burak elmas,
mehmet remzi sanver,
ışıtan gün.
kağıt üzerinde oldukça güçlü gözüken yönetim listesinde, özellikle bu üç isimden daha önce de bildiğim ve takip ettiğim kişiler oldukları için beklentilerim çok yüksekti.
ışıtan gün'ün özellikle son 20 günde karışmadığı skandal kalmadı. yıllar önce yazdığı seviyesiz, seksist, kutuplaştırıcı tweetler de cabası. futbol yöneticiliği deneyimi sayesinde girdiği yönetim kurulu listesinde kendi egosunu bile yönetemeyen bir adama dönüştü. çok büyük hayal kırıklığı.
burak elmas hiçbir derde merhem olmadı. fatih terim 3. dönem ayrılışından sonra asla benimseyemediğim, 4. döneminde de oynattığı futbolu beğenmediği bir teknik direktördü ama her şeyden önce efsanemizdi.
metin oktay ne kadar efsaneyse,
fatih terim de o kadar efsaneydi. burak elmas pasif agresif tavırlarıyla bizi düşman belleyen kimselere tavrını koyamazken, daha ilk dönemeçte kulübün efsanesini trenden attı. trenin kaçmasında elbette fatih hoca'nın da kabahatleri vardı ama treni elmas'a hediye eden zaten hocanın kendisiydi. yola çıktıklarını yolda bulduklarına tercih edersen yolun sonunu göremezsin. burak elmas yola çıktığı önemli kişileri kaybetti, diğerleri hakkında söylenecek pek bir şey yok zaten. "galatasaray'ın marka değerini daha nasıl ayaklar altına alabiliriz" düşüncesi ile meşguller. teknik direktör konusunda
domenec torrent doğru tercih mi bunu değerlendirmek için çok erken ama getiriliş şekli çok çok yanlış. başarılı olmalarını çok istiyorum ama başarılı olsa bile yönetimin fatih hoca'ya kurduğu kumpası unutmak mümkün olmayacak. umarım "aklı selim" taraftarımız "terim aşkı" ile yeni hocayı cezalandırmaz. bize düşen teknik ekibe sonuna kadar destek olmak ama burak elmas ve yönetimine öfkeyi diri tutmak diye düşünüyorum.
remzi hoca ise gerçekten bu yönetimin içinde parlıyor. söylemleri, üslubu, kalitesi ile galatasaray'a yakışan tek isim şu ana kadar. galatasaray için ne yaptı kısmı tartışılabilir fakat galatasaray kültürü'ne ait olduğu her tavrından belli. basın sözcüsü olmasına rağmen kulübün haklarını savunmadığı falan konuşuluyor bazen, şaşırıyorum. yönetim kurulu yetki vermediği sürece basın sözcüsü kendi insiyatifiyle ne yapabilir? çıkıp elmas'ın direktifleriyle çakma kabadayılık yapıp efsane de olabilirdi ama maalesef konu galatasaray olunca o bile işe yaramıyor bu kendisini avrupai sanan oryantalist ortadoğu ülkesinde. zaten yönetimin onun da sesini kısmaya başladığına inanıyorum, adamı göremez olduk son haftalarda. bunun sebebi de muhtemelen diğer yk üyelerinin arasında fazla düzgün bir insan oluşudur. şiveli olsa, her mağlubiyet sonrası serumlu fotoğrafı servis edilse veya basiretsiz bir şekilde kronik sakat dünya yıldızı ile fotoğrafını paylaşıp kulübü 15 milyon euroluk yükün altına soksa şu an mevcut yönetimde galatasaray taraftarının sevgilisi olurdu. birkaç sene sonra verdiği zararın boyutları anlaşılınca arkasından küfredilirdi, orası ayrı.
özetle; büyük beklentim olan üç ismin ikisi 6 ayda müthiş hayal kırıklığı yarattı, diğer isim de şimdilik geri plana atılmış gibi gözüküyor.
köksal ünlü ve
rezan epözdemir gibi iki önemli isim istifa etti. burak elmas'ın seçimi kazanmasında büyük rol oynayan fatih hoca galatasaray'a yakışmayacak bir şekilde kulüpten uzaklaştırıldı. 6 ay önce mazbata aldıklarında "en kötü ne yapabilirler?" diye sorulsa, bu kadarını gerçekten tahmin edemezdim. hayal kırıklığımın tarifi yok. umarım en kısa zamanda pılınızı pırtınızı toplayıp gidersiniz. bu şekilde devam ettiğiniz takdirde dursun özbek yönetiminden bile daha kötü hatırlanacaksınız.