resim
Burak Yılmaz
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:39
Uyruk:Türkiye
  • 1801
    türkiyede yada almanyada daha iyisi yetişene kadar en iyisi "bu" kabullenmek lazım. bence takım için gayet faydalı, istekli sürekli pozisyona giren bir oyuncu. fizik kondisyonu iyi olduğu sürece de takım için faydalı olmaya devam edecektir. burak'ın futbolcu olmadığını söyleyenleri bundan birkaç sene sonraki forvet oyuncumuzu ya burak gibi süratli değil vs. diye eleştirirken görebiliyorum. bazı arkadaşları mutlu olamıyor bir türlü. sivastaki enaramo ya da beşiktaştaki mustafa pekdemek eldeki burak yılmazdan daha değerli oluyor.
  • 1802
    insanlarin anlamadigi birsey var, dun attigi golde kayserispor'un savunmasinin haline bakin, ne cizgi halindeler ne de kademeli, bombok bir durumdalar tam anlamiyla... iste burak bu takimlara karsi pozisyon bulur ve atar.

    ama avrupa'da alan daraltarak oynayan takimlara karsi burak'in isi cok zor... sirti donuk oyun "0", top kontrolu "0", hava toplari yok denecek kadar az...

    haliyle avrupa'da cluj denen takimi bile dun kayseri savunmasi gibi bulamayinca da etkili olamayacak. umut cok daha buyuk futbolcu bu adamdan ama onun bile avrupa'da alan daraldikca isi zor cunku ikisinin de "ilk dokunus" denen olayi cok zayif. sen sl'de ilk dokunusta topu kontrol edip kararini verip oynaman lazim ama burak topu 3 kere de zor kontrol ediyor... dun umut'un kafayla indirdigi topta bu apacik goruldu, o kadar genis mesafede bile kontrol edemedi topu ve bu ne ilk ne de son olacak. burak bu konuda cok zayif...

    bu yuzden elmander bu takima sart pglu sart, cunku top ayagina gelmeden karar veren ve bunu ek yuksek yuzdeyle uygulayan tek forvetimiz. 19 ekim 2012 gbirligi galatasaray macinda burakin cikisinin oncesi ve sonrasi galatasaray'in hucum gucune bakarsaniz bunu rahatlikla gorebilirsiniz.

    hatta burak'in ilk 11 oynamaya basladigindan oncesi ve sonrasi galatasaray'ina bakin lutfen :/ hersey apacik ortada
  • 1803
    sözlüktaşlarımı ibretle izlettiren futbolcumuzdur. yahu işiniz mi yok arkadaş? yok falcao'ymuş, yok sheva'ymış, yok ibra'ymış, yok oymuş, buymuş. burak bu takımın değeridir ve kalıcı olacaktır. yanına sağlam bir yabancı santrfor alınmalı elbette ama bu durum burak'ın değerini yere düşürmez. elmayla, armutu karıştırıp, dengeyi bozucu yorumlar yapıyor bazı arkadaşlarımız. ama tüm bunlar zamanında bolca ahmet çakar izlemekten kaynaklanıyor, yan etkileri atom bombası gibi yıllarca çıkmıyor. sabredin biraz sabredin, daha adam geleli 1 sene olmadı. bunca adam yıllardır aydın'a sabrettiniz, burak'a gelince mi aaaaaaaaooooooo yani. biraz samimi olun yahu, ibretle ve acıyarak izliyorum lan tüm mesajları, yazık valla yazık.
  • 1804
    basliginda 70 rakamini gorunce cocuk trafik kazasi gecirdi sandim. ben bu cocugq guveniyorum cunku bundan futbolcu olmaz derken adam cikip 33 gol atarak benim gibi bir cok kisiyi got etti.
    yalniz burak'in ilk kontrolu ve rakip sahada top tutup oyun kurma ve rahatlatma konularinda uyarilmasi lazim. bence bu cocugu uyarip calistirirsan 1-2 ay icinde cok hizli asama kaydedebilir. umarim teknik heyetimiz bunlari gorebiliyordur. elmander,baros ve necati topu aldiklarinda rakip sahada kimse yoksa ve kaleye dogru gitmenin cok zor oldugunu gorunce topu tutup arkadaslarinin gelmesini beklerler veya en kotu ihtimal faul alirlar ki bu orta saha oyuncularimizin istatistiklerini ve oyuna katkisini arttirdigi gibi takim oyununu da gelistiren bir durum. burak ise topu alir almaz direk kaleye nasil giderim onu dusunuyor. evet bu bazen guzel ama yerinde ve zamaninda guzel. bence bu konuda teknik heyetimize buyuk is dusuyor. burak caliskan cocuk calismasi gereken konularda calismaktan kacmaz. keske tanju colak gibi bir adamdan bazi konularda calistirilsa. 27 yas gec gorunebilir ama burak icin yasin onemi yok. onu elestirenler neden bu kadar tepki goruyor anlamiyorum. herkes herkese guvenmek zorunda degil. hakaret olmasin yeter. elestiri guzeldir.
  • 1805
    hakkında bu kadar entry girilince fazla abartılıyor sandığım, entryleri görüp itin götüne sokulduğuna tanık olunca kendisine acıdığım futbolcu. hakkında tek şikayetim arkadaşları top alınca hemen el kol yapıp top istemesidir bunun dışında emekleri için teşekkür ederim. kaleciyle karşı karşıya kaldığında rakibini geçmeye çalışmayıp çat diye köşeye vurmasına hastayım.
  • 1809
    hakkında herkes uzun uzun yorum yaptığı için sanırım kimse birbirini dinlemiyor, kendi diyeceklerini diyor. bu yüzden özet geçeceğim;

