2019-2020 sezonunda küme düşmüş olan takım. "teşkilatın takımı" title'ına ek olarak bazı maceralarından dolayı yeni sezon başlamadan alt ligde mücadele edebileceğine kimse inanmamaktadır kıbrıs türk futbol camiasında...
(bkz:
#1948533)
aslında 1930 yılında
lefkoşa türk spor kulübü ismiyle kurulmuştur. 1926 yılında kurulan ve açılımı "lefkoşalı rumların atletik futbol kulübü" olan
apoel sonrası lefkoşa'da yaşayan türk gençlerinin sportif mücadele için bir araya gelme ihtiyacı bu kulübü doğurmuştur. bir diğer anektod apoel'in kurulduğu ledra sokağı ile çetinkaya'nın halen kulüp merkezi olup aynı isimle anılan bölgenin birbirine komşu olması ve aradan sınırın geçmesidir.
bugün lefkoşa'da "rum parkı" olarak da anılan, tellere kadar gidip güney kesimini izleyebildiğiniz meşhur parkın hemen altındaki çetinkaya burcunda ortaya çıkmıştır o zamanki adıyla lefkoşa türk spor kulübü. burç denmesinin sebebi de osmanlı'nın fethettiği zamanlardan kalma eski şehir kalesinin burçlarından biri olmasıdır. kulüp merkezinin yan tarafından meşhur "taksim stadı", karşısında da yine ara bölgede yer alması sebebiyle siyasi haberlere de konu olan "ledra palas" oteli yer alır. o otelin arkasındaki ledra sokağında da 1926 yılında 40 kadar rum iş adamı toplanıp apoel'i kurmuştur.
her ne kadar 1948 yılında siyasi düşünce yüzünden ayrılanların kurduğu "lefkoşa atletik futbol kulübü" omonia ile ezeli rekabet yaşasa da, apoel'in asıl rakibi aslında çetinkaya'dır. ya da o dönemki adıyla "lefkoşa türk spor kulübü". ancak iki toplumun yaşadığı rekabetin yavaş yavaş etnik gerilime, oradan da savaşa evrilmesi sonrası bugün tıpkı "kıbrıs cumhuriyeti" ile kktc arasındaki ilişkinin simetrisi olmuştur lefkoşa'nın iki köklü kulübü arasındaki ilişki. apoel şampiyonlar ligi'nde top koştururken, real madrid'le barcelona ile oynarken çetinkaya amatör düzeydeki kıbrıs türk futbolunda hayatta kalma savaşı vermektedir.
1934 yılında kurulup kıbrıs cumhuriyeti sonrası 1960'lı yıllarda uefa ve fifa üyesi olan kıbrıs futbol federasyonunun
* 8 kurucu üyesinden biridir. ikinci dünya savaşı sonrası başlayan profesyonel liglerde mücadele etmeye başlamıştır. 1950-1951 sezonunda şimdilerde hala kıbrıs ligi olarak düzenlenen ve uluslararası tanınan ligde şampiyon olmuştur. 1952-1953-1954 yıllarında ise 3 kez üst üste kıbrıs kupasını
* kazanmayı başarmıştır. bu başarıyla o dönemki statü gereği kupayı hakikaten müzesine götürmeye hak kazanmıştır.
ancak yine o dönem sürekli tırmanmakta olan etnik gerilim spor sahasında da kendini göstermiş, kupanın çetinkaya'ya verilmemesi için amiyane tabirle çamura yatılmıştır federasyonun diğer kulüpleri tarafından. yine türk toplumunun baskı ve gayretleriyle kupa çetinkaya'da kalır. kupanın omuzlara alınan futbolcuların ellerinde kulüp binasına götürülmesi o dönemki türk toplumu için önemli bir moral kaynağı olmuştur. zaten kuruluş hikayesinin üzerine bir de bu sportif temsiliyet ve gövde gösterisi eklenince çetinkaya "teşkilatın takmı" olarak iyice ön plana çıkar.
