başıma bir şey gelmeyecekse büyük haksızlık edilen, gereksiz linçlenen ikili. daha önce olan ne olmadı da, veya daha önce olmayan ne oldu da bu adamlar linçleniyor gerçekten. sadece son iki seneye bakalım:
ismi basına düşen, ha geldi ha gelecek denilen, sünger gibi uzayan transfer süreci olmadı mı?
(bkz:
leandro paredes)
alabileceğimiz çapta görülen, ama bizim yerimize benzer kalibrede avrupa takımı tercih eden futbolcu olmadı mı?
(bkz:
mattéo guendouzi)
ossuruktan teyyare bi oyuncunun peşinden koşup alamadığımız olmadı mı?
(bkz:
evander da silva ferreira)
transferleri kampa yetiştireceğiz denilip temmuz başında tüm transferler mi yapılıyordu?
yoo, yine söz veriliyordu yine yapılmıyordu.
bütün yaz orta saha aradıktan sonra transferin son günü vasat bir futbolcuda karar kılıp, onu bile alamayıp yerine bariz şekilde futbolcu fiziğine sahip olmayan kilolu bir oyuncu mu alındı?
yoo, en azından henüz alınmadı.
transfer görüşmesi için yurt dışına giden bir yöneticiyi basın yazmıyor muydu?
yazıyordu. kaldı ki bunu basına sızdırma ihtimali en düşük kişiler bu seyahati yapan yöneticiler.
%1' ihtimal varsa bile kovalarım deyince şak şak şak,
30 milyon istenen adamla pazarlık yapınca yazıklar olsun niye vaktini boşa harcıyorsun. bir de üstüne özel hayatında milyonlarla oynayan adamı kulüp üzerinden tatil yapmakla suçla.
daha çok yazılır, örnek verilir de gerek yok.
erden timur'u çok seven biri olarak yazdım bunları. bu ikiliden de çok ümidim yok, ama böyle bir baskı ortamında başarılı olurlarsa şaşırırım.