    kendisine yöneltilen eleştirilerin büyük çoğunluğunun içerisinde nefret var sanki. konu mevcut eksikliklerinden başlıyor, sonra şahsi bir gıcıklığa varıyor.

    bu adam bizim oyuncumuz, haliyle hakkında olumlu düşünmek, kendisini sevmek, savunmak, nasıl daha iyi bir noktada olacağına dair kafa yormak normal.

    milan baros bize transfer olduğunda yalnızca bir sezonda, o da 2001-2002'de olmak üzere 10 gol barajını geçebilmişti.

    geçmiş dönemlerde çok daha başarılı forvetlerimiz olmuş olabilir, ne yapalım yani kendisini gönderip derhal ibrahimovic'i mi alalım? mevcut şartlardaki iyi, piyasa ve fors sahibi adamlardan biri, yetersiz görülürse zaten gereken yapılır. nonda'da, ümit karan'da ve baros'ta olduğu gibi.

    eksik olduğu konulara kimsenin çıkıp da "çok iyi" dediğini sanmıyorum, lakin konuya olumlu yaklaşmak var, olumsuz yaklaşıp her gün sanki yeni bir şeymiş gibi top kontrolünden, becerisinden, osundan busundan dem vurulması da kışkırtıcı haliyle. burak olmak bir kenara kendisi takımımızın oyuncusu, bu bile yeterli kendisini çok ekstrem bir şey olmadıkça savunmak için...

    5. cümlede hakan şükür ve mario jardel'e göndermede bulunmuş olabilirim geçmişteki başarılı golcülerimiz olarak ama açık konuşayım, bu iki isim üzerinden burak yılmaz'a bok atmak bence net bir şekilde küçük yaş ve tarihi videolardan, dergilerden, sözlüklerden öğrenmiş olma belirtisidir. hatta şu an çok sinirlendim lan ne güzel tane tane yazıyordum. hakan şükür ve mario jardel var ya, itin götüne sokmak ne kelime, of yani. gittikleri, özlendikleri için efsaneler şu an yoksa bilen bilir yani nerelerinden girip nerelerinden çıkıldı zamanında... bilmeyen artık bilmese de olur yani iş jardel ve hakan üzerinden burak'a bok atma noktasında ise zaten çok geç şu an.

