104
gelmiş geçmiş en iyi menajerlik oyunu. en azından benim için öyledir. çocukken üst komşumuzda cdsini bulmamla tanışmıştık. üzerinde top olan mavi bir kapaktı diye hatırlıyorum. tabii topu görünce hemen abimden yüklemesini istemiş heyecanla beklemiştim.
oyun yükledikten sonra açtığınimda karşıma sadece ingilizce yazıların çıktığını hatırlıyorum. hemen elime bir sözlük kapıp tek tek araştırmaya başlamıştım. kariyerime galatasarayla başladığımda ilk maçı açtığımda hayal kırıklığı yaşamıştım. oyuncuları ben oynatmıyordum ve sahadaki yuvarlaklarla birlikte top bir oraya bir buraya gidiyordu. hemen abimden oynayamadığım için yardım istedim ama o oyun öyle dedi. işte orda normalde oyunu bırakıp gidecekken takımın gol attığını gördüm, kimin attığını bile anlamamıştım.
o günden sonra haftalar aylar geçti ve ben sözlükten baka baka derken artık oyundaki yazıları anlıyordum. zaten bugün ingilizce öğrendiysem başlangıç noktası bu oyundur. o kadar çok keyifle araştırıyordum ki o azimle öğrenemeyeceğiniz dil yok.
deftere takımımın dizilişini çizer gelecek transfer döneminde almak istediğim oyuncuları not ederdim. geceleri babam zorla bilgisayarın başından kovardı ve o sayede biraz uyumuş olurdum. gel zaman git zaman büyüdüm ve cm oynamayalı yıllar olmuştu.
şimdi yayladaki evime geldim ve internet sadece telefonda var. zaten etraf aşırı sessiz ve kimseler yok. işte tam da böyle bir akşamda yıllar sonra tekrar bilgisayarıma kurdum cmyi ve uykusuzluktan bayılana kadar oynayacağım.
oyunu ilk açtığımda gelen his yüzünden telefonu elime kaptım ve bu başlığa koştum. sanki yıllardır görmediğim bir dostuma kavuşmuş gibiyim. hatıralar gözümün önünden geçip giderken farkettim ki çocukken değil oynadığımız oyun, içtiğimiz su bile daha güzeldi. şimdi yıllar sonra aynı yerde dostumla buluştuk. zaman onu hiç değiştirmemiş, benden çok şey götürmüş. eski günlerin hatrına bir maç daha.
edit : yazım ve anlatım hataları
oyun yükledikten sonra açtığınimda karşıma sadece ingilizce yazıların çıktığını hatırlıyorum. hemen elime bir sözlük kapıp tek tek araştırmaya başlamıştım. kariyerime galatasarayla başladığımda ilk maçı açtığımda hayal kırıklığı yaşamıştım. oyuncuları ben oynatmıyordum ve sahadaki yuvarlaklarla birlikte top bir oraya bir buraya gidiyordu. hemen abimden oynayamadığım için yardım istedim ama o oyun öyle dedi. işte orda normalde oyunu bırakıp gidecekken takımın gol attığını gördüm, kimin attığını bile anlamamıştım.
o günden sonra haftalar aylar geçti ve ben sözlükten baka baka derken artık oyundaki yazıları anlıyordum. zaten bugün ingilizce öğrendiysem başlangıç noktası bu oyundur. o kadar çok keyifle araştırıyordum ki o azimle öğrenemeyeceğiniz dil yok.
deftere takımımın dizilişini çizer gelecek transfer döneminde almak istediğim oyuncuları not ederdim. geceleri babam zorla bilgisayarın başından kovardı ve o sayede biraz uyumuş olurdum. gel zaman git zaman büyüdüm ve cm oynamayalı yıllar olmuştu.
şimdi yayladaki evime geldim ve internet sadece telefonda var. zaten etraf aşırı sessiz ve kimseler yok. işte tam da böyle bir akşamda yıllar sonra tekrar bilgisayarıma kurdum cmyi ve uykusuzluktan bayılana kadar oynayacağım.
oyunu ilk açtığımda gelen his yüzünden telefonu elime kaptım ve bu başlığa koştum. sanki yıllardır görmediğim bir dostuma kavuşmuş gibiyim. hatıralar gözümün önünden geçip giderken farkettim ki çocukken değil oynadığımız oyun, içtiğimiz su bile daha güzeldi. şimdi yıllar sonra aynı yerde dostumla buluştuk. zaman onu hiç değiştirmemiş, benden çok şey götürmüş. eski günlerin hatrına bir maç daha.
edit : yazım ve anlatım hataları