resim
Xhevat Prekazi
Görev:Yardımcı Antrenör
Takım:Sırbistan U21
Yaş:67
Uyruk:Sırbistan
  • 576
    sneijder, drogba, podolski vs bir çok dünya yıldızından çok çok büyük bir galatasaray efsanesidir. milli takımın ingiltereden 8 yediği, kulüp takımlarımızın polonya, çekoslovakya gibi ülkelerin takımıyla berabere kaldığında zafer olarak anlatıldığı bir dönemde şampiyon kulüpler kupasında yarı final oynayan takımın en önemli oyuncularından biridir, o takımı ileri iten en önemli etkendi belki de. yabancı futbolcular ile ilgili görüşü bu gerçeği bırak değiştirmeyi hafifçe silkeleyemez bile.
  • 578
    söylediklerinden bağımsız olarak, kendisi galatasaray efsanesidir. bunu hiçbir gerçek değiştiremez. fakat yabancı kuralı hakkında yaptığı açıklama kafasının hala 70-80'li yıllarda kaldığını gösteriyor. futbol artık değişti. basit bir oyundan, akıl oyunlarının ve stratejilerin yönettiği bir savaş sahasına dönüştü.

    eski yugoslav ülkelerinden, günümüzde sadece hırvatistan'ın başarılı olmasının sebebi, prekazi'nin yabancı kuralı ile ilgili bakış açısının bütün bölgeye tezahür etmesi. bu arada siyasi olacak ama tito'su da sandığı kadar masum değil ama siyasi mesele olduğu için oralara girmeyelim.

    bu arada her fırsatta galatasaraylılığını vurgulayan birinin, fenerbahçe'den teknik direktörlük teklifi gelmesi halinde giderim demesi, şahsen beni çok üzdü. babam kendisini çok sever, dün sırf üzülmesin diye bu konuyu es geçerek bahsettim röportajından.
  • 579
    şu an yatakta uzanırken; bir taraftan telefonla uğraşıyor, bir taraftan da göz ucuyla gs tv'yi izliyorum... nebil öztürk ile efsane aslanlar programı oynuyor kanalda. programın konuğu ise cevad prekazi... az önce cevad prekazi'nin bir sözü dikkatimi çekti; " ben ölürsem tabutumu sarı-kırmızı galatasaray bayrağı sararak gömsünler. " dedi. bu arada yabancı futbolculara göre gayet iyi türkçe de konuştuğunu söyleyebilirim. ama anlamadığım; aga sen tabutuna galatasaray bayrağı sardıracak derecede fanatiksin, yine de dün ekşi sözlükte fenerbahçe'ye hoca olabilirim diyorsun... o an gaza mı geldin ne yaptın aga, bak sonra aklına gelir, hatırlarsın, vicdan azabından uyuyamazsın benden söylemesi*..

    programın sonunda da; " galatasaray türkiye'nin aynasıdır. " dedi. bak suyun karşı tarafında, bunların başkanları vizyon reis diye biri var; oraya gidenlere en büyük camia fenerbahçe dedirtiyor, zorla forma öptürüyor... benden söylemesi... cevat abi; yüzündeki samimiyetten anladım, sen de en az benim kadar galatasaray'lısın. ben bunu anladım. oralar sana yaramaz, daha kimseye de yaradığını görmedim. yani ben şaka yaptığını düşünüyorum... öyle bir teklif gelmez de, diyelim ki antrenörlük vs. geldi diyelim; kabul etmeyeceğinden adım gibi eminim zaten(u: :()...
  • 580
    solak olduğumdan dolayı küçük yaşlarda galatasaraylı büyüklerce prekazi diye çağrılmaktan gurur duyardım. ilk formamda senin numaran vardı. hayranı olduğum ilk futbolcuydun. 4 yaşında atatürk havaalanında seninle tanıştığım günü hala unutmam. ama o lafı ederek benim gönlümdeki en büyük galatasaraylı futbolcuyu bitirmiş oldun.

    bu yaştan sonra öyle bir teklif gelmeyeceğini hepimiz biliyoruz. bari gönlümüzü hoş etmek için gitmem deseydin. ibrahim kutluay'a galatasaray ile ilgili soru sorulmuştu. bize saygı duyduğunu; ancak bizde mutlu olamayacağını, bize bir şey veremeyeceğini, aldığı parayı hak edemeyeceğini söylemişti. en azından şu kadar gönül verseydin bize cevo.
  • 581
    fb'den teklif gelirse onur duyarım demesiyle gözümdeki efsane sporcu imajını daha da pekiştirmiştir. kendisi sporcudur, spor adamıdır. ne bir holigandır, ne de yetenek eksikliğini örtmek ona buna yaranmaya çalışan bazı futbolcu müsveddeleri gibi sözde fanatik. fb'nin ülkemizin en köklü kulüplerinden biri olduğu tartışmasız bir gerçektir. cumhuriyet'ten bile eski bir rakibimizin son 10-15 senede artan rantın etkisiyle türk futbolunu genel olarak etkisi altına alan mafyavari oluşumlardan etkilenmiş olması onları saf kötü yapmayacağı, saygınlığını sıfırlamayacağı gibi bu kabahat sadece onlara da mal edilemez. maalesef rakip taraftarların ayrışması, birbirinden nefret etmesi çıkarlarına olan bazı gruplar onları bu yöne ittiğinden, hatta bu yönde "eğittiğinden" böylesine sportmen bir söylem sert eleştiriler alabiliyor.

