resim
Burak Yılmaz
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kayserispor
Yaş:38
Uyruk:Türkiye
  • 9026
    uzun süre kendisini izlemeyince basında çıkan istatistikleri beni manipüle etmiş olacak ki iyi bir sağ açık alınmasıyla kendisinin yeterli olacağını düşünüyordum, fakat dün gece * oynanan udinesse maçının başlarında yaptığı tek topla rakip takımı kontraya çıkarmasıyla beraber eski hislerimi bana yaşatan oyuncu. bizim baskı rakip alanda baskı kurmak ve önde olduğumuz maçlarda baskı yememek için kesinlikle top tekniği iyi forvete ihtiyacımız var ve bence bu transfer sağ bek, stoper ,sağ açık kadar elzem. burak yılmaz'ın kadromuzda bulunması alternatif bakımında iyi olur fakat galatasaray'ın forvetinin gol atmaktan başka meziyetleri de olmak zorunda.
  • 9028
    ilk geldiği sezon ve devamındaki sezon kendisini fazlasıyla savunuyordum ama, burak zaman geçtikçe yeteneklerinin ve yaptıklarının ötesinde bir kibre sahip oldu. c. ronaldo'daki, ibrahimovic'deki kibri anlayabiliyorum da, burak sanki yanlışlıkla yedeğe çekilse galatasaray'ı, takımı falan gözü görmez olacak. burak'ın beceri olarak olabileceği en fazla bu. yani potansiyeline ulaştı. ve bence üst düzey bir takımda bazen onbirde, bazen oyuna sonradan girip, rakip defansı zorlayacak, skor bulacak bi oyuncudur olması gereken son noktası. biz ne kadar üst düzey takımız veya burak ne kadar profesyonel tartışılır.
  • 9032
    kariyerinde juventus ya da son 3 yılda 4 kere karşılaşmamıza rağmen real madrid'e golü yoktur. fener'e attığı tek gol de gol kralı olsun diye melo'nun al at dediği penaltıdır. kendisi insanların üzerinde kayseri erciyes seviyesi takımlara karşı attığı gollerle nasıl bir illüzyon yaratmışsa her seviye takıma gol attığı sanılıyor. arkadaş, bu adam bildiğin sadece türkiye ligi başaltı takımlara karşı gol atabilecek, bu seviyenin üzerinde gol atarsa da büyük şansa atacak kalitede, sıradan bir oyuncu. 4'üncü torbaya kadar düşmüş türkiye a milli futbol takımı'nın tek forveti. 4'üncü torbaya düşmemiz de kendisinin döneminde oldu, kendisinden önce falan değil. didier drogba olmasaydı görürdüm bakalım galatasaray şampiyonlar ligi'nde üst turlara gidebiliyor muydu?
  • 9033
    15-16 şampiyonlar ligi sezonunda galatasaray futbol takımının gok yükünü çekecek oyuncu. sırf burdan bile ne kadar etkili ve güçlü bir takım olduğumuzu anlayabiliriz. ligde arena'da anadolu takımlarına atacağı gollerin ardından yine türlü türlü istatislik verilip övülecek bu adam medya tarafından. oyunu önde oynamaya çalışan takımlar için el frenidir bu adam. takım 15-20 metre ileri çıkar, sonra bu adam gelir rakibe faul yapar, duvar olamaz ve hucüm biter orada. he bide bunun milli takımdan pozisyon arkadaşı varki onun hakkında yorum dahi yazmak istemiyorum.
  • 9034
    ünal aysal'ın kazıklarından bir tanesidir.

    çok kötü bir futbolcu olduğundan değil. hatta iyi de sayılabilecek futbolcu ancak şu anki sözleşmesini hakedecek düzeyde bir futbolcu mu? işte sıkıntı burda ortaya çıkıyor. burak yılmaz gibi vasatın biraz üstü bir futbolcuyla uzun süreli, yüksek maaşlı bir sözleşme imzalarsan "takım içi dengeler" de bozulur, transfer hamlelerin, alternatiflerin de azalır. daha az yıllık ücretle en azından aynı performansı alabileceğin yerli forvetler*** de var neticede. yabancılardan bahsetmiyorum bile.
  • 9035
    2012-2013 sampiyonlar ligi basarimizin en onemli ismidir. manchester united, braga, cluj'u geçtim schalke maclarinda attigi iki inanilmaz golu vardir. kazandirdigi veya beraberligi kurtardigi besiktas derbileri vardir.

    kayseri erciyes'e bilmem kime gol atiyor diye elestirmek nedir ki? ne yapalim yani, lige lazio'yu, roma'yi, valencia'yi mi alalim?

