59
kendi başlığının altına yazmaktan nefret eden yazardır. öncelikle tanımı yaptık rahatladık şimdi gelelim mevzuya.
geçen hafta cumartesi (20 kasım 2010 oluyor) gecesi yakın arkadaşlarım olan soy ozan ve substance ile sıkılan bünyeleri şenlendirmek, amacıyla barcelona-real madrid çekişmesini başlattık.twitterda da coştuk falan küfürler ettik,tehditler savurduk. güldük eğlendik. geçti gitti.
ben galatasaraylıyım. takım tutmaya başladığım yıl, kulübede saftig vardı. babam fenerli'den dönme galatasaraylı ve bütün ailem fenerli. renklerine mi tutuldum, saftig in kaşlarına mı bilmem ama galatasarayı tuttum.hala gururla takımımı desteklerim. istanbul içindeki maçları kaçırmamaya ve işten kaytarabildikçe deplasman kovalamaya çalışırım. allah'a, tanrı'ya inanmam, ideolojim yoktur. hayatımda dogma olarak nitelediğim tek kavram galatasaray ve hagi'dir.
twitterda yaptım açıklamayı ama herkes beni takip etmek zorunda değil o yüzden burda da dilim döndükçe anlatmak isterim. mottom şudur.
tarafı olmadığım kavga da en kaypak, en dönek ben olurum. el classio çerçevesinde özelden mesaj atan bazı terbiyesizlere duyrulur. dün realliydim, bugün espanyol lu yarın da barcelona lı olabilirim.
benim yurtdışında bir takıma sempatim, asla galatasaraylı kimliğim gibi dogmatik değildir. eskiden barcelona'lıydım. bu sene realliyim. neden? mesut özil i seviyorum. higuain i seviyorum. madride gittiğimde barnebeu kokusunu aldım, kişiselleştirdim. şahsi olarak barcelona tiki takasındansa 0-2 den 10 dakika 3-2 geri dönen real madrid i tercih ederim.
ama yarın öbür gün barcelona ya gider katalan bir manita yaparım bir bakmışsın boixos nois ile takılıyorum.
çünkü umrumda değil.
everton liverpool maçlarında kuyt, gerrard ve torres oynamıyorsa, everton ı tutarım çünkü david moyes un başarılı olmasını çok istiyorum. o adamı seviyorum.
rangers-celtic meselesine girmem çünkü o dini bir kavga ama illaki taraf olacaksam tugay'dan dolayı rangers lıyım. yarın öbürgün sevdiğim bir futbolcu gider celtice celticli olurum.
bu seneye kadar lakers dan nefret ediyordum ama bu sene seviyorum çünkü nefretim için yeni odak noktası miami heat. çocukken jordan için chicago yu tutardım, ondan sonra uzun seneler "princeton motion offense" oynadıkları için sacremento kings i tuttum.*
bazı arkadaşlar var futbola benim gibi bakmıyorlar. barcelona onlar için iyi ve güzel olan herşeyi temsil ediyor. haklı olabilirler. ama meseleyi katalan hak ve özgürlükleri noktasında bir bağmısızlık savaşına çeviriyorsanız bence yanlış yerdesiniz. mesele asla o kadar basit değildir. ayrıca tartışırız.
sergio ramos meselesine gelirsek, takımında en sevdiği futbolcu lorik cana olan ben, 5-0 geriye düşmüş takımın oyuncusunun, isyan ve kabullenememe noktasında verdiği tepkiyle empati kurabiliyorum. lorik cana nasıl emre'ye lugano'ya tekme savurunca oh olmuş diyorsam, ramos puyolu tokatlayınca cık cık cık olmadı bu diyemiyorum.
ama iyi oldu bu el classico. insanların galatasaray'ın en kötü gününde barcelona yı tutarak kendilerini iyi hissettikleri, huzur buldukları bir nokta oldu. bazılarının galatasaray'lı kalmak için mazerete ihtiyacı olabilir ama benim yok. dediğim gibi. saftig in kaşlarından bile takım tutabilen bir adamım ben.
anlıyorum. mutsuzdunuz, el classico yla dört köşe oldunuz. ama bu özelden terbiyesizlik yapmak anlamına gelmez. bu satırların yazarı, el classico yu zerre üzülmeden siki taşağına denk izlemiş bir adamdır.
real madrid-barcelona maçı evimin dibinde oynansa, ben bank asya'ya düşmüş galatasaray'ın mersin idman yurdu maçını izlemeyi tercih ederim.
