wesley sneijder ile lincoln'ü kıyaslamak gibi bir şey yapılmıştı bir zamanlar bu sözlükte. ikisinin de en formda dönemlerini kıyaslarsak, aslında çok farklı bir sonuca varabiliriz. hani quaresma, rabona, trivela falan yapıyor ya; lincoln onun alâsını yapıyordu işte. çoğu futbolcunun bakarak atamayacağı pasları sağa bakarken soldaki adamın ta önüne atabiliyordu. schalke'de oynarken bir asisti vardı kevin kuranyi'ye, tam da öyle bir şeydi. sağ tarafa bakarken soldaki kuranyi'ye, hem de topuğu ile enfes bir asist yapmıştı.
sneijder, hollanda'nın total futbolunu benimsemiş, kısa ve yoğun paslarla rakibi boğan, temel prensibi topu koşturmak olan bir mantalite ile yoğrulmuş üst düzey bir pasör. lincoln tam tersi, ronaldinho'nun da sahip olduğu freestyle ekolünden geliyor. burada bir de yetiştikleri ekolü de dikkate almak lazım. zira brezilya'daki çoğu hücumcu bu şekilde iken, hollanda'daki on numaralar da diğer felsefe ile yetiştiriliyorlar.
versus galibi sneijder'dir, ama yaptıkları ile. real madrid ve inter görmüş, şampiyonlar ligi şampiyonluğu kazanmış bir takımın 10 numarası olarak birkaç adım öne çıkıyor. lincoln'ü de yakan şey aslında tamamen disiplinsizliği oldu. yoksa hangi tarz iyidir diye bir şey yok. bu, şey gibi mesela düşünürsek, anneni mi daha çok seviyorsun, babanı mı yoksa; veya sarı mı daha güzel, kırmızı mı, gibi. bu soru kişiye göre değişir. sen estetik, göze hoş gelen hareketler yapan oyuncuyu seversin, ama bilirsin ki ötekinin de mahareti kendine göre özeldir.
(bkz:
#2050837)
bir kaç ay evvel şunu yazmıştım. sneijder için beslediğim hissiyatın tarifi yok. 2013 yılından beridir galatasaray için unutulmayacak maçların öznesi oldu çoğu kez. ama bana desen ki hangi tarzdaki oyuncu daha özel, hangisi taraftarın daha çok arzuladığı biri diye, bu sorunun cevabını düşünmeden lincoln diye yanıtlarım. topla hem oynayan, hem de oynatan, hiç pozisyon niteliği sayılmayacak anlarda yapacağı tek bir hamle ile %100 gol pozisyonu hazırlayabilecek tipte bir oyuncu. gerektiğinde 45-50 metrelik toplar atabilecek (ki sneijder'in usta olduğu bir şey bu), gerektiğinde ise o mesafeyi topla rakiplerini birer birer, hem de kendine has çalımlarla geçebilecek bir oyuncuydu lincoln. hatta hatırlıyorum, ankaragücü maçında emre güngör ile verkaça girip topu önüne almış ve solla inanılmaz bir gol atmıştı. emre güngör o zaman ankaragücü'nde kaptandı yani! adam rakibi ile verkaça girip pas alabiliyor ondan.
bu iki tarzın çok ötesinde bir şey var ki, işte o bambaşka bir şey. gheorghe hagi diyoruz biz ona. maçta hangi stil gerekiyorsa o role bürünen, bazen ikisini de sallamayıp, 40 metreden koyan bir şeydi o. gheorghe hagi, bunlardan münezzehtir, kıyaslanamaz.
(bkz:
#2185434)
reis demiş ya, deplasmana giden versiyonu da lazımdı diye. işte öyle bir şey bulduğunuz zaman muhtemelen real madrid ile 90 milyon euro'ya sözleşme imzalar. neymar falan da bok yesin amk apaçisi, uyuz oluyorum o pezevenge de. ha siktir bok.