    baş tacımız idi jardel hey gidi, sahi bir sezon durup niye gitti lan :( geri dön jardel biz sana layığız :(

    neyse;

    http://s.cdn.acunn.com/...30750850abe89bd1.jpg

    http://img.thesun.co.uk/...tasaray_1607137a.jpg

    http://www.trtspor.com.tr/...urak-y%C4%B1lmaz.jpg
  • 1811
    mevkisinde illa ki türk oynamasına gerek yoktur. defansa alırsın ömer toprak'ı krallar gibi oynatırsın sonra kaliteli, bitirici yabancı bir forveti. her şeyin bir çözümü var. ya da alırsın onur kıvrak'ı satarsın muslera'yı hem maddi gelir elde edersin hem yabancı kontenjanını mantıklı bir şekilde boşaltırsın.

    ekleme:

    muslera satıyorum dediğin anda talibi çıkmayacak kadar dandik bir adam değil.
    onur kıvrak'ın da sözleşmesinde serbest kalma maddesi var.
    bir soru işareti varsa bu sadece ömer toprak'tadır.

    bunla dalga geçip "çok fm oynuyor ehuhuehe" diyen arkadaşlara da fm gibi geçen son iki transfer sezonunu hatırlatıyorum. yapılmak istendiğinde yapılmayacak bir şey değil.
  • 1815
    sözlüğün yeni trendi galatasaray futbolcusu. burak hakkında yapılan bu sosyal dışlama durumunu, bu tartışmalar sözlükte tam anlamıyla başlamadan bir çok arkadaşımla da paylaşmıştım. kendisinin futbolcu özelliklerini tartışmak istemiyorum ki bence bazı eksikliklerine karşı yetenekli ve daha önemlisi galatasaray'ın ihtiyacı olan bir forvet tipi olduğunu düşünüyorum.
    bahsetmek istediğim kendisine uygulanan mobbing. bilmiyorum bu sosyal hareketin tam karşılığı mobbing de olmayabilir. ancak önemli olan burada, bu arkadaşa yapılan yerli yersiz tepkilerin dozu. hepimizin hayatında nedensiz sinir olduğumuz, her hareketinin battığı insanlar vardır. burak da aslında bu insanlardan biri bir çoğumuz için. yaptığı her hareketi göze batıyor, 1 yapıyorsa 5'lik yapmış gibi saldırılıyor, saçına takıyoruz, duruşuna takıyoruz. adam efendi efendi yürürken bile, bar'da arkamdaki amca şunun şu hareketlere bak artist diyebiliyor. harika bir bitiricikle gol atar, maçı çevirir işi bu deriz. dünyadaki her forvetin yaptığı gibi gol kaçırır, galatasaray tarihindeki ilk golü kaçıran bir insan gibi yerin dibine sokarız. şimdi bu sözlerim üzerine kendisini olumsuz eleştiren arkadaşlar, burak'ın futbol yetenekleri hakkında örnekler vererek sinir oldukları şeyin gol kaçırması olmadığını, galatasaray'da oynayan bir forvet için yetersiz bir forvet olarak söyleyebilirler. ancak gerçekten daha bu sezon başında transfer olmuş ve ligde 6 gol atmış bir futbolcu odun olsa bu eleştireleri hak etmez. burada yapılan dışlamayı aslında anlamının en basit yolu sempati duyduğumuz her hangi bir futbolcu ile burak'ı karşılaştırmak. onun kaçırdıkları, attıkları, yürüyüşü, duruşu ya da hareketlerine verdiğimiz tepkiyi düşünmek yeterli. toplum olarak itici olarak yaftalanmış bir futbolcuyu, karşı takım taraftarların sürekli eleştirmesini anlayabilirim ancak bu durumun kendi taraftarlarımızın arasında da bu kadar yaygın olmasına çok şaşırdım. şirketlerde mobbing genellikle bir gruba uygulanır. bu olay fark edilmeden tüm şirket tarafından yapılan bir durum olur. demek istediğim dışlanan grup en azından birbirine destek olabilir. biz kendi grubumuzdaki insanı da dışlıyoruz. üzerinde galatasaray forması var diye hangi yeteneksizlere, yetersizlere katlandık biz. ama onlar sempatik, onlar farklı ama burak kötü yani tekniği yok, duruşu itici, saçı kötü. e o zaman sorarlar adam, bu yeteneksiz adam 6 gol atmadı mı, bu itici adam 90dk boyunca köpek gibi koşmuyor mu, bu adamın bir kere hakeme itirazını, rakip futbolcuyla tartışmasını gösterebilir misiniz? hiç bir futbolcuya karşı düşmanlığım yok ancak büyük futbolcu 2 sene boyunca yatan, takımın en ihtiyacı olduğu zamanlarda gereksiz hakeme itirazları ile kart gören, burak'ın kaçırdığı pozisyonların katını kaçıran milan baros mu(baros'a karşı değilim elma-elma karşılaştırması yapabilme adına kendisini örneklendirdim)? belirttiğim gibi kendi dünyamızda etrafımızda bu duruma örnek insanlar bulabileceğimiz gibi, bilinirlik açısından futbol dünyasına baktığımızda burak gibi bir çok futbolcu görebiliriz. ya da bu durumun tam tersi de geçerli gereğinden fazla sempati, yapılan yanlışları görmezden görme, başarısızlıkları fark etmeme. türkiye'de bu duruma da bence verilebilecek en büyük örnek alex'tir. yalandan faul alır, formsuzluğundan takımı kaybeder, hakeme itiraz eder ama yine en büyük o'dur. bunların 10'da 1'ini yapmayan burak kötüdür.
    aslında daha sayfalarca yazabilirim örneğin bu durumu tepkilerin tutarsızlığından da anlayabiliriz. ortada ortak bir neden yok kimisi yeteneksiz diyor, kimisi yetenekli ama yetersiz diyor, kimisi kendini yere atıyor hep diyor, kimisi fazla seviniyor diyor. biri de demiyor ki şu yönü eksik ancak düzeltir aslan parçası.
  • 1816
    göğsüyle, ayağıyla, bacağıyla havadan gelen topları kontrol etmeyi öğrenirse topu ileride tutabilme adına çok yararlı olabileceğini düşünüyorum. çünkü bu fizik kapasiteye sahip, sadece topu daha iyi kontrol edebilip saklayabilmesi lazım. birde zaten boyu posu, sıçraması gayet iyi. topa kafa vurma becerisini daha çok geliştirirse daha da önemli bir gol silahı olur. bunları yapabilecek fizik kapasitesi var. bu sezon ondan tek beklentim havadan gelen topları kontrol edip saklayabilme ve topa kafayla vurabilme becerisini geliştirirse çok iyi bir forvet haline gelecektir. bu fiziğe sahip olduktan sonra iş sadece teknik boyutunu geliştirmeye kalıyor. bu kadar gelişime açık bir futbolcu da bunu yapabilir bence. yeter ki fatih hoca kendisine bu konuda yol göstersin.
  • 1817
    türkiye şartlarında ve yabancı sınırı karşısında mükemmel bir forvettir. ayrıca hiç durmadan gol atmaktadır. umut bulut'la birlikte mükemmel bir ikili olacaklardır.

    yeterki defans ve orta sahamız geçen seneki oyunlarına biraz yaklaşsınlar.

    9 maçta 22 gol atan takıma oynadığı süreye bakarsak neredeyse maç başına 1 gol ortalamasıyla oynayıp 6 gollük katkı yapmış bir adam kendisi. kanımca bir şekilde fener medyasının etkisiyle de kötü defansif performansımızın faturası kendisine çıkıyor.
  • 1821
    şu an kontrol ettim; sözlüğün tatil olduğu 3 günün dönüşünde şahsına saydıran yazar olmamış.. biraz vicdan muhasebesi yapmaya fırsatı oldu demek ki gerilla arkadaşlarımızın..

    o kadar atar yaptılar yaptılar da bi sessiz sinema yumuşattı ya la hepsini.. böyle oyunlar yetiyorsa sinirleri yatıştırmaya; dokuz aylığa, yakar topa, evciliğe falan çağıralım burak'ı da biraz sempati duysun kardeşlerimiz.. gol atan kaleye de olurdu da, hazır durulmuşken germeyelim ortamı..
App Store'dan indirin Google Play'den alın