    ama kanimca milli takimin basarisizligi da kendisine baglandigina gore konuyu kapatabiliriz. milli takimda dogru duzgun top oynayan tek futbolcu kendisi.
  • 9038
    tek forvet oynayabilecek meziyetlere sahip değildir. çift forvet oynayınca da tüm golleri kendisi atmak istediğinden oyundan düştüğü çok oluyor. zaten 90 dakika boyunca oyunun içerisinde kalabilen bir adam değil. yaşlı hali hiç çekilmez çünkü oyun planı tamamen patlayıcı gücüne bağlı. yaşı ilerledikçe hızı da körelecek. ümit karan veya hakan şükür gibi ilerleyen yaşına rağmen iş yapabilecek bir santrafor değil burak.
  • 9040
    top süremiyor, top kontrol edemiyor, pas veremiyor. kafa topuna çıkmıyor. çıkamıyor demiyorum, çıkmıyor. drogba ile aynı boydaki bu arkadaş kafa topuna çıkmaya tenezzül etmiyor bile. iyi sıçramak ve kafa topu almak yetenek işidir, sadece boy bu işi iyi yapacağınız anlamına gelmez. ama hiç olmazsa sana atılan topa bir hamle yaparsın ki en azından rakip savunma hemen topu alıp rahatlıkla oyun kuramasın. ama bu adamda o da yok. kendisine atılan pasla doğrudan gol pozisyonuna giremeyecekse o topa çoğu zaman hareketlenmiyor bile. burak forvetteyen ileri atılan her top adeta duvara çarpıp geri dönüyor. burak'a atılan pas ya gol pozisyonu oluyor ya da rakibin hızlı hücumunun ilk topu. kendisine pas atılınca ofsayt oluyor, pas atılmayınca afra tafra yapıyor. yaptığı koşular sadece gol atmaya yönelik. hiçbir zaman arkadaşlarına alan açmak gibi bir derdi yok.

    golcü mü? evet golcü. ama bu seviyede vasıfsız bir adamı ancak golcülüğünün jardel seviyesinde olması kurtarır. sen takıma hiçbir katkıda bulunmuyorsan ceza sahasında buluştuğun her topu gole çevireceksin ki bu seviyede bir takımın parçası olabilesin. ama burak'ta o da yok. golcülüğü ancak kaçırdıklarını telafi edecek seviyede.

    şampiyon takımın yıldızı golcüsü olur, 2014-15 sezonunda şampiyon olurken bizim yıldızımız kalecimiz oldu. sezonun son maçına yedeklerle çıkmıştık. bundan önceki 12 maçta burak 2 maçta sakatlığı nedeniyle 1 maçta da sarı kart cezası nedeniyle kadroda yer almamış. geri kalan 9 maçın sadece 2'sinde burak gol atabilmiş. yani kral dediğimiz adam şampiyon olurken son 13 maçın sadece ikisinde gol atabilmiş, yani şampiyon takımın golcüsü ligin en kritik dönemecinde gol atamamış.

    burak sadece oyun seviyesiyle değil, oyun tarzıyla da takıma zarar veriyor. burak ileride olduğu sürece ancak rakibimiz izin verdiği kadar baskılı futbol oynayabiliyoruz. ne demek istediğimi anlamayanlar 2012-13 sezonunda braga ve cluj ile yaptığımız ilk maçlara bakabilir. o maçlarda 90 dakikayı rakip ceza sahası çevresinde oynadığı halde bir türlü pozisyona giremeyen ve rakibin ilk kontrasında golü yiyen takımdık. son 3 maçta burak'ın golleriyle gruptan çıkmayı başarsak da son üç maça 1 puanla girmemizde de yine burak'ın payı büyüktü.

    burak'ın takımda olması bütün oyuncuların bir kat daha fazla efor sarf etmesine neden oluyor. çünkü çok kolay top kaybedip atak yiyoruz. burak yerine daha derli toplu bir forvetimizin olması sadece hücumu ve orta sahayı değil, savunmayı da güçlendirecektir. çünkü burak ile asla oyuna hükmedemiyoruz. burak ile topa sahip olamıyoruz. burak takımdayken orta sahamız bir ileri bir geri koşmak zorunda kalıyor. burak oyundayken savunmamız her an baskı altında. burak yüzünden takımın oyun mesafesi iyice açılıyor. burak'ın sahada olduğu her an takım savruk görünüyor.

