• 102
    aklıma tekstil makine ve yedek parça satışı üzerine çalıştığım eski iş yerindeki yedek parça satış yetkilisini getiren ikili. adam 2 lafı bir araya getiremezdi, çok değişik çalışan bir beyni vardı ve bizden kesinlikle farklı bir evrende yaşıyor olabilirdi. lakin her hafta bursa, denizli, çerkezköy vs dolaşırdı ve haftalık toplantılarda ise tekliflerin %90'ı için "onaylandı, ödeme bekleniyor" raporunu verirdi. fakat 2 ay da geçse o ödemeler bir türlü gelmezdi.

    nihayetinde öğrendim ki birçok firma bunu fabrikadan içeri almıyormuş bile. sonucunda gidip patronla konuştum ve bakın bu kişi bizim firmamızın yüzü ve ben böyle durumlar yaşandığı için onun ve firmamızın adına utanıyorum demiştim. 1-2 aya kalmadı, kovuldu.

    velhasıl transfer işi ciddi bir iş çünkü insan ilişkileri, kendini açıklama kabiliyeti, pazarlık, strateji ve güçlü iletişim gibi birçok argümanı içinde barındırıyor, fakat ben bu ikilinin bu kavramların hiçbirine dair bir fikirleri olduğunu dahi düşünmüyorum. işin tuhafı, galatasaray'ı temsilen o kulüplerin karşısına geçtiklerinden dolayı lekelenen isim ibrahim hatipoğlu veya cenk ergün değil, direkt olarak galatasaray ismi oluyor.

    sırf bu bile görevden derhal alınmaları için bir sebep.
    sözün özü dursun özbek yönetimine çağrımdır, zararın neresinden dönersek kardır.
  • 103
    galatasarayın mevcut sezon itibariyle transferden sorumlu ikilisi. spesifik özellikleri sık sık yurtdışına çıkartmalar yapıp yemek yiyip elleri boş dönmeleri. bir de şöyle garip olayları var. yolda yürürlerken önlerinden biri fotoğraflarını çekiyor 1 saat sonra gazetecinin biri özel haber olarak bu fotoğrafla transfer görüşmesinde bu ikili diyor. hayat çok garip martılar falan.
    görüştükleri oyuncuların çıkış maddelerinden habersiz olmaları ayrıca bir komedi.
  • 104
    hojbjerg transferine bakıyorsun, "oyuncu de zerbi'nin projesine ikna oldu." diyor; doue'ye bakıyorsun, "roma'nın projesi oyuncuyu ikna etti." diyor, şimdi bizim ikiliye bakıyorsun ve neden bu oyuncuları biz ikna edemiyoruz diyorsun? acaba biz transfer görüşmelerinde oyunculara nasıl bir proje anlatıyoruz? ya da onları ikna edici somut argümanlar sunabiliyor muyuz? ibrahim hatipoğlu'nun açıklamalarına dönersek transferi sanki daha çok "teklifi verdik, bekliyoruz" şeklinde sürdürüyoruz gibi geliyor. can sıkıcı bir durum. durumu biraz karikatüre edince edince, akla şu sahne gelmiyor değil:

    https://gss.gs/KDq.mp4
  • 105
    2 sezondur başarılı olmamız, galatasaray'ı iliklerine kadar yaşayan, hisseden, tanıyan okan buruk ve erden timur'un vizyonu sayesindeydi. bu kadar iyi oyuncuyu takıma kazandırmamız ve neredeyse sorunsuz yönetmemiz sadece para meselesi değil, plan, program ve hedeflerdi. kendileri sesli dile getirmeseler de galatasaray'ı yaşayan ve takımın potansiyelini bilen bizim gibi taraftarlar hedeflerinin uzun vadede bir şampiyonlar ligi şampiyonluğu olduğundan emindi. gelen oyuncular da erden timur'un ve okan buruk'un gözündeki bu parlamadan, bu enerjiden, bu meydan okumadan etkilenerek bizim kadar taraftar oluyorlar ve takımı benimseyip, sahipleniyorlardı.

    2 yıldır rakiplerin bir türlü anlayamadığı ve çekememezlikleri nedeniyle taklit ettikleri olay da buydu. "nasıl böyle oyuncular gs'ye geliyor da bize gelmiyor? bunlar aşırı para harcıyor. biz de harcayalım, nasıl olsa onlara bir şey olmuyor bize de olmaz" yaklaşımlarıyla anlamsız para harcamaya ve piyasayı yükseltmeye başladılar. anlamadıkları nokta bu vizyon meselesi işte. şampiyonlar ligi hedefiyle ancak dalga geçebilecek çaptaki adamlar, bu yüzden bizi her fırsatta ağızlarından salyalar saça saça kendi yüzeyselliklerine çekmeye çalışıyorlar.

    şimdi fb ve bjk'den etkilenen, ufku dar taraftarımız da aynı şekilde olaya bakıyor transfer döneminin başından beri. en başından beri eleştirdiğim "hojberg, mctominay vs. bu paralara gelir mi, salak mısınız?" tarzı entryler görüyoruz. gelir abicim gelir, siz ortaya güven ve gerçekçi vizyon koyarsanız, adamın hedefleri sizinle uyuşuyorsa, başakşehir'e de gelir.

    işte bizim fenerbahçelileşen ve beşiktaşlılaşan taraftarımız gibi yönetimimiz de 2 yılın başarılarının getirdiği ilüzyona kapıldı ve parayla her şeyi yapabileceklerini düşündüler. erden timur'un yaptıkları değersizleştirilmeye çalışıldı ve sonra da gitmesine neden olundu. bir sonraki aşama okan hoca'nın da yıldırılması ve gitmesi. çünkü biz parayı verir transferi de hallederiz en iyi hocayı da getiririzciler iş başında. önceki icraatlarından bildiğimiz gibi cenk ergün parayla iş çözen bir adam. ibrahim hatipoğlu zaten konuşmalarından anladığımız kadarıyla dar kafalı bir şovenist. ikisinin de makul ve iyi transfer yapması yapamamasından daha şaşırtıcı değil mi?

    eminim ki benim gibi taraftarların hedefi hiçbir zaman gerçekleşmeyecek ve zamanla uzaklaşacağız takımımızdan. potansiyelini bildiğimiz ama zaman zaman içten zaman zaman dıştan gelen etkilerle yıldırılan bu takım, maalesef hafızalarımızda hep yapmak üzere olduğu başarılarla kalacak. nostaljilerimizde de en tepede 2013-2014 sezonu ile beraber 2023-2024 sezonu yer olacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın