resim
Burak Yılmaz
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kayserispor
Yaş:38
Uyruk:Türkiye
  • 6905
    demba ba'yı izledikten sonra bana allah'ım neydi günahımız dedirten ve aziz yıldırım'ın bizi içeriden bitirmek için aramıza saldığını ciddi ciddi düşünmeme sebep olan top tepici.

    top tepici diyorum çünkü kendisinin dünyadaki en kazma futbolcudan tutun 5 yaşında bir çocuğa kadar önüne bir futbol topu yuvarlanan her bireyin gayri ihtiyari yapabileceği iş olan top tepmekten başka hiçbir meziyeti yoktur.

    yazmaktan ellerim nasır tuttu ama yine yazıyorum şu adamı hala ilk onbire yazan arkadaşlar bir zahmet başka bir spor dalını takip ediniz.
  • 6907
    kendisini başakşehir maçına odaklayan clinical striker. haydi bakalım burak efendi, senden hattrick bekliyoruz avrupa dedi başakşehir fc'ye karşı. gerçi kesin, minimum maç başına üç kez ofsayta kalıyorsun, bu alanda hattrick kesin. galatasaray'ın kangreni bu tarz düşünen, gelişmeye kapalı kişilerdir, hocasından, futbolcusuna, şu bir kaç gündür çok tiksindim.
  • 6908
    kendisi hakkında girdiğim entrylerin hepsi kötüdür çünkü kötü futbolcudur. ilk geldiği günler 'gol atabilir ama toplamda kötü futbolcudur' dedigimde eksi manyağı oluyordum. şimdilerdeyse girilen her entry kendisinin aleyhine. sözlüğün bu algıyı yakalaması güzel. zaten tribünler de her maç ıslıklamaya başladı. yakındır bu takımdan gideceğini de göreceğim inşaallah. galatasaray tarihinde sanırım en haz etmediğim oyuncu.
  • 6910
    superligde yalandan aldıgı penaltı sayısı uc degildir. ben bjk macında dahi temas oldugu kanaatindeyim. ancak kendisinden on kat fazla emek hırsızlıgı yapan gokhan gonuller alper potuklar konusulmazken bu adama emek hırsızı denmesi gururuma dokunuyor. sebebi de belli iste, zamanında kendilerine bir gol bile katkı vermeyen bu adamın sonrasında bize onlarca gol katkı vermesi. bunun kuyruk acısıyla fener ve besiktaslılar bu adama vurdu da vurdu.

    siz simdi ister sevin ister nefret edin bu adamdan, ama gercekten su adam sanılan gokhan ve alper dallaması bu herifin cükü olamaz. su aralar bok gibi bir performansı, sıfıra yakın bir bitiriciliği ve cekilmez bir takım oyunu var ama bu adam su bahsettigim heriflerden yuz kat daha karakterli.

    ama tarih uc hafta arayla takımına altı puan kazandıran haramzade gokhan ve alperi efendi olarak hatırlayacak, burak ise kariyerinde toplam uc tane bile haksız penaltı aldırmamısken emek hırsızı olarak anılacak. sırf su haksızlık yuzunden bile daha cok seviyorum seni burak yılmaz. kendilerine adam demeye bin sahit olan insanlar senin adamlıgını sorguluyor yıllardır su ulkede, sen bakma hicbirine. cunku değmezler.
  • 6915
    severdim kendisini, iyi futbolcu derdim, atıyordu ya hani...

    sezon başından beri sahada yürüyen, takımı bir kişi eksik oynamak zorunda bırakan bir burak var. aldığı her topu faulle, koşu yaptığı her topu -istisnasız- ofsaytla sonuçlandıran basiretsiz bi haldı. her hafta nasıl daha kötü oynanırın cevabını sahada bağırarak veriyor. zaten oyuna katkısı sıfır, koşma yok, pres yok, rakip kaleyi rahatsız edici koşular yok. aptalca düşmeleri, aptalca faulleri ki her pozisyon vukuatlı amk.

    buraya kadar her şey normal ve özetle adam kötü... peki benim bile gördüğüm bu aptallıklara tahammül eden bi teknik direktör. korkarım fenerbahçe'deki kast sistemini bizim takımda da selçuk ve burak uygulamaya çalışıyor.

    cehennemin dibine kadar yolu var. istemiyorum bu takımda, yeter artık.
  • 6916
    bugün gs sözlük'te by ve si başlıklarını şu şekilde görmeyi çok istiyorum.
    burak yılmaz (246)
    selçuk inan (207)

    eskisi, yenisi... sevgili sözlük yazarları. lütfen... üşenmeyin girin sözlüğe, üç beş kelam bi şeyler karalayın. beddua olur, temenni(!) olur... bu adamların foyasını taraftardan başka kimse ortaya çıkaramaz. etraflarındaki savunma kalkanını taraftar hariç kimse parçalayamaz. sözlükler, twitter, forumlar. kulübe mail kampanyası da yapılabilir gerekirse. taraftar istemiyor diye...

    gstv'de hala yabancılar konuşuluyor. tümer dzemaili'den bahsediyor. denizli melo kim ki konuşuyor diyor. taraftardan başka kimse bu orta oyununu çökertemez.
  • 6917
    bugün gs sözlük'te by ve si başlıklarını şu şekilde görmeyi çok istiyorum.
    burak yılmaz (246)
    selçuk inan (207)

    eskisi, yenisi... sevgili sözlük yazarları. lütfen... üşenmeyin girin sözlüğe, üç beş kelam bi şeyler karalayın. beddua olur, temenni(!) olur... bu adamların foyasını taraftardan başka kimse ortaya çıkaramaz. etraflarındaki savunma kalkanını taraftar hariç kimse parçalayamaz. sözlükler, twitter, forumlar. kulübe mail kampanyası da yapılabilir gerekirse. taraftar istemiyor diye...

    gstv'de hala yabancılar konuşuluyor. tümer dzemaili'den bahsediyor. denizli melo kim ki konuşuyor falan diyor. daha bunun rıdvan'ı, serhat'ı, sinan engin'i var...

    sözlükler twitter forumlar... gerekirse kulübe mail kampanyası... organize olup bu çapsızların korunmasını engellememiz lazım.

    edit: mobilden yazarken sapıtmış. hazır editlemişken bi kez daha yalvarıyorum herkese. içim acıyor lan...
  • 6920
    ne yazık ki takımın golcüsü konumundan el freni konumuna düşen futbolcudur.

    şampiyon olduğumuz dönemde bile sırf kendisi gol atsın diye saçma sapan düzenlerle sahaya çıkıyorduk.
    hala daha kendisi küsmesin, kankası küsmesin diye gelen geçenden 4 yiyoruz.
    tamam eyvallah forvete servis yapılır ama takıma yardım etmiyor.
    sadece takım iyiyken gol atacak adam bizde iş yapmazmış onu anladık.
    lazio'ya yollayacakmışız onu anladık.
  • 6921
    bayern münih'in yakın dönemde mario gomez'i satmasına bir futbolsever olarak şaşırmıştım. uzaktan bakınca gayet yeterli bir forvet gibi görünüyordu onlar için, bir anda satıp mandzukici getirdiler. gayet başarılı bir münih kariyeri geçiren mandzukic de bu yaz itibariyle satıldı, lewa ile devam ediyorlar. o değişimi yapmaları, yapabilmeleri ilginç geliyordu bana. elbette şartlar bizimle kıyaslanamaz, farklı etkenler var ülkeler arasında. lakin burak yılmaz bizdeki ilk senesini gayet başarılı geçirip, avrupa'da da sükse yaptığında o yaz döneminde lazio dedikodularında yorumlarımızı düşünüyorum şimdi, keşke bu kadar duygusal olmasak diyorum. o kararı cesur olup alabilsek, bizim için en hayırlısı olacakmış, bir şekilde doldururduk elbet yerini gelen parayla. kimden ne kadar ve ne zamana kadar verim alabileceğin konusunda ders veriyor aslında almanlar , malesef anlayamıyoruz.
  • 6923
    gol kralı olup trabzonspor'dan geldiğinde ne kadar leş olduğunu söyledik, ama gözler fıldır fıldır istatistik kasmalarla, gönüller büyük resmi kapatan gollerle coştukça zat-ı alimizin avukat sayısında patlama oldu.