    hani şampiyonluğu erkenden garantileyen takımlar bir de gol kralı çıkarmak için son maçlarda en golcü oyuncularına gol attırmak amacıyla sahaya çıkar ya, işte biz de burak yüzünden her maçı o şekilde oynuyoruz.
  • 9041
    kimse kusura bakmasın ama bu adam galatasarayın çocuğu falan değildir. yıllardır oynadığı hiçbir takıma ve takım arkadaşlarına adına mücadele eden bir yapısı olmamıştır. egositin tekidir. benim için istediği kadar gol atsın takımı için mücadele etmeyen oyuncu bu takımda futbol oy-na-ya-maz. yaşım gereği tanju çolak hakan şükür saffet sancaklı serkan aykut necati ateş ve elmander gibi futbolcuları izledim. bizim takımın yapısına uyan hakan şükür necati ateş ve elmander tarzı oyunculardır.
    ayrıca burak efendi son 7 8 maçta takımını ve taraftarını enayi yerine koyup sabote etmiştir. sadece gençlerbirliği maçında da ayağına çarpan top nedeniyle şampiyonluğa katkı sağlamıştır. bu arada takım resmen fatih terim'in çöplüğü olmuştur.
  • 9043
    yahu trt bile şampiyonlar ligi reklamlarında sneijderın golünü gösterirken burak'ın ellerini başının arasına alarak kaçan gole tepkisini gösteriyor siz daha neyi anlamaya çalışıyorsunuz. bir adamın senede 14-15 gol atması birçoğuna yeterli gelebilir. ama benim bakış açıma göre değil. al abi yanına bir tane yarma forvet tuttuğunu acımadan sallayan. sıkıysa oynamasın. ama nerde hamzacığım rahat eder mi o zaman futbolcusu gece nasıl uyur bunu düşünür. yemişim takımı der yerlime bir şey olmasın...
  • 9044
    oyun anlamında, attığı gollerden daha fazla, takıma zararı olan futbolcu. son vuruş yapamayacağı, pas vermesi, orta açması veya top sürmesi gereken yerlerde topu aldığı zaman biliyorum ki; o top ya rakibe gidecek, ya da geriye pas verecek, topu ezecek. diğer ihtimaller nadiren gerçekleşiyor. üstüne bir de bu yıl alternatifsiz bırakılmaya çalışılması ayrı bir rezalet.
  • 9046
    sneijder'in fener ağlarına salladığı ikinci füzeden sonra bile "neden bana pas vermedin" hareketlerine girip ilk başta sevinmeyen oyuncu. daha arasak kim bilir ne sevinmediği ve golü kendi atamadığı için isyan ettiği pozisyonlar göreceğiz. takım oyuncusu falan değildir. tonlarca atağı piç eder. ha top önüne güzelce düşerse sağ ayak içiyle iyi bırakır, yani kaçırdığı onlarca gole sakın sinirlenmeyin, nasıl olsa senede 14-15 gol atıp takımdaki yerini garantiliyor.
  • 9047
    kankasıyla birlikte takımın uefa kupası döneminden beri süregelen 'oyuncuya dayalı düzen'in yeni patronudur. 2000'li yıllardan önce çok güzel bir teknik direktör takımıyken (derwall, feldkamp, 1. ft dönemi) o zamandan bu yana oyuncuya bağlı bir sistem gelişti. bu dönem uefa şampiyonu olup fatih terim'in gitmesiyle başlarken, 3'üncü fatih terim döneminde bir nebze de olsa gerilemişti. fakat parator'un tamamen duygusal hareketle kulübü bırakıp gitmesinden beri hastalık tekrar baş gösterdi ve eğer müdahale edilmezse önümüzdeki yıllarda başımızı en çok ağrıtacak şey bu olacak. galatasaray'daki futbolcular her nedense belli başarılar elde ettikten sonra kendilerine bunu hak olarak görüyorlar. lakin galatasaray'a gelip bu kadar parayı cukkalama sebeplerinin "başarı kazanmak" olduğunu birileri onlara anlatmalı artık. bunda yıllardır süregelen yönetimsel istikrarsızlık da ciddi şekilde etkili oluyor. üstüne burak gibi, selçuk gibi, sabri gibi cahil cühela adamların da ancak böyle hinliklere kafaları çalıştığı için ortaya olağan olarak "takımı ele geçirme ve işlerine gelinmeyen durumlarda takımı sabote etme" gibi eylemler çıkıyor.

    bu durumdan ancak gün itibariyle başta kankasıyla birlikte kendisinin ilk taliplilerine satılması veya neyse paraları verilip yolunuz açık olsun denerek şutlanmasıyla kurtulunur. her kötü gidişte hoca göndermek en kolayıdır, lakin hamza hamzaoğlu dirayet gösterip bu adamları bir şekilde takımdan şutlarsa kendi geleceğini de daha düzgün biçimde şekillendirecektir. yoksa o'nun da sonu diğerleri gibi olacak ve yakın gelecekte o çok sevdiği yerli futbolcular kendisini arkadan vuracaklardır. oyundan çıkarken kendisine yapılan tripler, gelecekte kuyusunun kazılacağına dair ciddi işarettir.

    dikkat ederseniz futbolculuğuyla ilgili hiç konuşmadım zira konuşacak bir şey yok. adam geçen yıl yuhalandığı bir hazırlık maçından sonra 'hazırlık maçını kazansak ne olur kazanmasak ne olur' diyerek zaten futbola olan bakış açısını ortaya dökmüş, kendi takım arkadaşının şampiyonluk maçında attığı gole sevinmeyecek kadar egoist bir insandır. tez zamanda defolup gitmesi dileğiyle...
App Store'dan indirin Google Play'den alın