardı ve onlar da küme düşme tehlikesi yaşayan burnley'i yenmeleri halinde üçüncülüğü yani premier ligi garantileyeceklerdi.
ama futbolun tanrıları fulham'dan yanaydı, leicester zayıf rakibi karşısında pozisyon üstüne pozisyon kaçırıyor, meşin yuvarlağı bir türlü kale direkleri arasından geçiremeyince maç 0-0 bitiyor ve ipler tekrar fulham'ın eline geçiyordu: kazan ve premier lige çık... londralılar sezon başı koydukları hedef için kazanmak istiyordu da derby'li "koçlar" da küme düşmemek için "ölüm kalım savaşı veriyordu"... hayati finalin golsüz biten ilk yarısından sonra, ceza sahasına yapılan ortada kafayla indirilen topa bobby davision öyle bir vole çaktı ki, takımının kümede kalma ümitlerini yeşertirken, fulham'ın hayallerini çime gömüyordu. lakin ne olduysa o golden sonra oldu. ev sahibi taraftarlar yavaş yavaş tribünü terk edip, saha kenarına gelmeye başladılar, hatta bazıları oyun alanı içine bile giriyordu ama hakem ısrarla maçı oynatıyordu. son 10 dakika tam bir kaos hakimdi mücadelede, bazı taraftarlar kurtarış yapan kalecilerinin sırtını sıvazlamak için sahaya giriyor, bazıları taç çizgisi kenarında mücadele eden fulhamlı wilson'a tekme atıyordu. "içimden geçen benim de o taraftara bir tane çakmamdı ama bunun yaparsam tamamen bir karmaşaya sebep olacağı için dişimi sıktım" diyordu fulhamlı oyuncu daha sonra verdiği röportajda. federasyon görevlileri her ne kadar taraftarı trübüne davet eden anons yapsa da, taraftarın sahayı boşaltmaya niyeti yoktu. ve maçın 89. dakikasında hakem ray chadwick düdüğünü çaldığında, patlamaya hazır derby taraftarı maçın bittiği düşüncesiyle sahaya dalar, kimisi kendi oyuncularını kucaklarken, kimisi rakibi yumruklar. misafir takım oyuncuları canlarını zor kurtarmış, kendilerini soyunma odasına kilitlemişlerdi. tabii, kargaşa orada bitmez, maçın hakemi iki takıma da daha oynayacakları 78 saniye olduğunu, son düdüğü çalmadığını ve duydukları düdük sesinin ofsaytı belirttiğini açıklayıp, sahaya davet etse de, maçın tekrar başlaması için çok az ümit vardır: fulhamlılar içeri kaçarken hırpalanmamış ve sağlam sadece 10 oyuncuları kalmıştı. hadi onlar oynasa da, taraftar nasıl sahayı boşaltacaktı. bir müddet beklemenin ardından hakem maçı bitirdiğini açıklar iki tarafa da...
"futbol oyun kuralları maçın 90 dakika oynanmasını emrediyor" diye ne kadar yırtınsa ve maçın tekrar oynatılması gerektiğini belirtse de fulham menajeri macdonald, karşısında birlik olmuş leicester menajeri gordon milne ve derby başkanı mike watterson'ı bulmuştu. fulham yönetimi hemen ertesi gün maçın tekrarı için lig komitesine başvursa da, "maçın tekrar edilmesi başta leicester'a olmak üzere diğer takımlara haksızlık yaratacağı" cevabını hayal kırıklığı içinde alır. menajer macdonald bu karara da itiraz edeceklerini ve oyuncularını tatile yollamadığını belirtse de verdiği röportajda, onların 38 sayfalık dilekçesi kararın değişmesine yeterli olmaz. olayı mahkemeye de götürmeye karar verir londralılar ama oradan da arzuladıkları karar çıkmayınca, mağlubiyeti kabul etmek zorunda kalırlar...
fulham yenildi, leicester queens park rangers ve wolverhamtop wanderers'ın ardından üçüncü olarak premier lige yükseldi ama futbol tarihinin tozlu raflarında 78 saniye oynanmış maç olarak yer etti derby-fulham karşılaşması...
https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...05/bitmeyen-mac.html