bazılarına duyrulur.
hala madrid ulan!
geçen hafta cumartesi (20 kasım 2010 oluyor) gecesi yakın arkadaşlarım olan soy ozan ve substance ile sıkılan bünyeleri şenlendirmek, amacıyla barcelona-real madrid çekişmesini başlattık.twitterda da coştuk falan küfürler ettik,tehditler savurduk. güldük eğlendik. geçti gitti.
ben galatasaraylıyım. takım tutmaya başladığım yıl, kulübede saftig vardı. babam fenerli'den dönme galatasaraylı ve bütün ailem fenerli. renklerine mi tutuldum, saftig in kaşlarına mı bilmem ama galatasarayı tuttum.hala gururla takımımı desteklerim. istanbul içindeki maçları kaçırmamaya ve işten kaytarabildikçe deplasman kovalamaya çalışırım. allah'a, tanrı'ya inanmam, ideolojim yoktur. hayatımda dogma olarak nitelediğim tek kavram galatasaray ve hagi'dir.
twitterda yaptım açıklamayı ama herkes beni takip etmek zorunda değil o yüzden burda da dilim döndükçe anlatmak isterim. mottom şudur.
tarafı olmadığım kavga da en kaypak, en dönek ben olurum. el classio çerçevesinde özelden mesaj atan bazı terbiyesizlere duyrulur. dün realliydim, bugün espanyol lu yarın da barcelona lı olabilirim.
benim yurtdışında bir takıma sempatim, asla galatasaraylı kimliğim gibi dogmatik değildir. eskiden barcelona'lıydım. bu sene realliyim. neden? mesut özil i seviyorum. higuain i seviyorum. madride gittiğimde barnebeu kokusunu aldım, kişiselleştirdim. şahsi olarak barcelona tiki takasındansa 0-2 den 10 dakika 3-2 geri dönen real madrid i tercih ederim.
ama yarın öbür gün barcelona ya gider katalan bir manita yaparım bir bakmışsın boixos nois ile takılıyorum.
çünkü umrumda değil.
everton liverpool maçlarında kuyt, gerrard ve torres oynamıyorsa, everton ı tutarım çünkü david moyes un başarılı olmasını çok istiyorum. o adamı seviyorum.
rangers-celtic meselesine girmem çünkü o dini bir kavga ama illaki taraf olacaksam tugay'dan dolayı rangers lıyım. yarın öbürgün sevdiğim bir futbolcu gider celtice celticli olurum.
bu seneye kadar lakers dan nefret ediyordum ama bu sene seviyorum çünkü nefretim için yeni odak noktası miami heat. çocukken jordan için chicago yu tutardım, ondan sonra uzun seneler "princeton motion offense" oynadıkları için sacremento kings i tuttum.*
bazı arkadaşlar var futbola benim gibi bakmıyorlar. barcelona onlar için iyi ve güzel olan herşeyi temsil ediyor. haklı olabilirler. ama meseleyi katalan hak ve özgürlükleri noktasında bir bağmısızlık savaşına çeviriyorsanız bence yanlış yerdesiniz. mesele asla o kadar basit değildir. ayrıca tartışırız.
sergio ramos meselesine gelirsek, takımında en sevdiği futbolcu lorik cana olan ben, 5-0 geriye düşmüş takımın oyuncusunun, isyan ve kabullenememe noktasında verdiği tepkiyle empati kurabiliyorum. lorik cana nasıl emre'ye lugano'ya tekme savurunca oh olmuş diyorsam, ramos puyolu tokatlayınca cık cık cık olmadı bu diyemiyorum.
ama iyi oldu bu el classico. insanların galatasaray'ın en kötü gününde barcelona yı tutarak kendilerini iyi hissettikleri, huzur buldukları bir nokta oldu. bazılarının galatasaray'lı kalmak için mazerete ihtiyacı olabilir ama benim yok. dediğim gibi. saftig in kaşlarından bile takım tutabilen bir adamım ben.
anlıyorum. mutsuzdunuz, el classico yla dört köşe oldunuz. ama bu özelden terbiyesizlik yapmak anlamına gelmez. bu satırların yazarı, el classico yu zerre üzülmeden siki taşağına denk izlemiş bir adamdır.
real madrid-barcelona maçı evimin dibinde oynansa, ben bank asya'ya düşmüş galatasaray'ın mersin idman yurdu maçını izlemeyi tercih ederim.
bazılarına duyrulur.
hala madrid ulan!