sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri sanal mecralarda takipçi sayısını artırmak, az biraz gündemde kalmak için türlü hokkabazlığı yapan tipler peydah oldu. çarşı, işte bu yeni oluşan sanal zümrenin tribündeki hali gibidir. kameraları gördükleri anda biz farklıyız, hedeyiz, hödöyüz demek için her türlü madrabazlığı yapar; sonra çıkarları için temsil ettiklerini söyledikleri anarşist, halkçı, haksızlığa karşı beşiktaşlı duruşunu çöpe atar.
3 temmuz'dan beri yaşanan süreçte maa'dan ya da aziz tayfasından daha rezil bir konum varsa orada çarşı vardır. süreç ilk başladığında #kupaiade hashtagiyle ne kadar farklı(!) olduklarını gösterip, medya patronluğuna soyunan başkanlarının da gazlamasıyla duruşu olan asil taraftar pozları vermeye başladılar. sonra küçük çaplı bir tiyatroyla kupa tff'ye iade edildi ama aynı beşiktaş kupa şampiyonu sıfatıyla uefa kupasında mücadele etmeye başladı. çarşı da tabii ki her zamanki omurgasızlığıyla bu işin üzerine yattı.
devam eden süreçte ise sanki hiç böyle bir konu yokmuşcasına, tüm bu gürültü onların kulağına hiç gitmiyormuş gibi kendi hallerinde takılıyorlar. yarın kameralara oynayacakları başka bir konu daha bulurlar, o zaman gene ahlakı çıkardan üstün tutan beşiktaş taraftarı olarak pazarlanmaya başlarlar. çarşı; bugün geldiği noktada, demirören'in oyuncağı olmuş, misyonu popüler kültüre malzeme sağlamakla sınırlanmış bir güruhtan başka bir şey değildir.
zaman olur geyik bir video koyarlar nete, kalplerini kırmaz şukularını veririz. bir de üstüne
yaratıcı beşiktaş taraftarı gibisinden bir şeyler dersek dünyalar onların olur.