    şimdi forvetin görevi gol atmaksa, bu adam gol atsın*. atamıyorsa,; 3 milyon aldığı yerde, önüne top beklemek ve takım oyununa 4 faul 6 ofsayt ile katkıda bulunmaktan (!) başka arayışlara girsin.

    ama biliyorum, ilk atacağı golden sonra "umarız gollerini dizecektir" safsatası başlayacak. bir maç kendi standartlarına göre çok iyi oynasın, yere göğe sığdırılamayacak, geri döndüğü söylenecek. kapak muhabbeti devreye girecek. sonra bir bakmışız ki, gene bir bok olmamış. çünkü adam, futbolun temel doğrularından bihaber, natural-born football killer.

    b17'nin ne olduğunu/ne olamadığını taraftarın yeni yeni anlaması az da olsa sevindirici. her maç gol attığında da beni endişelendiren* bu adamın aynı/benzer istikrarla sahada olmayacağıydı. gol atar, eskiden arada yanlışlıkla da olsa çalım atar, şaşırtıcı biçimde top kontrol edebildiği olurdu. şu an izlesem "hadi lan burak böyle gol mü atar lan?" diyeceğim tarzda golleri vardı. tabi bu kendisini beğendiğim anlamına gelmiyor. demek istediğim, güven vermemesi. hani bir kaleci bazı maçlarda çok kurtarış yapar, takıma maç bile kazandırabilir ama hiç olmayacak hatalar yaparak goller de yer ya, misal de sanctis gibi. işte burak da öyleydi benim için. atıyordu ama ben golleri burak'ın geçici bir ekstra dönem geçirerek attığını düşündüğüm için, bu adama güvenerek yola çıkılamayacağı kanaatindey(d)im.

    nitekim ilk seneki ekstrasını, bizdeki ikinci senesinde saç baş yoldurtmaya* çevirerek oynamaya devam etti. sneijder ve drogba gelip takıma az biraz alıştıktan sonra, burak yine atmıştı ama arkasında çok sağlam iki dünya yıldızı burak'a çalışıyordu. geçen sene toplamda abartısız 20 gol civarı atabileceğimiz iç sahadaki antalyaspor ve rizespor maçlarında kaçan gollerin birçoğu kendisine aitti.

    ve işte bu sene... drogba gitti, ileride top tutup kendisine pozisyon hazırlayacak adam da kalmadı. bu konumdaki adamın sneijder olması için, burak'ın sırtı dönük oynayabilme gibi bir meziyetinin olması gerekir. drogba gidince, takke düştü kel göründü. ancak bunu geçen sene drogba'nın oynamayı bıraktığı maçlardan itibaren de görmeye başlamıştık. tabi yönetim de malesef kıçını kaldırıp bir tanecik forvet düşünmedi şu takıma. bonservisi elinde bir gomis vardı, şimdi herkes gibi ben de hayıflanıyorum. kendimizi drogba'dan sonra yükseklerde gördük, dünya starı kibrinin toz pembe hayalleriyle geçirilen 1.5 seneden sonra, drogba'dan sonra gomis'in gelecek olması, bizim için künefe üstüne içilen şalgam suyu gibi olacaktı.

    ne oldu? burak'ın dışında umut eldeydi, bir de küfür kıyamet bağırdık da, yönetim yapmış olmak için transfer yaparak pandev'i aldı. pandev zeki bir oyuncu. galatasaray'da oynadığı şu kısıtlı zaman içinde oyun zekasıyla neden burak'a tercih edilmesi gerektiğini gösteren bir oyuncu, fakat önemli bir eksiği var: fizik kondüsyonsuzluğu. şu bir gerçek ki, pandev'deki eksikliklerle burak'takileri karşılaştırırsak, pandev'in eksiklikleri kapatılabilecek şeyler. burak ise doğuştan eksik, temelsiz, altyapısız, bir aralar nicelik olarak çok gol atmış bir adam. zekaya dayalı aidiyetler bâki iken, fiziğe dayalı aidiyetler geçicidir. işte burak, şu yaşında verimsizliğin dibine vurmuşken, zaten zekaya dayalı bir oyunu da yokken, daha da yaşlandığında alacağı paralar, allah muhafaza riva arazisinin rehin verilmesine falan yol açar.

    ezcümle, geçmişte bir aralar çok gol atmış, iki kere gol kralı olmuş bir forvetin, bu kadar çok gol atmasına rağmen bu kadar eleştirilmesi normal midir? "bu ülkede hakan şükür'ü de falanca deyip eleştirdiler, jardel'i de filanca deyip eleştirdiler" bölüğü, saklandığı siperin arkasından çıkmadan ben söyleyeyim. hakan şükür'ün tek işi gol atmak değildi, kaçırırdı ama hücum pres yapardı, arkadaşlarına pozisyon hazırlardı, kendisi gibi uzun boylu birinden beklenmeyecek bir tekniği vardı, birebirde adam geçebiliyordu. bunun yanı sıra gol de atıyordu. jardel ise safkan bir golcüydü. erzurumspor'a da atardı, milan'a da, ankaragücü'ne de atardı, real'e de. kendisine gelen top ölmez, bilakis rakibi öldürürdü. bunların burak'la kıyaslanması bile kendilerine yeteri kadar eza verir. burak bunlardan neyi doğru yapıyor? geçmişte ligi domine eden bir kadroyla, genelde beleş goller atan* bir forvetin geçmişteki gol sayısı malesef ki bu seneki verimsizliğini ve yetersizliğini kapatmaya yetmiyor. ve ne yazık ki, kafalara kodlanmış istatistiksel golcü kimliği, taraftarı "olur da atar bir tane" moduna soktuğu gün biz geleceğimizi kaybettik.

    burak takıma katıldıktan sonra, galatasaray futbol takımının attığı toplam gol sayısındaki düşüş neye bağlanabilir acaba? takımın tek bir hedef odağı üzerinden skor üretmesi, hedefin etkisiz hale getirilmesiyle şekeri elinden alınan çocuklar gibi boynumuz bükük sahadan ayrılmaya sebep olmuyor mu sanki? oysa eskiden ne güzel 5-6 farklı adamla her cepheden ateş ediyorduk. hangi birine önlem alacaksın? ne zamanki burak geldi, "gol kralı" ile gücümüze güç kattık şeklinde düşüncelere kapıldık, o zamandan gözlerimize bir perde indi bile. tamam, takımın hareketsizliği ve ruhsuzluğu da önemli bir faktör ama set oyunu oynayan takımlarda, defansif gücünden de taviz vermeden burak'ı oynatamazsın. hele şampiyonlar ligi'nde hiç kaldırmaz. velev ki pozisyon buldun, bitirici vuruşu yok ki seni bir yerlere taşısın, çıtanı yükseltsin. 6-1'lik real maçında neredeyse altı pastan auta attığı kafa*, 4-0 yenildiğimiz dortmund maçında bomboş pozisyonu heba etmesi, 1-0 kazandığımız juventus maçında son dakikalarda kale ağzından kaçırdığı 1-2 gol*...

    biz gol attığı için burak'a, burak'ı sözde "iyi forvet" gösterdiği için drogba'ya bağımlı olduk. burak bizim için sigara, drogba da ateşti. ateşi kaybedip yenisini koymayınca, elimizde içemediğimiz sigaramız kaldı. bağımlı olduğumuz için de bırakamadık. ne zaman ki bu bağımlılıktan kurtulmaya karar veririz, belki o zaman bir şeyleri yoluna koymaya başlayabiliriz.
  • 6925
    çok daha fazla çalışması ve eksik yönlerini kapatarak daha da iyi yerlere gelmesi gerekirken karakter zaafı yüzünden şımarıklık ve tembellik yapan kalitesiz futbolcu. mesela hakan şükür de kraldı ama gol kralı olmasa da her sezon kral gibi oynardı. 4 gol attığı sezonda bile... burak istatistik kasma peşinde olduğunu o kadar belli ediyor ki, o eski halinden tamamen vazgeçmiş durumda. gönderilsin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın