8976
galatasaray'da oynadığı süre boyunca ligde sırasıyla 24-16-16*, şampiyonlar ligi'nde sırasıyla 8-0-2 golü* bulunan forvet.
bence burak trabzon'daki son senesi ve bize geldiği ilk sene kariyer senelerini yaşadı ve artık sürekli düşmeye devam edecek. o yüzden bundan sonra daha iyi bir katkı beklemiyorum istatistik açısından ama futbol bu bir bakmışsın 30 gol atmış... ama kesinlikle takım oyununa fayda açısından bir gelişme olmayacak. top kontrolü ve pas konusundaki yetersizliği, fazla ve gereksiz faul yapması, en ufak müdahalede bile faul bekleyerekten topu bırakması (ki en sinir olduğum yönü de bu, müdahale gelince yere düşüyor sonra ayağa kalkıp el kol hareketi yaparken rakip topu alıp kontraya başlıyor ve bir bakmışsınız top bizim kalede...), maç içindeki tavırları, kaçırdığı saçma sapan goller; attığı golleri, yaptığı koşuları, defanstaki adamı peşine takıp alan açması gibi özelliklerini gölgeliyor. buradan hareketle de takım oyuncusu olmadığı çok açık.
yabancı sınırında önemli bir opsiyondu tamam ama artık takımdaki çoğu kariyerinin bitimine yaklaşmış oyuncu gibi artık miadı doldu. bu sene herhangi bir teklif geldiyse satmamak büyük hatadır. özellikle bir kesim taraftar şampiyonlar ligi maçlarında burak'a her türlü küfrü ederken o da ne anamızın ligine geri dönmüşken yine burak'ı kral ilan etmişler... şampiyonlar liginde iken taraftar umut bulut bile daha iyidir takım oyunu oynarız!? gibi cümleler sarfediyordu düşünün yani durumun vahametini.
takım içinde hizipçilik olayı gayet normal. fatih terim ile birlikte bu 'takımın abilerinin' ego patlaması malum. üstüne ünal aysal saçma sapan bir hamleyle maaşını uçuruyor. mancini olsun, prandelli olsun kesintisiz oynatıyor. zaten takımın evlatları en küçük bir olayda formayı çıkarıp atabiliyor, teknik direktörü itebiliyor, saha içinde takım arkadaşıyla birbirine girebiliyor, porsche'uyla florya'nın zemininde köpeğini gezdirip internette paylaşabiliyor... üstüne sarı bıyık hamza hamzaoğlu açıklamaları ile durduk yerde pohpohluyor iken neden olmasın. takımı kendi çiftliği gibi yönetiyorlar işte böyle böyle.
altyapı farklılığı ve iş ahlakı gibi konulardan görüyoruz işte podolski, sneijder, elmander gibi futbolcuları ve belözoğlu, burak, sabri gibilerini...
bence burak trabzon'daki son senesi ve bize geldiği ilk sene kariyer senelerini yaşadı ve artık sürekli düşmeye devam edecek. o yüzden bundan sonra daha iyi bir katkı beklemiyorum istatistik açısından ama futbol bu bir bakmışsın 30 gol atmış... ama kesinlikle takım oyununa fayda açısından bir gelişme olmayacak. top kontrolü ve pas konusundaki yetersizliği, fazla ve gereksiz faul yapması, en ufak müdahalede bile faul bekleyerekten topu bırakması (ki en sinir olduğum yönü de bu, müdahale gelince yere düşüyor sonra ayağa kalkıp el kol hareketi yaparken rakip topu alıp kontraya başlıyor ve bir bakmışsınız top bizim kalede...), maç içindeki tavırları, kaçırdığı saçma sapan goller; attığı golleri, yaptığı koşuları, defanstaki adamı peşine takıp alan açması gibi özelliklerini gölgeliyor. buradan hareketle de takım oyuncusu olmadığı çok açık.
yabancı sınırında önemli bir opsiyondu tamam ama artık takımdaki çoğu kariyerinin bitimine yaklaşmış oyuncu gibi artık miadı doldu. bu sene herhangi bir teklif geldiyse satmamak büyük hatadır. özellikle bir kesim taraftar şampiyonlar ligi maçlarında burak'a her türlü küfrü ederken o da ne anamızın ligine geri dönmüşken yine burak'ı kral ilan etmişler... şampiyonlar liginde iken taraftar umut bulut bile daha iyidir takım oyunu oynarız!? gibi cümleler sarfediyordu düşünün yani durumun vahametini.
takım içinde hizipçilik olayı gayet normal. fatih terim ile birlikte bu 'takımın abilerinin' ego patlaması malum. üstüne ünal aysal saçma sapan bir hamleyle maaşını uçuruyor. mancini olsun, prandelli olsun kesintisiz oynatıyor. zaten takımın evlatları en küçük bir olayda formayı çıkarıp atabiliyor, teknik direktörü itebiliyor, saha içinde takım arkadaşıyla birbirine girebiliyor, porsche'uyla florya'nın zemininde köpeğini gezdirip internette paylaşabiliyor... üstüne sarı bıyık hamza hamzaoğlu açıklamaları ile durduk yerde pohpohluyor iken neden olmasın. takımı kendi çiftliği gibi yönetiyorlar işte böyle böyle.
altyapı farklılığı ve iş ahlakı gibi konulardan görüyoruz işte podolski, sneijder, elmander gibi futbolcuları ve belözoğlu, burak, sabri gibilerini...