"sarı naci" lakaplı naci özkaya ile bu takımın yolları da tam bu dönemlerde kesişir. 1954 yılında, henüz 32 yaşında futbolu bıraktıktan sonra kıbrıs'a gönderilir. üçüncü kıbrıs kupasının geldiği sezonda takımın başında yer alır. iyice artan etnik gerilim sebebiyle 1954-1955 sezonunu da güç bela tamamlayabildikten sonra türkler liglerden çekilip kendi federasyonlarını kurarak kendi liglerini başlatırlar. lefkoşa'nın farklı semtlerinde de türk takımlarının ortaya çıkması sonrası takımın adındaki "lefkoşa" ibaresi hem coğrafi hem de sahipleyici anlamda boşluğa düşer. takımın adı var olduğu bölgeden dolayı çetinkaya olur. renkleri de "sarı naci"nin önerisiyle sarı-kırmızı olur.
yaklaşık 5 yıl boyunca kıbrıs'ta kalır "sarı naci". renklerinin yanı sıra kulüp binasını da miras bırakır çetinkaya'ya. temelinden itibaren bizzat inşaatında çalışır, çalışanlar için sık sık mangal yakar, bu arada teknik direktörlükte öte sportif direktörlük hatta başkanlık benzeri bir rolde olur. 1959 yılında kimi kaynaklarda nedense "sürgün" olarak anılan görev günleri sona erer ve kıbrıs'tan ayrılır.
1960'ta, iki toplum arasındaki etnik gerilim zirveye çıkmışken, büyük devletlerce "kıbrıs cumhuriyeti" kurdurulur. bu arada "kıbrıs futbol federasyonu" uefa ve fifa üyesi olur. ancak çetinkaya kurucusu olduğu bu federasyonun sağladığı haklardan feragat etmek zorunda kalır. 1963 yılında iki toplum birbirine girer, "münferit" olayların yerini sıcak çatışmalar almıştır. 1968 yılına kadar liglere ara verilir. zaten çetinkaya kulüp binası ve antreman sahası konum itibarı ile lefkoşa'daki türk hattının ileri uçlarından biri olur.
1968-1969 sezonundan itibaren ligler yeniden başlar, barış harekatı ve kuzey-güney taşınmaları sebebiyle oynanamayan 1974-1975 sezonu hariç sürekli oynanır. çetinkaya tüm bu süreçte her zaman en üst seviye ligde olur. bazen zor durumlara düşse de "bir şekilde" kümede kalmayı başarır.
taa ki 2019-2020 sezonuna kadar... 11 maçta 11 mağlubiyetle başladıkları sezonda bir türlü toparlanamazlar. ligin son maçında bir üst sıradaki düzkaya ile kendi sahalaında oynarlar. galip gelip en azından play-out oynama şansını kullanamazlar ve kıbrıs türk futbol tarihindeki bir mit daha yıkılmış olur. rakip düzkaya da play-out sonrası küme düşer, o da ayrı bir anektod ya...
"kıbrıs ligi" 2020-2021 sezonunda avrupa kupalarında 4 takımla mücadele edecekken kıbrıs türk futbol liglerinde oynayan futbolcular maçlar seyircili oynanır ve de pandemi sebebiyle geçişlerde bir sorun olmazsa tribünden gidip izleyebilmeye çalışacak.
transfermarkt verilerine göre apoel takımının değeri 13 milyon €, güncel kurla 100 milyon türk lirasından fazla bir para ediyor. kıbrıs türk futbol liglerinde ise rekor sanırım 6 aylığına 400 bin türk lirası alan
ceyhun eriş'te. çetinkaya takımının sezonluk maaş toplamı muhtemelen 400 bin türk lirası civarında olacaktır.
aradaki birkaç yüz metre ve bir çift dikenli telin yarattığı bir adaletsizlik bu aslında. fonda ayten alpman'ın çaldığı hikayelerin pek bahsedilmeyen, bahsedilmek istenmeyen, bahsedilse olayın büyüsünü kaçıracak taraflarından biri...
kıbrıs'ın kuzeyinde "emek elde su gölden" yaşayan nankör(!) halkın ödediği bedellere dair ufacık bir hikaye. fazlası değil...