    sporun ruhunu, amacını unutmadığı, rekabetle fanatizmi karıştırmadığı, kendi camiasını yüceltmek için başkasını yermediği, rakibine saygı duymayı bildiği, onu düşman değil rakip olarak gördüğü, gereksiz yere nefret tohumları ekmediği için saygıyla selamladığım efsanemizdir. umarım sporcusuyla taraftarıyla herkes bu olgunluğa erişir.
  • 582
    https://www.aydinlik.com.tr/...di-spor-haziran-2019

    --- alıntı ---

    prekazi neden fettulahçı olmadı?

    cumhuriyet gazetesi yazarı barış terkoğlu, bugünkü köşesinde dikkat çeken bir prekazi yazısı kaleme aldı. ünlü futbolcunun hayatından kesitler aktaran terkoğlu, 'ateist, sosyalist, yugoslav' prekazi'yi anlattı.

    terkoğlu'nun yazısı şöyle:

    "o benim çocukluk kahrama­nımdı. çoraplar şimdiki gibi kısa değildi. tepeden aşağı indirir, onun gibi bileklerimizde toplardık. bir kısmımız saçlarının ar­kasında ona benzemek için kuyruk bırakırdı. tanıdığımız ilk tayt giyen erkekti. sonrasında örneği az çıktı. kenar mahallelerde futbol topu pek azdı. ezilmiş kola kutusu, gazoz ka­pağı hatta bir taş parçası... serbest vuruştan önce uzaklaşır, top namı­na ne varsa ona odaklanırdık. derin nefes aldıktan sonra bir kez kaleye bakar, koşarak bütün gücümüzle vururduk. gol olunca iki kolumuzu kanat gibi açar, saha boyunca kuş gibi uçardık. sırtımızda 8 numara yazardı. sol ayağımızı, sol elimizi onun gibi kullanmak için çok uğraş­tık da başaramadık.

    insanın çocukluğu yaşamının arka bahçesidir. masamın üs­tünde cevad prekazi’nin onur bayrakçeken’le birlikte hazırladı­ğı söyleşi kitabını (prekazi vurdu gol oldu, mylos kitap) görünce o bahçeye bir kez daha çıktım. “nerede eski bayramlar” iç geçir­mesini bırakıp, “prekazi neden fethullah’a gitmedi” diye sordum.

    ateist prekazi'nin galatasaray'la imtihani

    “ne alakası var” demeyin. prekazi’nin arkasında oy­nayan ismail demiriz ya da unutulmaz goller attır­dığı uğur tütüneker’in gülen’in dizinin dibindeki fotoğrafları nasıl unutulur. galatasaray kadrosu o dönem fethullah’ın takip­çisiydi.

    “ama prekazi yabancı” demeyin...

    babasının adı rıfat, annesinin adı leyla. müslüman bir arnavut aileden geliyor. annesi hayatını hafızlık yaparak kazanıyordu. buna rağmen prekazi’nin galatasa­ray’daki havaya nasıl karışmadığını merak ettim.

    birkaç tane yanıtı var. babası onu “oğlum, iki din var, unutma: iyi ve kötü insan” nasihatiyle bü­yütmüştü. prekazi inancını kendi seçmiş, ateist olmaya karar ver­mişti.

    peki, galatasaray’daki futbolcu arkadaşları biliyor muydu?

