anlık gelen başarıları, gerçekten başarı zannedenlerin, bu yolda çekilen çileleri de bahane olarak görmesi çok normal.
öncelikle şunu söyleyeyim. türkiye liginde şampiyonluk benim için başarı değildir. yaklaşık 60 yıldır oynanan bu ligde sürpriz olmadığı sürece 3 takımdan biri şampiyon oluyor. bu 3 takımdan biri bazen biz olurken bazen de rakiplerimiz oluyor. yani bu durum başarı kıstası olarak düşünülmemeli. bu şampiyonluk önemsizdir ya da türkiye ligini oynamak gereksizdir demek değil. sadece türkiye ligini tek başarı olarak görmek yanlıştır demek.
peki, başarı nedir? sürdürülebilir olan kazanımlardır. bu kazanımların da ekonomine ve durumuna uygun yapmak. yoksa bu sene 100 milyon euro borçlanıp, şampiyon olup, bir sonraki sene elektrik borcunu ödeyemiyorsan, bu başarı değil, anlık göz boyamadır.
sürdürülebilir olması için ne gerekiyor? en hafif tabirle acı çekmek gerekiyor. hazır olanı tüketmek yerine, yeni olanı oluşturup bunda devamlılık sağlamak gerekiyor. bunu hem doğru şekilde oluşturup hem de doğru şekilde sürdürmek gerekiyor. yani başta dediğim gibi acı çekmek gerekiyor. zaten ne demiş ünlü düşünür
scorpions, no pain no gain.
şimdi biz istiyoruz ki, hem acı çekmeyelim hem de büyüyelim. bu söz için daha güzel bir tabir var ama kullanmak istemiyorum.
bu yolda bize düşen, kişilerden bağımsız, bu yapılanmada elini taşının altına koyanları desteklemek. bilin ki bu yapılanmaya soyunan insanlar kendini değil kulübü düşünüyorlardır. kendisini düşünse 21 yaşındaki morutan'ı değil de 30 yaşındaki ghezzal'i alır kısa sürede daha başarılı olurdu. yani bunu yapmaya çalışanlar inanın sizden bizden daha fazla kulübü düşünen insanlar.
yok biz direkt başarı istiyoruz, sistem istemiyoruz, sürdürülebilirlik istemiyoruz sadece şampiyonluk istiyoruz diyorsanız da, işte o zaman hem ayranımız dökülür hem de istenmedik olaylar yaşanır.