1
yapacak birşey yok.
çocukluk&ergenlik çağlarımda deli dana gibi futbol oynardım ve izlerdim şimdi olduğu gibi. yeteneksizlik abidesi olduğum için kaleye girerdim doğal olarak. her maçta maymun gibi uçar, üstümü başımı batırır öyle giderdim eve. annem bağırır çağırırdı; ''elin evlatları gol atar, bizimki yerde belenir.'' belki de asosyalliğe yatkın olma sebebibimde futbol. günümün herhangi boşluğunda direk top oynardım, top olmazsa gazoz kapağı olurdu.
sonra erkek olmanın verdiği hormonsal içgüdüler nedeniyle karşı cinsime yönelme dürtüleri başladı. küçücük velettik işte, tek amaç beraber simit yemek, kızcağızın dudaklarında kalan ayran izlerini elimizle temizlemek, diğer çocuklara artizlik yapmak. sonra yavaş yavaş büyür gibi olduk, kız arkadaş edindik, ama bir türlü futbol üzerinden etkileyemedik aq. lan kaleciyim zaten gol atamıyom ki ona koşayım. sıkıcı gelirdi onlara zaten hep. ne sokak kaldırımında, ne okulun bahçesinde ancak tıfıl oğlan çocukları olurdu bizi izleyen bok var gibi.
ezan okunur anne yemeğe çağırır/ zil çalar herkes sınıflara üşüşürken hep basketçi çocuklar çarpardı gözüme. şekilli mekilli timek mimek(eski zaman adlarını hatırlamıyorum) ayakkabılar, kollarda bileklikler, ter silmek için bez parçaları, şekilli saçlar, onları izleyen zilyon tane kız. bizse arkasında van gobbel yazdığımız beyaz atlet(güzel ironi kabul et), sportaç krampon, kıçımızın deliğine kadar giren çamur... hep güzel kızlar onlara bakıyordu aq, biz çapulcu gibi kalıyoduk lan. halbuki o basketçiler hep süt çocuğu oluyordu, bizse mahallenin delikanlıları. o kızlar bilmiyordu kendileri için bıçak yemeye razı olurduk biz, o ibneler kendini bile savunamazdı. belimizi kırma pahasına rovaşetaya kalkardık sırf onları etkilemek için, o basketçi parlak ayakkabılılar götlerini bile oynatmadan 3'lük atarlardı, alkışı kaparladı. bizim ağzımızdan küfür eksik olmazdı, ne yapalım delikanlı adamlardık(!) , o basketçiler çok kibar konuşurdu aq.
boynu bükük olan hep biz olduk, çirkin kızlara hep biz talim olduk. onlarsa hep en güzellerine sahip oldular adaletini siktiğimin dünyasında.kızlara yaranabilmek için mahallenin koca karılarının camını kırıp annemizden dayak yiyen biz, götünü kaldırmadan güzel kızları götüren onlar.
saatlerce anlatsanız da sevemem basketbolu. sevmedim, sevemedim. çocukluk travmamdır benim. ama ben de çok iyi planjön atarım :(
çocukluk&ergenlik çağlarımda deli dana gibi futbol oynardım ve izlerdim şimdi olduğu gibi. yeteneksizlik abidesi olduğum için kaleye girerdim doğal olarak. her maçta maymun gibi uçar, üstümü başımı batırır öyle giderdim eve. annem bağırır çağırırdı; ''elin evlatları gol atar, bizimki yerde belenir.'' belki de asosyalliğe yatkın olma sebebibimde futbol. günümün herhangi boşluğunda direk top oynardım, top olmazsa gazoz kapağı olurdu.
sonra erkek olmanın verdiği hormonsal içgüdüler nedeniyle karşı cinsime yönelme dürtüleri başladı. küçücük velettik işte, tek amaç beraber simit yemek, kızcağızın dudaklarında kalan ayran izlerini elimizle temizlemek, diğer çocuklara artizlik yapmak. sonra yavaş yavaş büyür gibi olduk, kız arkadaş edindik, ama bir türlü futbol üzerinden etkileyemedik aq. lan kaleciyim zaten gol atamıyom ki ona koşayım. sıkıcı gelirdi onlara zaten hep. ne sokak kaldırımında, ne okulun bahçesinde ancak tıfıl oğlan çocukları olurdu bizi izleyen bok var gibi.
ezan okunur anne yemeğe çağırır/ zil çalar herkes sınıflara üşüşürken hep basketçi çocuklar çarpardı gözüme. şekilli mekilli timek mimek(eski zaman adlarını hatırlamıyorum) ayakkabılar, kollarda bileklikler, ter silmek için bez parçaları, şekilli saçlar, onları izleyen zilyon tane kız. bizse arkasında van gobbel yazdığımız beyaz atlet(güzel ironi kabul et), sportaç krampon, kıçımızın deliğine kadar giren çamur... hep güzel kızlar onlara bakıyordu aq, biz çapulcu gibi kalıyoduk lan. halbuki o basketçiler hep süt çocuğu oluyordu, bizse mahallenin delikanlıları. o kızlar bilmiyordu kendileri için bıçak yemeye razı olurduk biz, o ibneler kendini bile savunamazdı. belimizi kırma pahasına rovaşetaya kalkardık sırf onları etkilemek için, o basketçi parlak ayakkabılılar götlerini bile oynatmadan 3'lük atarlardı, alkışı kaparladı. bizim ağzımızdan küfür eksik olmazdı, ne yapalım delikanlı adamlardık(!) , o basketçiler çok kibar konuşurdu aq.
boynu bükük olan hep biz olduk, çirkin kızlara hep biz talim olduk. onlarsa hep en güzellerine sahip oldular adaletini siktiğimin dünyasında.kızlara yaranabilmek için mahallenin koca karılarının camını kırıp annemizden dayak yiyen biz, götünü kaldırmadan güzel kızları götüren onlar.
saatlerce anlatsanız da sevemem basketbolu. sevmedim, sevemedim. çocukluk travmamdır benim. ama ben de çok iyi planjön atarım :(