    “biliyorlardı herhalde” diyor. trabzon deplasmanında ka­zanmak için toplu namaz kılan arkadaşlarıyla mağlubiyet sonrası tartışmalarını şöyle anlatıyor:

    “‘ee’ dedim, ‘ne oldu?’ tabii ki herkese saygı duyuyorum, ama allah takım mı tutuyor sanki? sen kendine güveneceksin, çalı­şacaksın. başka türlü kazanamaz­sın. sadece futbolda değil, hiçbir şeyde kazanamazsın.”

    ateist olmak o dönem “cemaat” olarak bilinen yapıya uzak durma­ya yetmez, diyebilirsiniz. öyle ya, abant platformu’na ya da türkçe olimpiyatları’na menfaat karşılığı eleman yazılanları biliyoruz.

    mareşal tito'nun askeri

    okudukça daha fazlası olduğunu fark ediyoruz. prekazi bir sosya­list. çakmağında resmini taşıdığı che guevara da onun çocukluk kahramanı. prekazi isyan ediyor: “insanlar ter akıtarak mı zengin olu­yor? hayır, hırsızlıkla. su ya, su satı­yorsun! su nereden çıkıyor? dünya­nın değil mi o? herkes su alabilmeli. okul bedava olmalı, doktor bedava, ilaç bedava olmalı.”

    emekçi bir aileden geliyor. ailesi türkiye’deki evinde misafir olduğunda, apart­mandaki kapıcıya tonlarca kömür taşıtıldığını görün­ce iki gün boyunca gidip yardım ediyor. “prekazi’nin ağabeyleri yugoslavya’da kapıcı mıydı” sorusuna verilen “bizde kapıcı diye bir şey yok” yanıtının türkiye’de anlaşılamadığını oku­yoruz.

    türkiye’de atatürk’ü, yugoslavya’da tito’yu önder bili­yor. telefonu bugün bile “uz mar­sala tita” marşıyla çalıyor. her yıl 29 ekim’de cumhuriyet kutlamalarına katılıyor. takım arkadaşları ce­maatlerde dolaşırken o atatürk’ü anıyor. atatürk’e olduğu gibi tito’ya yapılan saldırılar da onu sinirlendiriyor, “yok yugoslavya böyle, tito şöyle... hadi be oradan!” dedikten sonra devam ediyor:

    “2. dünya savaşı sona erdiğinde yugos­lavya ne haldeydi biliyor musun? yıkık bir ülkeydi. tito yıkılmış bir yugoslavya’yı ayağa kaldırdı. her şey onun zamanında yapıldı. (...) hangi üniversiteye gitmek istediğini sen seçiyordun. devrimden sonra okur-yazar oranı çok arttı. çoğu kitap ücretsizdi. her okulda spor salonu vardı. (...) müzik konuşuyor­duk mesela; avrupa’da bile birçok ülkede öyle zengin müzik yoktu. insanlar belgrad’da istedikleri her plağı bulurdu. moda? new york, paris, belgrad...”

    prekazi, tito devriminin kazandır­dıklarını anlatmakla bitiremiyor.

    yugoslavya'yi öldürdüler, çaldilar

    peki, prekazi hangi ülke­den? artık olmayan bir ülkeden, yugoslavya’dan. geçmişte her­kesin “yugoslavım” dediğini anlatıyor. emperyalizmin, soğuk savaş’ın bitişiyle etnik meseleleri nasıl kaşıdığını, bir ülkeden nasıl 6 ülke çıkardığını da. geriye tepele­rinden yağan bombalarla halen yı­kık duran binalar ve küresel şirket­lerin yağmaladığı madenler kalıyor.

    prekazi’nin doğduğu, avrupa’nın tek bölünmüş şehri mitroviça’yı bu­gün bir köprü ayırıyor. bir yanında kosova öbür yanında sırbistan bayrakları dalgalanıyor. halen “ben yugoslavım” diyen prekazi, kimi zaman “yugoslavya’yı öldürdü­ler” diyor, kimi zaman ise “hırsızlar yugoslavya’yı çaldılar” tarifini yapıyor. hangisi doğru? belki ikisi de... “tito’nun ölümün­den önce kimse kimseye milliyetini sormazdı ki... hepimiz yugoslavdık” diyor prekazi. etnik milliyetçiliğin yugoslav ulusundan sırp, hırvat, boşnak ya da arnavut yaratması­nı sorguluyor. türkiye’yi de sık sık uyarıyor.

    cemaat toplantılarından çıkıp pavyonlara giden takım arka­daşlarından farkı var prekazi’nin. bilmiyordum, galatasaray’a gel­meden önceki takımı partizan’ın stadyumunda dev bir kütüphane varmış bir zamanlar. prekazi, ta­kım kamplarında odasında kitap okuyor. maçlara eski kasetçaların­da dinlediği müzikle geliyor. bildi­ğimiz futbolcular gibi değil. blues meraklısı, rock konserlerine gidiyor. rousseau’dan, hemingway’den, tolstoy’dan ya da maalouf’tan bahsediyor. istanbul’un özgün lokantalarını geziyor, betonlaşma­sından şikâyet ediyor. eski plak dükkânlarını dolaşıyor, beyoğlu’nun arka sokaklarından haberdar. zeki müren’i ve müzeyyen senar’ı hayranlıkla hatırlıyor. tarık akan’la arkadaş. alp yalman’dan ya da erman toroğlu’dan nefret ediyor.

    öğrenmek bedavaydi bizde

    anlatacak çok şey var...

    fetö’cü takım arkadaşlarından bahis açılınca prekazi iç çekiyor: “ne biliyordu ki onlar, kullandılar onları. senin kendi aklın yok mu, neden başkalarının aklıyla hareket edi­yorsun?”

    “kendi aklınla düşün” bir baba nasihati prekazi’ye. birikimini, “iyi ki yugoslavya’da doğmuşum. çok şey öğrendim. çünkü öğrenmek bedavaydı bizde. şimdi her şey paralı oldu” sözleriyle açıklıyor.

    fetö’ye de, yerine gelenlere de, çatışmalarımıza da, yoksullu­ğumuza da bir çözüm arıyoruz ya. kurtuluş hâlâ umudu olan “büyük insanlık”ta değil mi?

    prekazi ve yugoslavya bize ye­terli ders olur mu?

    -- alıntı ---
  • 585
    müthiş sol ayağının yanında mükemmel de kalbi ve beyne sahip olan efsanemiz. iyi ki galatasarayliyim dedirten insanlardan.
    gs antrenman tesislerinde çalışan emekçileri hor görüp kaba davrananlara herkesin eşit birey olduğunu hatırlatarak işçiyi ezdirmeyen adam.
    eğer bir gün fb için çalışırsa nazarımda değerinden bir şey kaybetmeyecek tam aksi fb ye sempatiyle bakabilmeme sağlayabilecek kişi aynı zamanda.

    "doğduğumdan beri herhalde hep böyleydim ben. hem solak, hem sol el, hem kalbim hep sol tarafta. böyle bir dünya istiyordum. bizim istediğimiz gibi bir dünya olsaydı, insanların yüzde yetmişi, yüzde sekseni çok mutlu olabilirdi."

    haber sol a verdiği röportajın tamamı için renkdaşlara linki bırakıyorum.
    http://haber.sol.org.tr/...-olmasi-lazim-261847
  • 597
    18 eylül 2019 club brugge galatasaray maçı‘nı yorumlarken ,yıllar öncesinde öğrendiği ve hala çok güzel türkçesiyle konuşmasına rağmen sürekli güntekin tarafından sözü kesildi ve top hep metin’e atıldı.
    güntekin soruları sorarken bile hep metin tekin’e bakarak sordu.
    yirmi yıl öncesinden kalma türkçe’siyle çok güzel yorumladı maçı.
    programın sonlarına doğru galatasaray’ın içeride psg‘yi yenebileceğini söyledi, galatasaray’ın psg’den daha iyi takım olduğunu psg’nin tarihinin olmadığını, araplar tarafından satın alındığını galatasaray’ın geçmişinin ve kültürünün daha yüksek olduğunu söylerken, güntekin tarafından yine sözü kesildi, neymar var cavani var icardi var, m’bappe var, di maria var denildi. ve ğrogram kapatıldı. halbuki prekazi onu demek istemedi bu takım katarlılar tarafından alındı geçmişi yok demek istemişti.
    efsaneyi konuşturmadın güntekin hep sen konuştun metin’e pas attın. keşke senin yerine efsaneye gerçek değerini verebilecek gerçek bir spor moderatörü olsaydı.
  • 599
    kendisiyle tanıştıktan sonra birlikte prekazi vurdu gol oldu kitabını yaptık. 12 gün boyunca belgrad'da oturduk ve doğduğu günden bugüne hayatını, dünyaya bakışını anlattı. sonra istanbul'da bir hafta boyunca her gün sabahtan akşama dek birlikteydik. iletişimimiz de halen devam ediyor.

    şunu rahatlıkla söyleyebilirim: kimi yorumlarına hiç katılmayabilirsiniz, fakat cevad prekazi'nin futbola dair doğal bir sezgisi var. defalarca yanımda bir maçın seyrini daha maç başlamadan bana anlattı ve dedikleri bir bir çıktı. emre mor'un üzerine bu kadar düşüyorsa da bir bildiği vardır.

    ilginç bir adam cevad prekazi. yakından tanıyınca kimileri için sevmesi kolay olmayabilir; yukarıda bir arkadaşın da dediği gibi, kimseye eyvallahı yoktur. fakat onu özel kılan da bu. onu severseniz de tam olarak bu yüzden çok seversiniz.

    beinsports ekranlarında onu görmekten dolayı çok mutluyum. orada da kimseye eyvallahı olmayacaktır, düşündüğünü açıkça söyleyecektir. ayrıca kendisiyle iki defa galatasaray maçı izledim, ikisinde de ayağı uğurlu geldi, kazandık; o yüzden ne kadar maçımızda yorumculuk yaparsa o kadar iyidir diye düşünüyorum :)

    yürüyedur prekazi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın